Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi’de düzenlenen 18’inci G20 Liderler Zirvesi dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan'a, G20 sonuç bildirgesinde Türkiye'nin çabalarına vurgu yapılan bölüm hatırlatılarak, "Önümüzdeki günlerde Birleşmiş Milletler zirvesi de var. Afrika ülkelerinin de gözü kulağı Türkiye’de. Tahıl koridorunun geleceğini nasıl görüyorsunuz?" sorusu yöneltildi. Soçi’ye yaptığı ziyarette Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmesinde bu konuların enine boyuna ele alındığını belirten Erdoğan, Putin'in kendisine Batı'nın verdiği sözlerin tutulmadığını söylediğini anlattı.
'Kazan-Kazan' Vurgusu Yaptı
Erdoğan şunları kaydetti: "(Putin) İlk etapta 1 milyon ton tahılı göndereceğinden bahsetti. Biz de özellikle Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ile yaptığımız görüşmede, 1 milyon ton tahılı, fakir Afrika ülkelerine Katar-Türkiye-Rusya olarak göndermeyi planladık. Yapmayı düşündüğümüz bu ihracatı, tekrar gözden geçirmek suretiyle adımlarımızı atacağız. Daha önce 33 milyon ton malum tahıl sevkiyatı yapılmıştı. Yeniden bu miktarı artırmak suretiyle en az gelişmiş Afrika ülkelerini rahatlatalım teklifinde bulunduk. Lavrov da 'Bunu Başkan ile gözden geçirelim' dedi. Ben tekrar Sayın Putin ile bu konuyu telefonda görüşeceğim, bu miktarı artırmak suretiyle en az gelişmiş Afrika ülkelerini rahatlatmakta fayda var. Diyaloğu önceleyerek ve kazan-kazan ilkesiyle yapılan her görüşmenin ülkemiz ve insanlık için hayırlı sonuçlar doğuracağına inanıyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerek zirve marjındaki geniş katılımlı toplantılarda gerek ikili görüşmelerde, Türkiye’nin tahıl koridoru anlaşmasının devamına yönelik çabalarının, kolaylaştırıcı adımlarının, planlarının ve taraflara önerilerinin neler olduğunu anlattıklarını belirtti. Aynı gayret ve çabayı sürdürmeye devam edeceklerini kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu: "Dünyanın yeni bir gıda, enerji ya da başka bir krize sürüklenmemesi, daha fazla kan akmaması için istikrarlaştırıcı güç olarak her masada yer alacağız. Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda da konu, ana gündem maddelerinden olacak. Ülkemizin konuya dair yaptığı çalışmaları detaylıca orada da dile getireceğim. Dünyanın yeni bir krize girmemesi, fakir ülkelerin açlıkla karşı karşıya kalmaması için biz üzerimize düşeni yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Bunun da dünya kamuoyunca, halklarınca bilinmesi gerekiyor. O yüzden yaptığımız çalışmaları her platformda anlatacağız. Milletler, özellikle de Batılı ülkelerin halkları, gıda krizinin önlenmesi için çabalayan yegane ülkenin Türkiye olduğunu bilmeli. Biz, Türkiye olarak çözümler üretmeye ve sonuna kadar bu koridorun yeniden açılması için çaba sarf etmeye devam ederiz."
'Batı da Üzerine Düşeni Yerine Getirmeli'
Geçen hafta Rusya Devlet Başkanı Putin'le Soçi'de yaptığı görüşme hatırlatılarak Erdoğan'a, "Size G20'de tahıl koridoru, barış süreci, küresel çaptaki mevzularda, liderlerden oradaki diğer ülkelerin bakanlarından gelen talepler oldu mu?" sorusu yöneltildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 Zirvesi kapsamında, ikili görüşmelerde tüm devlet ve hükümet başkanlarının, çabalarının ne kadar değerli olduğunu dile getirdikleri Türkiye'den, Karadeniz Tahıl Koridoru’nun işletilmesi konusunda ricada bulunduklarını söyledi. Tüm liderlerin ortak temennisinin Karadeniz Girişimi’nin devamı yönünde olduğunu kaydeden Erdoğan, bu konudaki çabalara kendisinin de özellikle değindiğini anlattı. "Çünkü konunun vahametinin ve Türkiye’nin çabalarının bilinmesi, görünmesi gerekir." ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye olarak savaşın ilk anından itibaren barışın sağlanması için yürüttüğümüz yoğun diplomasiden pek çok ülkenin haberi var. Ancak gelinen aşamada Batılı ülkelerin de harekete geçerek, verdikleri sözleri yerine getirmesi gerekiyor. Tabii biz, Sayın Putin’in şimdilik 1 milyon ton tahıl gönderme teklifini gündeme getirdik. Telefon diplomasisini sürdürmek suretiyle bu miktarı artırma noktasında Sayın Putin’den ricada bulunacağız. Tabii bu konuda Batı’nın da kendine düşen görevleri yerine getirmesi lazım. Olay sadece tahıl değil, bir de burada gübre sevkiyatı var. Bu gübre meselesi de hafife alınacak bir konu değil. Dolayısıyla her iki ürünün de hedeflerine ulaştırılması için Sayın Putin ile görüşmelerimizi devam ettireceğiz. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan aynı şekilde yakın markajla konuyu takip edecek ve böylece temennim odur ki bu sıkıntıları aşmış olacağız. Rusya’nın talepleri açık, net ortada. Rusya’nın eksiklik olarak gördüğü bazı hususlar var biliyorsunuz. Bu koridordan gönderecekleri tahılın parasını alabilmek için bir ödeme mekanizmasının kurulmasını ve gemilerinin sigortalarının yapılabilmesi için yaptırımların dışında tutulmasını istiyorlar. Bizler de bu sorunların çözülmesi ve bir netice alabilmek için çabalıyoruz. Talepleri karşılandığında tahıl sevkiyatının da başlayacağını Sayın Putin dile getirdi. Batılı ülkeler, Türkiye’nin çabalarını takdir etmekle birlikte kendileri de çaba harcamalı, verdikleri sözleri yerine getirmeli."
Üçüncü Nükleer Santral
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Türkiye-ABD ticaret hacmi hedefinin 100 milyar dolar olduğu belirtilerek "Yakın dönemde iki ülke ticaretini bu hedefe yükseltecek yeni adımlar olabilir mi? ABD seyahatinizde ekonomi ve ticaret anlamında öncelikleriniz neler olacak?" sorusu yöneltildi. Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantısı için gideceği Amerika Birleşik Devletleri’ndeki temasları için yoğun çalıştığını kaydederek, "Amerika seyahatinde ülkemizde yatırımları olan birçok markayla bir araya geleceğiz. Bunlarla doğrudan görüşmelerimiz olacak." ifadelerini kullandı. Türkiye'de ciddi yatırımları olan bu markalarla görüşmeyi çok önemsediğini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti: "Onlarla yapacağımız görüşmelerin neticeleri, bizlere çok daha önemli bazı gelişmelerin kaydedildiğini gösterir. Örneğin bir firmanın deniz üzerinde güneş santrali kurma gibi hedefleri vardı. Türkiye’deki ortağıyla beraber bu adımı atma niyetini ortaya koydular. Fakat bu hamle henüz yapılmış değil. Bunun yanında GES'le ilgili gelişmeler var, güneş enerjisinde atılan bazı adımlar var. Bunları çok çok önemsiyoruz. Rüzgar ve güneş enerjisinde atılacak bu adımların yanında nükleer enerjide de Akkuyu ile attığımız adım var. Sinop'u da Sayın Putin ile konuştuk, Sinop'ta atacağımız adım. Bir de bu seyahatte üçüncü bir santralin kurulması hususunda Güney Kore Cumhurbaşkanı’yla da bir görüşme yaptık. Ve bütün bu adımlarla birlikte enerjide sıkıntımız kalmayacak. Tüm bunlarla birlikte Türkiye’nin enerji noktasındaki gücünü artıracaktır. Enerjide hat olmanın ötesinde Ataşehir'de İstanbul Finans Merkezi’nin bir kulesini de enerji merkezi haline getirme hedefimiz var. Bir kuleyi enerjiye tahsis edeceğiz."
Söz konusu enerji merkezinde GES, HES, doğal gaz ve yeraltı madenlerine ilişkin birimlerin olacağına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Nasıl Londra'nın enerji piyasası varsa, Hamburg enerji piyasası varsa inşallah İstanbul Finans Merkezi de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın sevk ve idare ettiği bir merkez haline dönüşüyor." diye konuştu. Erdoğan, enerjideki diğer gelişmelere ilişkin şu bilgileri verdi: "Öte taraftan Washington merkezli bir finans kuruluşu, özel bir şirketin yatırımı olan Ceyhan'daki petrokimya tesisine 550 milyon dolar finansman sağladı. Cezayir Devlet Başkanı Tebbun ile İstanbul’da yaptığımız görüşmede, bu konularla ilgili müşterek adımımızı geliştirmekten bahsetti. 550 milyon dolar finansmanın Ceyhan'daki yatırıma girmesi çok çok önemli. Ekonomimizin sağladığımız destekleyici adımlar ve özel sektörün dinamizmi ile ortaya koyduğu gelişim tüm ülkeler gibi Amerika Birleşik Devletleri’ndeki yatırımcıların da ilgisini çekiyor. 2019'da 20 milyar doların altındaki ticaret hacmimizi 2022 yılında 32 milyar doların üzerine taşıyabildiysek, 100 milyar dolar hedefimize de ulaşacağız demektir. Siyasi ilişkilerimizde yakaladığımızı olumlu hava, önümüzdeki dönemde ticaretimize de pozitif yansıyacaktır, kimsenin şüphesi olmasın."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, enerji, otomotiv, demir çelik gibi ihracat kalemlerinin sayısını ve miktarını artırmanın temel öncelikleri olacağını belirterek, var olan işbirliği alanları, sektörleri çeşitlendirmek için iş adamlarına büyük görevler düştüğünü kaydetti. Erdoğan, "Türk iş adamları da ABD’li partnerleriyle ortaklıklarını güncellemeli, yeni hedefler belirlemeli. Türk ve ABD’li yatırımcılar, iş adamları daha cesur davranabilirler. Çünkü ülkelerinin yönetimlerinde ticareti artıracak iradeye sahip, buna göre politikalar yürüten iktidarlar mevcut." ifadelerini kullandı.
Orta Vadeli Plan Değerlendirmesi
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Orta Vadeli Plan'la ilgili ilk değerlendirmelerin olumlu olduğu, kredi derecelendirme kuruluşu Fitch'in Türkiye’nin kredi notu görünümünü yükselttiği hatırlatıldı. "Açıklamalarda mevcut ekonomi politikalarının sürmesi halinde not artışının gelmesi bekleniyor. Yabancı kurumların yaptığı açıklamaları nasıl değerlendirirsiniz?” sorusu üzerine Erdoğan, uygulanan politikalarla yatırımcının güveninin çok güçlü şekilde kazanılacağına inandığını belirtti, programın geniş şekilde sahiplenilmesinin en büyük avantaj olduğunu anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle devam etti: "Üç ayaklı bir program açıkladık. Birinci ayağı tabii ki depreme rağmen, deprem yaralarını sararken mali disiplini koruyacağız. 2-3 yıl açıklarımız yüksek olacak ama daha sonrasında Maastricht Kriterlerini çok rahat şekilde sağlayacağız. Zaten borcumuzun milli gelire oranı oldukça düşük. İkinci husus enflasyonla mücadele, yani dezenflasyon programı. Buna ilişkin de çok net bir yol haritası var. Ona yönelik de aldığımız para politikası yani miktarsal sıkılaştırma, seçici kredi sıkılaştırması gibi birçok tedbir var. Bunların etkili olması zaman alacak. Para politikasında alınan tedbirlerin etkisi gecikmeli oluyor. Dolayısıyla bütün ülkelerde bu süreç böyle, biraz zaman alacak. Onun için biraz sabırlı olmamız gerekiyor. Gelecek sene bu vakitlerde çok net bir şekilde enflasyonun kalıcı bir şekilde düştüğünü inşallah göreceğiz. Üçüncü husus da tabii ki yapısal reformlar… Yapısal reformlar maliye politikasını ve para politikasını güçlü bir şekilde destekleyecek. İnanıyorum ki Türkiye'nin kredi notu çok ciddi şekilde önümüzdeki dönemde yükseltilmek zorunda kalınacak. Çünkü çok net bir şekilde Türkiye'nin göstergeleri zaman içerisinde mevcut kredi notunun çok ötesinde bir kredi notunu hak edecek. Türkiye'ye fon akışı güçlü bir şekilde başlayacak. Enflasyon konusunda biraz zorlu bir sürecimiz olacak, bunu kabulleniyoruz."
Cumhurbaşkanı, enflasyonla mücadele ve güçlü ekonomi için kalıcı çözümlerin ve kapsamlı yol haritasının Orta Vadeli Program ile ortaya koyulduğunu, fiyat istikrarı, finansal istikrar, beşeri sermaye, istihdam, yeşil ve dijital çözüm, afet yönetimi, kamu maliyesi, iş ve yatırım ortamı alanlarındaki reformların hangi takvimde ne şekilde yapılacağının yer aldığını kaydetti. Türkiye'nin istikrarlı yönetimi, demokrasiye olan bağlılığı, iş kurma ve iş yapma imkanlarıyla yabancı yatırımcılar için cazip fırsatlar barındırdığını kaydeden Erdoğan, yatırım ve ihracat odaklı büyüme politikasının da uluslararası sermayeyi Türkiye’ye çekeceğini vurguladı. Erdoğan, "21 yıldır her alanda ortaya koyduğumuz reform nitelikli adımlar da işimizi ne kadar ciddiye aldığımızın bir göstergesi olmuştur. Tüm bunlar Türkiye’ye olan güvenin boşa çıkmadığını yabancı yatırımcıya göstermiştir. Attığımız ve atacağımız adımlarla Türkiye’ye güvenen, bize inanan tüm yatırımcılar kazanmıştır." ifadelerini kullandı.
"Enflasyonun Belini Kıracağız"
Erdoğan, "Türkiye'yi önümüzdeki aylarda ekonomik anlamda nasıl bir dönem bekliyor, enflasyonla mücadele konusunda atılacak adımlar nelerdir?" sorusuna şu yanıtı verdi: “Dezenflasyonla birlikte inşallah biz enflasyonun belini kıracağız, bu konuda da herhangi bir endişemiz yok. Orta Vadeli Program sadece ülkemizde değil dünyada çok çok olumlu bir yankı uyandırdı ve Orta Vadeli Program'ın uyandırdığı bu yankıyla birlikte piyasalara farklı bir canlılık geldi, geliyor. Bir de yurt dışından Türkiye'ye kredi akışı da inşallah başlıyor. Gerek Suudi Arabistan ile yaptığımız buradaki görüşme, gerek Birleşik Arap Emirlikleri ile yaptığımız görüşmeler çok çok verimli geçti. İnşallah yaptığımız anlaşmaların karşılığı Türkiye'ye çok ciddi manada hem yatırımları çekecek hem de nakit girişini de inşallah artıracak. Türkiye’yi önümüzdeki günlerde aydınlık günler beklemektedir."
Bazı sektörlerdeki fahiş fiyat artışlarının önüne geçildiğini, tüm sektörlerde de fiyat artışlarının kontrol altına alınacağını kaydeden Erdoğan, "Fahiş fiyat artışlarını durduracak mekanizmanın tavizsiz işlemesiyle enflasyon hızlı bir düşüşe geçecektir." dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 21 yılda Türkiye’yi güçlü bir ekonomik ve finansal yapıya kavuşturduklarını, küresel ve bölgesel nedenler ile "asrın felaketi" olarak nitelenen Kahramanmaraş merkezli depremlerin ekonomide sıkıntıları beraberinde getirse de alınan tedbirlerin sonuç vermeye başladığını kaydetti. Tedbirlerin hızlı sonuç vermeyeceğini, enflasyonun yavaşlama, durma ve geriye gitme süreci olduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti: "Şu an her şey kontrol altında, dengeli bir şekilde yürütülen politikalarla, yapısal reformlarla Türkiye’yi tekrar tek haneli enflasyona kavuşturacağız. Önümüzdeki süreçte enflasyonun dizginlemiş ve fiyat istikrarını sağlamış, yatırım-istihdam-üretim ve istihdama dayalı büyüme politikaları ile kalkınmış bir Türkiye tablosu ortaya çıkacaktır. Bu ülkeyi tek haneli enflasyonla tanıştıran, enflasyonla mücadeleyi en iyi yapan bizim kadrolarımız. Yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı yürüttüğümüz çalışmamızla hedeflerimize kısa zamanda ulaşacağız. Çalışmalarımızın olumlu sonuçlarını almaya başladık. Atacağımız yeni adımlarla da kalıcı çözümleri hayata geçireceğimize inanıyorum. Türkiye Yüzyılı vizyonumuz ve ona ulaşmak için atacağımız nice adımlar Türkiye’nin ekonomik alanda da yıldızını parlatacak. Vatandaşımızı hak ettiği kalıcı ve sürdürülebilir refah artışına ulaştıracaktır.”