Yeşil ve Dijital Çağ Başlıyor
Küreselden yerele tüm sektörler gibi inşaat pazarı da bir dönüşüm sürecinde bulunuyor. Global ölçekteki belirsizliklerin yanında maliyet baskısı ve finansman zorlukları gibi çok sayıda risk barındıran bu dönemde dijitalleşme ve sürdürülebilirlik yatırımları, büyüme yolunda fırsatlar sunuyor. Türkiye’de ekonomik büyümenin üstünde bir performans gösteren inşaat sektörü, Bursa’da ise yeni bir çıkış arıyor.
Küresel ekonomi, ticaret önündeki engellerin yaygınlaşması ve jeopolitik risklerin kalıcı hale gelmesiyle ‘yüksek belirsizlik’ olarak tanımlanan evreye girdi. 2025’in ilk üç çeyreği, küresel ekonominin jeopolitik sarsıntılarla, ticari kutuplaşmalarla ve para politikalarında yön değişimleriyle sınandığı, ülkelerin ekonomik ve siyasi pozisyonlarını yeniden tanımladığı bir dönem oldu. Pandemi sonrası yeniden yapılanma sürecinin yerini, artık politik merkezli ekonomik düzen arayışı aldı. Bu süreçte ülkeler yalnızca enflasyonla değil, aynı zamanda tedarik zincirlerinin güvenliği, enerji arzı istikrarı ve finansal sürdürülebilirlik gibi birbirine bağlı konularda yeni stratejik cepheler açtı.
Yeni Denge Arayışı Süreci
ABD'de Donald Trump'ın ikinci başkanlık döneminde izlenen agresif ticaret politikaları, Rusya-Ukrayna savaşında cephe hatlarının yeniden şekillenmesi, Orta Doğu'da İran ve İsrail arasında yaşanan çatışmalar, Çin'in teknoloji ve maden ihracatına stratejik kısıtlamalar getirmesi gibi gelişmeler küresel sistemi kökten sarsmış, yeni bir ‘denge arayışı’ sürecini başlattı.
Küresel Büyüme Görünümü Zayıfladı
Gazze'de artan çatışmalar ve Eylül ayı sonunda uluslararası arabuluculukla sağlanan geçici ateşkes, küresel jeopolitik tabloya yeni bir boyut eklemiş; ateşkesin kırılgan yapısı ve insani durumun devam eden ciddiyeti, bölgedeki istikrarsızlığın ekonomik görünüm üzerindeki etkilerini daha da artırdı. Bu süreçte dünya ekonomisi hem Soğuk Savaş dönemini hatırlatan bloklaşmalarla hem de sıcak çatışmaların yarattığı sarsıntılarla karşı karşıya kaldı; ülkeler ekonomik önceliklerini yeniden belirlerken, küresel büyüme görünümü zayıflamış ve belirsizlik had safhaya çıktı.

‘Karşılıklı Ekonomik Caydırıcılık’ Dönemi
ABD'nin Çin ve Rusya başta olmak üzere çok sayıda ülkeye yönelik ticaret kısıtlamaları ve ek gümrük vergileriyle başlattığı yeni korumacılık dalgası yılın üçüncü çeyreğinde de küresel ticaret gündemini belirledi. Çin'in nadir toprak elementleri ihracatına getirdiği kota, Rusya'nın alüminyum ve uranyum satışlarına uygulanan ABD yaptırımlarına karşı misilleme kararı ve Avrupa Birliği'nin stratejik sanayilere yönelik sübvansiyon programlarını devreye alması, dünya ticaretinde ‘karşılıklı ekonomik caydırıcılık’ dönemini başlattı.
Büyüme Tahminleri Revize Edildi
Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) Ekim ayında yayımladığı Dünya Ekonomik Görünüm Raporu'nda, ekonomik büyüme tahminleri 2025 yılı için yüzde 2,7'ye ve 2026 yılı için yüzde 2,9'a düşürdü. Ekonomik İş birliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) Eylül ayında yayımladığı Dünya Ekonomik Görünüm Raporu'nda, dünya ekonomisine ilişkin büyüme tahminleri 2025 için yüzde 2,9'a, 2026 için yüzde 2,8'e çekildi. ABD'de yılın ikinci çeyreğine ilişkin yıllıklandırılmış GSYH verisi 0,3 puan artışla yüzde 3,3'e revize edildi. Avro Bölgesi yılın ikinci çeyreğinde çeyreklik bazda yüzde 0,1, yıllık bazda yüzde 1,5 büyüdü. Eylül ayında Avrupa Merkez Bankası (ECB) ile birlikte Çin, Japonya ve İngiltere merkez bankaları politika faizlerinde değişikliğe gitmedi.
