Önce birkaç tespit yapalım: Bir, Bursa 250 verilerine bakınca bir salgın yılı olan 2020 ‘iyi’ geçti. Özellikle de imalat sektörünün karlılığı bakımından. İki, salgın yılında değişim hızlandı. Teknolojik dönüşüm bunun en önemli ayağını oluşturdu. Üç, salgın, ekonomi dışı riskleri öne çıkardı. BM raporunun da ortaya koyduğu gibi bir ‘iklim krizi’ yaşıyoruz. Dünyanın onarıma ihtiyacı var.
Otomotiv sektörü başta, Bursa’da yıllardır yatırım yapan Avrupalı firmaların varlığı önemli. Bursa’nın Avrupa ile birlikte yeşil dönüşümüne pozitif bir zemin oluşturuyor. Ekonomik kalkınmanın temelini teknolojideki değişiklikler oluşturuyor. Bu hep böyle oldu. Yine öyle olacak. Yeni dönemin, öncekinden farkı, büyüme, yüksek karbonlu sektörlerden değil, düşük karbonlulardan gelecek.
Düşük karbonlu teknolojileri benimsemek demek, faaliyet gösterdiğimiz geleneksel sektörün düşük karbonlu hale getirmek demek. Sadece imalat sektöründe değil, lojistik ve diğer hizmet sektörlerinde de...
Türkiye’nin ihracatında büyük payı olan lokomotif sektörler düşük karbonlu hale gelmeden, yani yeşile dönüşmeden ekonomi dönüşmez. Şimdi Bursa’nın mevcut konumunu, lokomotif sektörlerdeki yerini, bunların içerideki ve dışarıdaki payını şöyle bir düşünün...
Eminim, neden ‘Bursa dönüşmeden Türkiye dönüşmez’ dediğime ve ‘Yeşil dönüşümün adresi Yeşil Bursa olacak’ iddiasında bulunduğuma siz de hak vereceksiniz.
Hakan GÜLDAĞ
Dünya Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı