Bilindiği üzere, son yıllarda sağlık hizmetleri alanında yapılan büyük yatırımlar, Türkiye’yi dünyada örnek gösterilen ülkelerden biri haline getirmiştir. Sosyal devlet politikaları çerçevesinde kamu tarafından sunulan sağlık hizmetleri, ileri teknolojiye sahip cihazlarla vatandaşlara ücretsiz ulaştırılmaktadır. Bu başarı, aynı zamanda tıbbi cihaz sektörünün stratejik önemini ve ülkemizin bu alandaki gelişim potansiyelini de gözler önüne sermektedir.

            Savunma sanayisinden sonra stratejik açıdan en kritik sektörlerden biri olan sağlık sanayisinin değeri, pandemi döneminde bir kez daha açıkça ortaya çıkmıştır. Öyle ki, en gelişmiş ülkeler bile üretimi görece basit olan maske, önlük ve koruyucu malzemelere erişim için küresel bir rekabetin içine girmiştir. Türkiye’deki sanayiciler ise bu süreçte hızlı reaksiyon ve üretim kabiliyetleriyle dikkat çekmiş, kısa sürede yalnızca iç talebi karşılamakla kalmayıp fazlasını ihraç edebilmiştir. Ancak unutulmamalıdır ki, sektör yalnızca maske ve önlükten ibaret değildir.

Küresel Medikal Teknoloji Pazarı

2024 itibarıyla dünya medikal teknoloji pazarı 600 milyar dolar büyüklüğe ulaşmış, her yıl ortalama %5 oranında büyümesini sürdürmüştür. Robotik cerrahi, laboratuvar tanı ve test kitleri, görüntüleme teknolojileri ve biyomedikal cihazlardaki yenilikler, yalnızca sağlık hizmetlerinin kalitesini artırmakla kalmamış; aynı zamanda sektörün ivmesini de hızlandırmıştır. Bu pazarda en önemli avantaj ise, diğer sektörlere kıyasla düşük yoğunluklu rekabet ortamıdır.

Türkiye’de Tıbbi Cihaz İthalatı ve Üretim Dengesi

Türkiye, yıllık yaklaşık 2,5 milyar dolar tıbbi cihaz ithalatı yaparken; ihracatımız 500–600 milyon dolar seviyesinde kalmaktadır. Bu durum, medikal sektörün cari açığa katkı sağlayan kritik kalemlerden biri olduğunu göstermektedir.

Ülkemizde ihtiyacın yaklaşık %85’i doğrudan ithal edilmekte, yerli üretimin ise büyük oranda (%90) ithal girdilere dayandığı görülmektedir. Bu tablo, sağlık sanayisinin ivedilikle millileşmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Bu doğrultuda kamu kurumları, yerli üretimi desteklemek amacıyla çok boyutlu teşvik ve destek mekanizmalarını devreye almıştır.

  • İthal edilen ürünler: MR, tomografi gibi gelişmiş görüntüleme sistemleri; ileri cerrahi robotları; yüksek hassasiyetli laboratuvar cihazları.
  • Yerli üretimde güçlü olduğumuz alanlar: Solunum cihazları, hasta yatağı ve ekipmanları, sarf malzemeleri, ortopedik ürünler.

Bu dengesizlik, Türkiye’nin yüksek teknolojiye dayalı üretime daha fazla yatırım yapması gerektiğini ortaya koymaktadır. Ayrıca, sürekli değişen ve giderek karmaşık hale gelen uluslararası regülasyonlar göz önünde bulundurulduğunda, sektöre bugünden yatırım yapmak gelecekteki engelleri aşmak için kritik önemdedir.

Bakanlık ve TÜSEB Teşvikleri

Sağlık Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve TÜSEB (Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı) tarafından sağlanan destekler, yerli üretim kapasitesini artırmaya odaklanmaktadır:

  • Sağlık Bakanlığı: Kamu hastanelerinde yerli cihaz kullanımını artırmak için alım garantili projeler.
  • Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı: KOSGEB ve TÜBİTAK aracılığıyla Ar-Ge projelerine hibe ve faizsiz kredi desteği.
  • TÜSEB: Klinik araştırmalar, biyoteknoloji ve ileri tıbbi cihaz projelerine doğrudan destek ve fonlama.

Bu mekanizmalar sayesinde, özellikle güçlü sanayi altyapısına sahip Bursa gibi şehirler, medikal cihazlarda yerli üretim ve markalaşma sürecinde kritik bir rol üstlenebilir.

Bursa’nın Stratejik Rolü

Bursa, otomotiv ve makine sektörlerinden gelen mühendislik tecrübesiyle, medikal cihaz üretiminde Türkiye’nin en avantajlı şehirlerinden biridir.

  • AR-GE merkezleri ve teknoparklarda geliştirilen projeler, yerli katma değeri artırmaktadır.
  • Bursa iş dünyasının ihracat odaklı yapısı, medikal sektörde Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika pazarlarına açılım için güçlü fırsatlar sunmaktadır.

Vizyon 2030: Türkiye’nin Medikal Stratejisi

  • İthalat Bağımlılığını Azaltmak: 2030’a kadar ithalat bağımlılığını %50 oranında düşürmek.
  • Yüksek Teknolojili Ürünlerde Yerli Üretim: Biyomedikal cihazlar, cerrahi sarf malzemeler ve cerrahi robotlarda yerli üretim hedefi.
  • TÜSEB İşbirlikleri: Bursa’daki üniversite ve sanayi kuruluşlarının TÜSEB destekli ortak projelerle inovatif ürün geliştirmesi.
  • İhracat Artışı: Bursa merkezli üretimle 2030 yılına kadar 2 milyar dolar ihracat hacmine ulaşmak.

İnanıyorum ki; çok kısa sürede, Türkiye’nin sağlıkta elde ettiği başarıların, medikal teknolojilerde de küresel ölçekte yansıma bulması kaçınılmazdır. Bakanlık politikaları, TÜSEB teşvikleri ve Bursa iş dünyasının girişimci vizyonu sayesinde, medikal sektör ülkemizi ithalatçı konumdan ihracatçı konuma taşıyacak stratejik bir lokomotif olacaktır.