Türkiye’de Küresel Risklerin Gölgesi
Türkiye ekonomisi için 2025 yılının üçüncü çeyreği ‘denge, risk ve dönüşüm’ ekseninde şekillenen çok katmanlı bir dönem oldu. Küresel ekonomide artan korumacılık, jeopolitik gerilimler ve ticaret savaşlarının etkileriyle birlikte iç siyasi belirsizliklerin derinleşmesi, Türkiye'nin ekonomik yol haritasını zorlaştırdı. Yılın ilk yarısında yüzde 3,5 büyüyen Türkiye ekonomisi, ikinci çeyrekte yüzde 4,8 oranında büyüme kaydetti. Büyümenin ana kaynağını iç talep ve makine yatırımları oluşturmuş; net ihracat büyümeye negatif katkı verdi. Sanayi üretimi ikinci çeyrekte güçlü bir artış sergiledi, ancak üçüncü çeyrekte yatay bir görünüm izledi.
OVP’de Yeni Denge Arayışı
Bu dönemin en önemli politika belgesi olan 2026–2028 Orta Vadeli Program (OVP), Türkiye'nin ‘denge’ arayışının yol haritasını çizdi. Programda fiyat istikrarı, mali disiplin ve yapısal dönüşüm ana hedefler olarak belirlendi. Yeni OVP, önceki programa göre daha temkinli varsayımlar içermiş; büyüme tahmini 2025 için yüzde 3,3, 2026 için yüzde 3,8 olarak belirlendi. Enflasyonun 2025 sonunda yüzde 28,5, 2026 sonunda yüzde 16,0 seviyesine gerilemesi öngörüldü.
Türkiye’ye Globalden Bakış
Uluslararası kuruluşlar, Türkiye'nin ‘dönüşüm’ sürecine ilişkin değerlendirmelerinde büyüme potansiyelini koruduğunu ancak dezenflasyonun zaman alacağını vurguladı. IMF, Ekim 2025 Dünya Ekonomik Görünüm raporunda Türkiye'nin 2025 büyüme tahminini yüzde 3,5'e yükseltti, 2026 tahminini yüzde 3,7 olarak açıkladı. Raporda 2025 enflasyon tahmini yüzde 34,9, 2026 tahmini yüzde 24,7 olarak belirlendi. OECD, Eylül 2025 Ara Görünüm Raporu'nda Türkiye'nin 2025 büyümesini yüzde 3,2, 2026 büyümesini yüzde 3,3 olarak tahmin etti, fiyat istikrarına yönelik ilerlemenin kademeli olacağını öngördü. Dünya Bankası, Eylül güncellemesinde Türkiye’nin 2025 büyüme tahminini yüzde 3,5, 2026 büyümesini yüzde 3,7 olarak açıkladı; 2025 sonu enflasyonu yüzde 29, 2026 sonu enflasyonu yüzde 18 olarak öngördü.
Belirsizlikler İnşaat Sektörünü de Etkiledi
Deloitte’un Küresel İnşaat Güçleri (GPoC) raporuna göre, toplam satışlara göre en büyük 100 küresel inşaat şirketi, 2024 yılında 1,978 trilyon dolar gelir elde etti. Bu, bir önceki yıla göre yüzde 1'lik küçük bir düşüş anlamına geliyor ve bu gelirlerin yarısından fazlası Çin merkezli şirketlerden geliyor.
İnşaat sektörü, 2024 yılında küresel ekonomik değişimler karşısında olağanüstü bir dayanıklılık ve uyum yeteneği gösterdi. Bu yılki GPoC raporu, sektöre ilişkin uzun vadeli tahminlerin olumlu olduğunu ortaya koyuyor. Ancak kısa vadeli görünüm, küresel ekonomideki belirsizliklerden etkilenmeye devam ediyor. Deloitte'un raporu, şirketlerin yeni fırsatlar için yerel pazarların ötesine bakmasıyla uluslararasılaşmanın merkezi bir rol oynamaya devam ettiğini gösteriyor.
