2022 kısmen de 2023 şirketlerin finansmanı açısından olumlu geçmişti. Şirketlerin hem FX kredileri azaldı hem de borç ödeme kapasiteleri güçlendi. BDDK verilerine göre NPL (None Performing Loan) 2023 yılında % 1.60 kadar geriledi. Birçok gelişmiş ülkelerin sahip olduğu rasyolardan daha iyi.
Yine geçmişte % 15 seviyelerine kadar yükselen Yakın İzlemedeki Krediler 31.12.2023 itibariyle İş Bankası’nda % 8.7, Garanti Bankası’nda % 10.5, Yapı ve Kredi Bankası’nda % 10.9 ve Akbank’ta % 6.4’e kadar geriledi. Dört özel bankanın Yakın İzlemedeki Kredi ortalaması % 9,125 ve 2020 ve 2021 yılına göre 500 baz puan daha düşük.
NPL şirketler ve bireyler tarafından alınan kredilerin geri ödemesinin ne kadar sağlıklı yapıldığını gösteren bankacılıkta en önemli rasyonun başında gelir. Bankacılık sektöründe 22 yılın en düşük oranı. 2001 yılında % 30’a ulaşan NPL rasyosu 2002 yılında % 18.5 ve 2003 yılında % 11.5’a gerilemiştir. 2003 yılından 2019 yılına kadar gerilemiştir. 2019 yılında % 5.36 olan rasyo Ocak 2024 tarihi itibariyle % 1,6’a gerilemiştir.
2020 yılının başında başlayan pandemi ile Ülkemizde kamu destekleri ve düşük kredi faizleri NPL’in düşmesinde önemli bir faktör olmuştur. 2020 yılı ortalama enflasyon % 12.26 Ticari kredi faiz ortalaması % 12.15, 2021 yılı ortalama enflasyon % 19.42 ortalama kredi faizi % 20.14, 2022 yılı ortalama enflasyon % 72 ortalama kredi faizi % 21.7, 2023 yılı ortalama enflasyon % 53.4 kredi faiz ortalaması % 28.3. Bu istatistiklerin bize anlattığı TL kredi kullanan firmaların reel faiz yükü 2020 yılında- % 0.11, 2021 yılında + % 0.72, 2022 yılında ise - % 50’3 ve 2023 yılında _ % 25.1’dir.
Negatif faiz ve 2021, 2022, 2023 yılında reel sektörün enflasyonun üzerinde büyümesi borç servisini çok kolaylaştırmıştır. 2024 yılı borç servisi açısından geçmiş yıllara göre farklı ve zor olacaktır. Bir yandan iç ve dış talepte daralma faaliyet karları üzerinde baskı yaratırken artan iş gücü maliyeti şirketlerin maliyet yapılarında önemli bir risk oluşturmaya başladı.
Geçmiş yıllarda pandeminin getirdiği talep artışı ve TL’nin değer kaybının getirdiği avantaj 2024 yılında olmayacak. Aksine % 40-50’e ulaşacak reel faiz ve düşen iş hacmi borç servisini yapmada sorun oluşturma potansiyeline sahiptir. Son üç dört yıldır ödenen negatif faizin getirdiği avantaj ile NPL tarihi dip noktasına inmişti. 2024 yılı şirketlerin borçlarını ödemede zorlanacakları bir yıl olma olasılığı yüksektir.
Yüksek faiz ortamında şirketler ne yapmalıdır?
- Kredi politikalarının genişleyeceği etkisi sınırlandırılacak ve kaynaklar tüketim yerine ihracat, üretim ve yatırımlara yönlendirilecek. Dolayısıyla bu selektif krediler bankalar tarafından daha fazla öne çıkarılacak ve normal işletme kredileri daha pahalı hale gelecektir. TCMB kredilere menkul kıymet tesis etme ve zorunlu karşılık koyarak bu tip kredilerin büyümesini engelleyecek hem de bankalar ve kredi alanlar için pahalılaştıracaktır.
- Esnaf, KOBİ, ihracat, döviz kazandırıcı faaliyetlerin finansmanı, yatırım kredileri ve tarım alanlarına yapılacak yatırımlar ise desteklenecektir. Bu bölüme giren kredilerde bankalara büyüme sınırı getirilmediğinden bu faaliyetlerin finansmanı bankalar açısından daha cazip olacaktır.
- Ülkemizde şirketlerin varlıklarının (Bilanço aktif toplamı) yüzde 63’ü dönen varlıklardan oluşmaktadır. Dönen varlıklar içindeki alacaklar ve stoklar bilançonun yüzde 39,3’nü oluşturmaktadır. 2022 yılında şirketlerin 5 trilyon 137 milyar TL alacağı, 5 trilyon 163 milyar TL stokları vardır. 2023 yılında enflasyon tutarı olan yüzde 64,8 artmış olsa şirketlerin işletme sermayesi 16 trilyon 971 milyar TL’na ulaştığını düşünüyoruz. Yapılacak yüzde 5 iyileşmenin güncel faiz oranı olan yüzde 55,3 ile tasarruf miktarı 469 milyar TL’dir.
- Mal ve hizmet İhracatı yapan şirketler ihracat reeskont kredilerine mutlaka başvurmaları gerekir. Şu anda faiz oranı en düşük bu kredilerdir.
- Duran varlıklar içinde satışa ve müşteri deneyimine katkısı olmayan tüm varlıkları elden çıkararak aktif temizliği yapmamız gerekir.
- Tüm masraf kalemleri için bir liste yapıp her harcamanın üzerinden tek tek geçmeliyiz. Kısaca “Her taşı kaldırıp altına bakmalıyız”. Bu çalışmayı yaparken aşağıdaki sorulara en doğru yanıtları bulmalıyız.
i. Bu harcamayı yapmak zorunda mıyız?
ii. Tedarikçimiz ile tekrar konuşmakta yarar var mı?
iii. Yeni bir tedarikçi bulabilir miyiz?
iv. Bu ürün veya hizmet için başka alternatifler var mı?
v. Teknoloji ile işlerimizi daha verimli hale nasıl getirebiliriz? - Ürün, müşteri karlılıklarının analizi ile hangi ürün ve müşterilere odaklanmalıyız bakmalıyız.
- Satış ve pazarlamada dijital olanakları daha aktif kullanarak seyahat ve gereksiz, pahalı yöntemlerden vazgeçmemiz lazım.
- Maliyet yönetiminde inovatif önerileri ödüllendirerek ekip çalışması yapmamız gereklidir.
- Dağıtım kanaları genellikle şirket yönetiminin az odaklanabildiği fonksiyonlardır. Depodan, lojistiğe ambalajdan güvenliğe kadar İyileştirilebilecek, tasarruf edebileceğimiz çok sayıda alan vardır.
- İş Modeli içinde prosesleri gözden geçirerek fazladan yapılan işler, enerji kullanımı, teknoloji ve verimlilik gibi konuların üzerinden geçmemiz lazım.