''Mevcut Yerimizi Büyütürsek Daha Fazla İhracat ve İstihdam Oluşturacağız'' 

Bursa’da ürettiği Osmanlı dönemi içeceklerini Cumhurbaşkanlığı vee TBMM gibi kurumlara gönderen ve ilk ihracatını 9 yıl önce gerçekleştiren Makam İçecek, BTSO’nun UR-GE Projesiyle yeni pazarlara açılmaya çalışırken yer sorunuyla karşı karşıya kaldı. Büyümeye ihtiyaçlarının olduğunu dile getiren Genel Müdür Mesut Şişman, “KOBİ OSB Projesiyle yer sorunumuz çözülecektir. Bu bağlamda kapasite artışı satış demek, ihracat demek, yeni istihdam demek” dedi. Şişman, başarı hikayesinin dikkati çeken noktalarını, yatırım planlarını ve KOBİ OSB ile ilgili görüşlerini BTSO Ekonomi ile paylaştı.

Üretim Faaliyetlerinizde Neler Ön Plana Çıkıyor?

Rize Çayeli doğumluyum. Daha önce gıdanın farklı alanlarında çalışmalarım vardı. 2009 yılında içecek sektörüne girdim. Osmanlı döneminin içeceklerini üretmeye çalışıyoruz. Şerbetleri üretmeye çalışıyoruz. Bu alanda da 3-4 şerbet çeşidimiz mevcut. Bunları Cumhurbaşkanlığına da gönderiyoruz, TBMM’ye de gönderiyoruz. Bursa’mızın coğrafi işaretli ürünleri var. Bir tanesi de bizim ürettiğimiz ürün, Bursa üzüm şırası… Fabrikasyon, seri üretim manasında bunu ilk üreten 2 firmadan biriyiz. Kültürel içeceklerimizi üretmeyi de bırakmadık, onları da üretmeye devam ediyoruz. Bunun yanında piyasanın kabul ettiği meyve sularını üretmeye devam ediyoruz. Yeni yeni şeyler hazırlayıp piyasaya sunmaya çalışıyoruz.

İhracata Nasıl Başladınız? Yeni Pazarlar noktasında nerelere odaklandınız?

İhracatla tanışmamız, 2014 yılında nasip oldu. İlk ihracatımızı 2014 yılında Malezya’ya yaptık. Bu bizim yurt dışına sattığımız ilk ürünümüz oldu. Sonrasında Avrupa’dan talepler oldu. Avrupa’dan talepleri karşılamaya başladık. Almanya ve Avusturya ile burada başladık. Katar devreye girdi orayla ticarete başladık. Sonrasında Suudi Arabistan ile ticaretimiz başladı. Libya ile devam ettik. 3 yıldır da Afrika kıtasıyla çok iyi ilişkilerimiz var. Nasip olursa Japonya pazarına da giriyoruz, yıllık 2-2,5 milyon adet şişe karşılığı olan kıymetli bir anlaşma. Yine aynı şekilde ABD ile böyle bir anlaşma imzaladık. Yıllık 3,5 milyon adet şişe kapasitesi olan bir anlaşma. İhracatta kıymet var, ihracatta fayda var. Biz de elimizden geldiği kadar bu alanda çalışıp hem şirketimizin değerini yükseltmek derdindeyiz, hem de ülkemizin ihracatını artırmak derdindeyiz.

UR-GE faaliyetleri ihracat trafiğinizi nasıl etkiledi?

UR-GE faaliyetleri çok önemli. Bir bölgenin, bir şehrin bir mesleki alandaki üreticilerinin bir araya gelip güç birliği oluşturduğu bir yapı. Bu kapsamda BTSO’nun düzenlediği bir Alım Heyeti organizasyonu oldu. Yurt dışından firma sahipleri, firma yöneticileri, satın alma yetkilileri Bursa’ya davet edildi. Biz de bunlarla oturduk, iş anlaşmaları yapma yollarını aradık. Bursa’da düzenlenen Alım Heyeti organizasyonu neticesinde iyi ilişkiler kurduk. Şu anda ihracatımızın yüzde 25’ini, BTSO’nun organize ettiği bu Alım Heyeti etkinliğindeki müşterilere gerçekleştiriyoruz. Biz bunun meyvelerini yemeye başladık. Bu organizasyonlar devam ederse başka firmalara da faydaları olur.

BTSO’nun sektörel çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ben, şahsi olarak BTSO’nun birikiminden, altyapısından çok fazla faydalandım. Firma olarak da aynı şekilde yararlandık. BTSO’nun yaptığı çalışmalar, sektörel bazlı olduğu için çok kıymetli oluyor. Bütün sektörlerin bir arada değerlendirilmemesi önemli. Karar alırken de bireysel kararların alınmadığı bir yapısı var. Danışarak, istişare edilerek karar alınıyor. BTSO’nun içinde bulunmaktan hem şahsi olarak, hem firma olarak memnunuz.

Üretim tesisi noktasında mevcut yeriniz yeterli mi?

Yeni yer talebimiz 10 yıldır var. Bizim mevcut alanımız, bir bu kadar daha olsa üretim kapasitemiz de o kadar artacak. Bu da satış demek, ihracat demek, yeni istihdam demek. Devletin bu konuda, fabrika yeri tahsisi konusunda bize daha fazla yardımcı olması, destek olması lazım. Ki biz, rahat hareket edebilelim. Şu anki yerimiz yeterli değil, fiziki şartların büyümesine ihtiyaç var. Ama Türkiye şartlarında fiziki şartları büyütmek çok zor. Bunu da şu anda bizim gibi şirketler, devletin desteğiyle yapabilecek güce sahip. Bu konuda daha fazla destek olunursa bizim için çok daha kıymetli olur. BTSO Yönetim Kurulu Başkanı Sayın İbrahim Burkay’ın bu doğrultuda öncülük ettiği KOBİ OSB’nin hayata geçmesini çok değerli buluyorum. Bu projeyle birlikte yer sorunumuzu çözecek ve yeni yatırımlara odaklanacağız.