Dijital Dönüşüm Büyüme Fırsatı
Geleceğe bakıldığında, küresel inşaat pazarının 2024'teki 11,39 trilyon dolardan 2030 yılına kadar 16,11 trilyon dolara çıkması öngördü. Bir başka sektörel araştırma raporuna göre küresel inşaat faaliyetlerinin 2025 yılında yüzde 2,4 düşüşle 9,4 trilyon dolara, ardından 2026 yılında yüzde 3,4 artışla 9,8 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Konut inşaatı faaliyetlerinin 2025 yılında yüzde 4,4 düşüşle 3,70 trilyon dolara, 2026 yılında ise yüzde 5,7 artışla 3,9 trilyon dolara ulaşması bekleniyor.
Çin Krizi Başlangıçları Etkiledi
Çin'deki gayrimenkul krizi sektöre hâkim olmaya devam ediyor ve inşaat başlangıçları bir adım daha geriledi. Avrupa'daki işlerin toparlanması ve gelişmekte olan ekonomilerde konut inşaatı faaliyetlerinin güçlü seviyelerde seyretmeye devam etmesiyle, Çin dışındaki faaliyetler 2025 yılında artacaktır. Konut dışı inşaat faaliyetlerinin 2025 yılında yüzde 5,3 düşüşle 2,63 trilyon dolara, ardından 2026 yılında yüzde 1 artışla 2,65 trilyon dolara düşmesi tahmin ediliyor. ABD gümrük vergilerinin endüstriyel inşaat faaliyetlerini olumsuz etkilemesi bekleniyor.

Sektörün Önündeki Risk ve Fırsatlar
Şehirleşme, yaşlanan nüfus, dijitalleşme ve enerji geçişi gibi faktörler sektör büyümesinin itici güçleri arasında gösteriliyor. Sektör açısından zorluklar da var: malzeme maliyetleri, nitelikli işgücü sıkıntısı, coğrafi/politik riskler ve küresel ekonomik belirsizlikler büyümeyi baskılıyor.
Trendler:
-
Dijitalleşme ve teknoloji kullanımı artıyor
-
Sürdürülebilirlik ve ‘yeşil’ inşaat baskısı artıyor
-
Altyapı yatırımına ve yenileme projelerine yönelim
Riskler:
-
Finansman ve ekonomik belirsizlik/faiz oranları
-
Tedarik zinciri riskleri ve artan maliyetler
-
Sürdürülebilirlik ve düzenleyici uyum riski
-
Proje yönetimi, sözleşme ve işgücü riskleri
Türkiye’de Sektöre Deprem Etkisi
Türkiye’de inşaat sektörü 2024 yılında genel ekonominin üzerinde büyüdü. Ülke ekonomisi 2024’te yüzde 3,2 oranında büyürken inşaat sektörü 9,3’lük bir büyüme gösterdi. 5 yıllık daralmanın ardından inşaat sektöründe iki yıl üst üste yüksek büyüme oranlarının görülmesinde, özellikle deprem bölgesi inşaat faaliyetlerinin etkili olduğu belirtildi.
Büyüme Malzeme Sanayine Yansımadı
İnşaat sektöründeki büyümenin malzeme sanayinin üretimine yansımadı. İnşaat malzemesi sanayisinde üretim artışı yıllık yüzde 1,4 olarak gerçekleşti. İnşaat sektöründeki yüksek büyümenin yarattığı iç talebin büyük ölçüde stoklardan karşılandığı kaydedilirken satış kanalları, bayiler ve üretici firmaların stoklarını kullandığı bilgisi paylaşıldı.
Malzeme İhracatı Geriledi
2024'te inşaat malzemesi ihracatı geriledi. Dış Ticaret Endeksi verilerine göre, inşaat malzemesi ihracatı bir önceki yıla göre yüzde 0,5 azalarak 29,03 milyar dolara geriledi. 2024 yılı ilk on ayında bazı alt sektörlerde üretim artışı, bazı alt sektörlerde ise üretim düşüşü görüldü. Örneğin, inşaat camları üretimi yüzde 13,4 artış, demir çelik inşaat ürünleri üretimi yüzde 13,3 artış gösterirken seramik kaplama malzemeleri üretimi ise yaklaşık yüzde 24,1 düşüş gösterdi.
