Hazine ve Maliye Bakanlığı koordinasyonunda Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığınca Kahramanmaraş ve Hatay depremlerine ilişkin rapor hazırlandı.

 

İstihdamdaki Pay, Yüzde 13,3 Olarak Hesaplanmıştı

Rapora göre, depremler nedeniyle 48 binden fazla insan hayatını kaybederken, yarım milyondan fazla bina hasar gördü, iletişim ve enerji altyapısı zarara uğradı ve önemli maddi kayıplar oluştu. Depremden etkilenen 11 ilin toplam nüfusu, 2022 yılı için 14 milyon 13 bin 196 kişi olarak kayıtlara geçti. Bu nüfus, ülke demografisinin yüzde 16,4'üne tekabül ediyordu. Bu nüfusun 13 milyon 553 bin 283'ü (toplamın yüzde 96,7'si) il ve ilçe merkezlerinde ikamet ederken, kalan kısım (459 bin 913 kişi) belde ve köylerde yaşıyordu. Ayrıca deprem bölgesinde 1 milyon 738 bin 35 kişi geçici koruma kapsamında ikamet eden göçmen nüfusu olarak kayıtlara geçmişti. 2021 yılı verilerine göre 11 ili kapsayan afet bölgesinde 3,8 milyon kişi istihdam ediliyordu ve bölgenin ülke istihdamı içindeki payı yüzde 13,3 olarak hesaplanmıştı.

 

11 İlin Büyümeye Etkisi 0,98 Puan
Raporda, bölgedeki toplam bina sayısının yaklaşık 2,6 milyon olarak belirlendiği, söz konusu bina stokunun yaklaşık yüzde 90’ınını mesken, yüzde 6’sını iş yeri ve yüzde 3’ünü kamu binalarının oluşturduğu, depremden etkilenen 11 ildeki konut sayısının 2022 yılı itibarıyla 5,6 milyon düzeyinde olduğu, bunun toplam konut stoku içindeki payının yüzde 14,05 düzeyinde bulunduğu belirtildi. 2021 yılında Türkiye genelinde kaydedilen yüzde 11,4'lük ekonomik büyümeye depremden etkilenen 11 ilin katkısının 0,98 puan olduğu, bu illerin 2022 yılı ihracatı içindeki payının da yüzde 8,6 olarak hesaplandığı ifade edildi.


Raporda, hasarların, sosyal sektörler (konut, eğitim, sağlık, istihdam, çevre), altyapı sektörleri (içme suyu-kanalizasyon, belediye hizmetleri, enerji, ulaştırma, haberleşme) ve ekonomik sektörler (tarım, madencilik, imalat sanayi, turizm) ayrımında incelendiği belirtildi. Bölgede gerçekleşen depremlerin depreme dirençli kentler ve altyapılar kurulmasının önemini bir kez daha ortaya koyduğuna işaret edilerek, yaşanan ağır insani kayıpların yanı sıra zarar gören fiziki sermayenin oldukça maliyetli olduğu bildirildi. Şehirlerin tekrar faaliyete geçmesi için harcanacak kaynakların yükünün de oldukça ağır olduğu, bu kapsamda raporda depreme dirençli yerleşim alanlarının ülke genelinde yaygınlaşması için bir dizi kurumsal ve yasal değişiklik önerildiği vurgulandı. Raporda, söz konusu tedbirlerin doğru uygulanmasında azami titizliği ön plana alan ve tüm paydaşların (vatandaş, yerel yönetimler, kamu kurumları, meslek odaları, akademik çevreler) iş birliğine dayanan afet risklerine karşı dirençliliğin artırılması için sistemsel değişiklikler önerildi.

 

Hasar Verileri Sürekli Güncelleniyor

Alandan gelen hasar ve kayıp verileri sürekli güncellendiğinden depremin hasar yansımalarının zaman içinde revizyona uğrayabileceği ifade edilen raporda şu bilgilere yer verildi: "Depremin Türkiye ekonomisi üzerindeki toplam yükü içinde en önemli bileşeni yüzde 54,9 oranıyla 1 trilyon 73,9 milyar lirayla (56,9 milyar dolar) konut hasarı oluşturmaktadır. İkinci ağırlıklı hasar kalemi ise kamu altyapısı ve hizmet binalarındaki yıkımdan oluşmaktadır (242,5 milyar TL / 12,9 milyar dolar). Konut hariç özel kesim hasarı ise (222,4 milyar TL/ 11,8 milyar dolar) bir diğer önemli hasar kalemidir. Bu kalem içinde imalat sanayi, enerji, haberleşme, turizm, sağlık ve eğitim sektörleri, küçük esnaf ile ibadethanelere ilişkin hasar yer almaktadır. Ayrıca sigortacılık sektörü kayıpları ve esnafın gelir kayıpları ile makroekonomik etkiler dikkate alındığında, depremin yol açtığı felaketin Türkiye ekonomisi üzerindeki toplam yükünün yaklaşık 2 trilyon lira (103,6 milyar dolar) düzeyinde olduğu tahmin edilmektedir. Bu büyüklüğün 2023 yılı milli gelirinin yaklaşık yüzde 9'una ulaşabileceği öngörülmektedir."