İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdem Görgün Avrupa Birliği (AB) için atık konusunun, cevher haline gelmeye başladığını belirterek Türkiye’nin güçlü geri dönüşüm sektörü ile öne çıkabileceğini dile getirdi.

 

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Arı Teknokent'teki İO Çevre Çözümleri Yönetici Ortağı Prof. Dr. Erdem Görgün, atık ithalatının ekonomik ve çevresel getirilerine dikkati çekti.

 

‘12-13 MİLYON TON KAPASİTE VAR’

İngiltere'de 1 Nisan'da sanayicilere, ürünlerinin yüzde 30 oranında geri dönüştürülmüş ham madde ile üretilmemesi durumunda, ton başına 200 pound vergi ödeyeceklerinin duyurulduğunu belirten Prof. Dr. Görgün, “Artık AB için atık dediğimiz şey, cevher haline gelmeye başladı. İklim değişikliğiyle mücadele için de bu gerekiyor. Bizim için de böyle olması gerekiyor” ifadelerini kullandı. Türkiye'de ciddi bir geri dönüşüm sektörü oluşmaya başladığını da kaydeden Görgün, “Türkiye'nin plastik, karton, cam, tekstil, alüminyum, bir dizi malzemede 12-13 milyon tonlara gelen bir kapasitesi var. İşlenen atık miktarı ise 9 milyon ton civarında" dedi. Profesör Görgün, iklim değişikliyle mücadelede güçlü bir geri dönüşüm sektörü oluşturulamazsa bu hedeflere ulaşmanın çok zor olacağını, gelecek nesillerin temiz su, temiz nefes ve temiz toprak bulamayacak hale geleceğini dile getirerek, bu nedenle tüm sektörlerin yanında geri dönüşüm sektörünün de desteklenmesi gerektiğini vurguladı.

 

‘KURUMSALLAŞMAYAN FİRMALAR VAR’

Türkiye'de geri dönüşüme ciddi yatırımlar yapan, çevreyle ilgili önlemleri ve izinleri alan sanayiciler olduğu kadar izinleri almamaya çalışan ve kurumsallaşmasını tamamlayamayan bir başka sektörün varlığına da değinen Görgün, şunları söyledi: “İlkel yöntemlerle bu işi yapmaya çalışan sektör üyeleri bakanlık tarafından çok sıkı denetleniyor. Özellikle son bir yıldır çok ciddi baskı yapıyor bakanlık ama hala kendilerini toparlayabilmiş değiller. Bunlardan kaynaklanan yanlış anlaşılma oldu. Kendine 'geri dönüşümcü' diyen hurdacılar maalesef bakiye atıklarını sağa sola attılar. Hâlbuki onların maliyetine katlanıp, usulüne uygunca belki yakma tesislerinde yakılması, hiçbir şekilde geri kazanılamayacak olanın doğaya verilmemesi gerekiyor. Önlemleri alamadılar ve sağda solda bu atıkları gördük. İş, halk sağlığını etkilediği için hassasiyet yaratıyor."

 

‘AVRUPA’DAKİ İŞ HACMİ, TÜRKİYE’NİN 40-50 KATI’

Türkiye'de kurumsallaşmış olan geri kazanım sektörünün kapasitesinin çok yüksek olduğunu ancak daha da büyümesi gerektiğini belirten Görgün, Avrupa'daki geri dönüşüm endüstrisinin iş hacimlerinin Türkiye'nin 40-50 katı büyüklüğünde olduğunu aktardı. Prof. Dr. Görgün, Türkiye'de atığın henüz istenilen seviyede toplanamadığını, bunun nedeninin de önlemlerin yeterince hayata geçmemesi olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti: "Depozito iade sistemi gündemde. Kanunda yeri var. Depozito sistemi hayata geçtiği zaman içecek ambalajlarını yüzde 90'lar mertebesinde çöpe, denize gitmekten, sağa sola atılmaktan kurtaracağız. Diğer ambalajlar için de buna benzer çalışmalar yapılması gerekiyor. Türkiye Çevre Ajansı aktif bir şekilde bu görevi yerine getirmek için uğraşıyor. Ne zaman ki biz kendi atıklarımızı daha çok toplarız, o zaman atık ithalatına bu kadar ihtiyaç kalmaz."

 

‘ÜLKEMİZDE HER YIL 32 MİLYON TON EVSEL ATIK ÇIKIYOR’

Prof. Dr. Görgün, atık ithalatı deyince çöp ithalatı kavramını kullanmamak gerektiğini belirterek, "Biz, her türlü atığın geri dönüştürülebilir olduğunu düşünüyoruz. Bugün, ülkemizde her yıl 32 milyon ton evsel atık çıkıyor. Bunun yarısı gıda atıkları, yüzde 7-10'u plastik. Bunların ayrıştırılıp, yeniden ekonomiye kazandırılabilir hale getirilmesi lazım." değerlendirmesini yaptı. Çok ciddi bir mikroplastik problemi yaşandığının altını çizen Görgün, Türkiye'nin de önemli bir üretici olduğunu söyledi.

 

Görgün, Türkiye'nin 2020 yılında 775 bin ton, 2021'de ise önlemler sıkılaştığı için 685 bin ton atık ithal ettiğini, bunun büyük bir bölümünün İngiltere'den geldiğini anlattı. Gelenlerin işlenebilir atık olduğunun doğrulanması adına denetimlerin önemli olduğunu kaydeden Görgün, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığının denetimlerini sıkı bir şekilde gerçekleştirdiğini bildirdi.

 

‘AVRUPALI, ATIĞI KENDİ KULLANMAK İSTİYOR’

AB'nin koyduğu hedeflerin atığı çok kıymetli hale getirdiğini dile getiren Prof. Dr. Görgün, sözlerini şöyle tamamladı: "Avrupa'nın, artık atığı dış ülkelere ihraç etmesi pek istenmiyor. Avrupalı geri dönüşümcüler atığı kendileri kullanmak istiyorlar. Aksi halde ciddi vergiler ödeyecekler. Dolayısıyla bize gelmeyecek o atık. Bize gelmesiyle ilgili kısıtlamaların devam edeceğini düşünüyorum ham madde kıymetli ve pahalı olduğu için. Doğal kaynaktan daha pahalı hale gelebilir atık malzeme çünkü iklim değişikliğiyle mücadelede, hepimizin hayat şartlarını bir paradigma değişikliğiyle buna uydurmamız şart. Geri dönüşümün önemini içimize sindiremezsek kuraklıklara, su kirliliklerine, taşkınlara, deniz seviyesindeki yükselmelere, milyonların yaptığı göçlere hazırlıklı olmamız gerekiyor. Önümüzde çok ciddi bir tehdit var ama umut da var. Döngüsel ekonomiyi yaşama biçimimiz haline getirmemiz gerektiğini düşünüyorum."