Yılın İlk Yarısında da Büyüdü
İnşaat sektörü 2025 yılı ilk yarısında yüzde 9,75 büyüme sağladı. İnşaat sektörü ikinci çeyrekte genel ekonominin üzerinde performans gösterdi. İnşaat sektörü güven endeksi 2025 Ağustos ayında bir önceki aya göre 5,1 puan geriledi. Mevcut inşaat işleri endeksi 2025 Ağustos ayında bir önceki aya göre 3,8 puan azaldı. Yeni alınan inşaat işleri endeksi 2025 Ağustos ayında bir önceki aya göre 1,3 puan düştü.

Sektörü Kamu Yatırımları Domine Etti
Deprem bölgesinin yeniden imarı ve büyükşehirlerde devam eden kentsel dönüşüm çalışmalarının da etkisiyle sektör, üst üste 11 çeyrek dönemdir sürdürdüğü kesintisiz büyüme serisine devam etti. Ancak yatırımların büyük ölçüde kamu kaynaklı olması, özel sektörün zayıf talep karşısında temkinli davranması ve konut talebinde kredi koşullarının sınırlayıcı etkisi, büyümenin sürdürülebilirliği konusunda belirsizlik yarattı.
İnşaat Harcamaları Artış Gösterdi
Aynı dönemde gayrimenkul sektörü zayıf da olsa büyüme eğilimini sürdürdü, 2025 yılı ikinci çeyreğinde yüzde 2,6 büyüyen gayrimenkul faaliyetleri zayıf bir performans sergiledi. 2025 yılı ikinci çeyrek döneminde inşaat harcamaları nominal olarak yüzde 48,1'lik artışla 2,29 trilyon TL olarak gerçekleşirken, inşaat harcamaları reel olarak yüzde 20,2 arttı.
Maliyet Endeksi Yatay Seyirde
TÜİK tarafından açıklanan İnşaat Maliyet Endeksi verilerine göre malzeme ve işçilik maliyetlerindeki artış yatay seyrini sürdürdü. Endeks, ağustos ayında aylık bazda yüzde 1,05, yıllık bazda ise yüzde 22,82 oranında arttı. İnşaat Maliyet Endeksi kapsamındaki malzeme endeksi ağustosta aylık bazda yüzde 1,46 ve yıllık bazda yüzde 19,17 artarken; işçilik endeksi aylık bazda yüzde0,28, yıllık bazda ise yüzde 30,16 yükseldi. Bina inşaatı maliyet endeksi, aylık bazda yüzde 1,15, yıllık bazda yüzde 22,853 arttı. Malzeme endeksi aylık bazda yüzde 1,67 ve yıllık bazda yüzde 18,92 artarken; işçilik endeksi aylık bazda yüzde 0,23, yıllık bazda yüzde 29,54 yükseldi. Bina dışı yapılar için inşaat maliyet endeksi aylık bazda yüzde 2,06, yıllık bazda yüzde 23,51 arttı. Malzeme endeksi aylık bazda yüzde 2,53 ve yıllık bazda yüzde 19,21 artarken; işçilik endeksi aylık bazda yüzde 1,12 ve yıllık bazda yüzde 33,32 yükseldi.
Güven Endeksi Eşik Değerin Altında
TÜİK verilerine göre İnşaat Güven Endeksi, diğer ana sektörlerin aksine 2025 yılının ikinci çeyreğinde de diğer çeyreklerde olduğu gibi eşik değer olan 100'ün altında seyretmiş; temmuz ayında 88,8, ağustos ayında 85,3, Eylül ayında ise 88,3 değerini aldı.
Birçok Unsur Endeksi Etkiledi
Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (Türkiye İMSAD) tarafından yayımlanan İnşaat Malzemesi Sanayi Bileşik Endeksi ağustos ayında bir önceki aya göre 1,2 puan düşerek 79,8 seviyesine geriledi. Geçen yılın aynı döneminde 89,2 seviyesinde olan endeksteki gerilemede, iç pazardaki yavaşlama ve siparişlerdeki azalma etkili oldu. Merkez Bankası'nın faiz indirimlerinin sürmesi ve ihracat pazarlarında tarife belirsizliklerinin azalması olumlu katkı sunarken jeopolitik riskler ve reel sektördeki zayıf görünüm endeksi olumsuz yönde etkiledi.
Konut Fiyat Endeksi Yükseldi
TCMB tarafından Türkiye'deki konutların kalite etkisinden arındırılmış fiyat değişimlerini izlemek amacıyla hesaplanan Konut Fiyat Endeksi (KFE) (2023=100), 2025 yılı Eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 1,7 oranında artarak 195,7 seviyesinde gerçekleşti. Bir önceki yılın aynı ayına göre nominal olarak yüzde 32,2 oranında artan KFE, aynı dönemde reel olarak yüzde 0,8 oranında azalarak reel kaybını sürdürdü.

Yapı İzin İstatistikleri
TÜİK tarafından açıklanan Yapı İzin İstatistikleri'ne göre 2025 yılı ikinci çeyreğinde belediyeler tarafından yapı ruhsatı verilen bina sayısı yıllık bazda yüzde 47,4, daire sayısı yüzde 90,3 ve yüz ölçümü yüzde 61,8 arttı, yapı ruhsatı verilen toplam yüzölçümünün, yüzde 85,1'i belediyeler, yüzde 14,9'u ise diğer yetkili idareler tarafından gerçekleştirildi.
2025 yılı ilk çeyreğinde belediyeler tarafından yapı kullanma izin belgesi verilen bina sayısı yüzde 18,1, daire sayısı yüzde 44,3 ve yüz ölçümü yüzde 30,2 arttı. Yapı kullanma izin belgesi verilen binaların toplam yüz ölçümü 27,2 milyon metrekare iken; bunun 14,1 milyon metrekaresi konut, 7,3 milyon metrekaresi konut dışı ve 5,8 milyon metrekaresi ise ortak kullanım alanı olarak gerçekleşti.
Yönetmeliklerde Yeni Düzenlemeler
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından ‘Yapı Müteahhitlerinin Sınıflandırılması ve Kayıtlarının Tutulması Hakkında Yönetmelik’ ile ‘Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmelik’te değişiklik yapıldı ve 16 Eylül 2025 tarihli Resmî Gazete'de yayımlandı. Yönetmeliklerde yapı müteahhitleri ile şantiye şeflerinin çalışma kriterlerinde çeşitli değişiklikler yapıldı, yeni uygulamalar getirildi.
‘Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmelik’ de yapılan dijitalleşmeye dönük düzenlemelerin yararlı olacağı değerlendirildi. Yeni yönetmelik, şeffaflık ve denetim kolaylığı getiriyor. Günlük ilerleme, kullanılan iş makineleri, malzeme ve çalışan sayısının sistemde kayıt altına alınması hedefleniyor. Bu düzenleme, İnşaat sektöründe dijital dönüşüm, şeffaflık ve verimliliğin artırılması hususlarında katkı sağlaması bekleniyor.
‘Yapı Müteahhitlerinin Sınıflandırılması ve Kayıtlarının Tutulması Hakkında Yönetmelik’te yapılan düzenlemelerin ise, ağırlıklı olarak, yapı müteahhitlerinin mesleki ve teknik yeterlik belgelerini şirket bölünme ve şahıs şirketlerinde ortaklıktan ayrılma/ortak olma hallerinde kullanabilmeleri, yetki belge grubu kullanılarak başlanılmış işlerin, süresi dolan yetki belgesinin yenilenememesi halinde ruhsat müddetine uygun olarak tamamlanabilmesi gibi uygulamada yaşanan bazı sorunların giderilmesini hedefleniyor.
Yurt Dışında 546,5 Milyar Dolarlık İş
Ocak-Eylül 2025 dönemi itibarıyla Türk inşaat sektörü tarafından yurt dışında 9,2 milyar ABD Doları tutarında 128 proje üstlenildi. Böylece sektörün 1972 yılında Libya ile yurt dışı pazara açılmasından bu yana ulaştığı uluslararası proje portföyü büyüklüğü, 137 ülkede üstlenilen 12 bin 665 projeyle toplam 546,5 milyar dolar oldu. 2025 yılının ilk dokuz ayında yurt dışında en çok iş üstlenilmiş ülke 4 milyar dolar ile Romanya olurken 1 milyar dolar ile Irak ikinci, 646,2 milyon dolar ile de İngiltere üçüncü sırada yer aldı. 1972-2025/Ocak-Eylül döneminde yurt dışında en çok iş üstlenilmiş ülke 103,1 milyar dolar ile Rusya Federasyonu olurken, 54,2 milyar dolar ile Türkmenistan ikinci, 36,6 milyar dolar ile de Irak üçüncü sırada yer aldı.
Türk Müteahhitler Dünyada İkinci
Dünya çapında referans alınan inşaat sektörü dergisi ENR'ın (Engineering News Record), her yıl müteahhitlerin bir önceki yılda ülkeleri dışındaki faaliyetlerinden elde ettikleri gelirleri esas alarak yayımladığı ‘Dünyanın En Büyük 250 Uluslararası Müteahhidi Listesi’ 21 Ağustos'ta açıklandı. Türkiye, 45 firma ile listede ikinci sıradaki yerini 2024 yılında da korudu. ENR, listenin yer aldığı ‘Piyasa Dalgalanmaları Kazançları Durdurdu’ başlıklı bülteninde, küresel inşaat pazarında en büyük 250 uluslararası firmanın üstlendiği toplam proje değerinin 2024 yılında 502 milyar dolar seviyesine çıktığını kaydetti.

Bursa’da Hedef: Daha Dirençli Kent
İnşaat Müteahhitleri Sanayici ve İş İnsanları Federasyonu (İMSİFED) Genel Başkanı, İnşaat Müteahhitleri Sanayici ve İş İnsanları Derneği (İMSİAD) Başkanı, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Meclis Üyesi Şeref Demir, Bursa’da inşaat sektörünün görümü hakkında değerlendirmelerde bulundu.
“Bursa’da inşaat sektörü hem ekonomik dalgalanmaların hem de dönüşüm baskısının yoğun şekilde hissedildiği bir süreçten geçiyor” diyen Şeref Demir, açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Yüksek faiz oranları, artan inşaat maliyetleri ve finansmana erişim zorlukları sektörümüzde ciddi bir daralma yaratmış durumda. Ancak buna rağmen Bursa’daki müteahhitler, güçlü üretim altyapısı, mühendislik bilgisi ve proje çeşitliliğiyle süreci yönetme kabiliyetini koruyor. Şehrimizin sanayi gücüyle inşaat sektörü arasında oluşan sinerji, yerel ekonomiye hâlâ önemli katkılar sağlamaya devam ediyor.”
‘Bugün önümüzde iki temel hedef bulunuyor’ diyen Şeref Demir, “Birincisi, mevcut riskli yapı stokunun hızla yenilenmesi; ikincisi ise yeni projelerde finansal sürdürülebilirliğin sağlanmasıdır. Kentsel dönüşüm yalnızca bir inşaat hareketi değil, sosyal, ekonomik ve çevresel boyutlarıyla bütüncül bir yeniden yapılanma sürecidir. Bu nedenle finansman modellerinin çeşitlendirilmesi, devlet desteklerinin adil biçimde yaygınlaştırılması ve yerel yönetimlerle uyum içinde planlamaların yapılması büyük önem taşıyor. Önümüzdeki dönemde faiz oranlarının dengelenmesi, maliyetlerin istikrara kavuşması ve güven odaklı konut talebinin yeniden artmasıyla birlikte, sektörümüzün yeniden ivme kazanacağına inanıyorum. Özellikle enerji verimli, sürdürülebilir ve mühendislik hizmetiyle üretilmiş konutlara yönelik talep hem yatırım hem yaşam tercihleri açısından belirleyici olacak. Hedefimiz; Bursa’yı daha dirençli, daha estetik ve daha yaşanabilir bir şehir haline getirmek” dedi.
Kaynaklar: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Resmî Gazete, Dünya Bankası (WB), Uluslararası Para Fonu (IMF), Ekonomik İş birliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Deloitte, Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (Türkiye İMSAD), Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB),