Haziran ayı enflasyon rakamları açıklandı. Buna göre TÜFE, aylık bazda %1.94 artarken yıllık bazda %17.53 oranında artış gösterdi. Yİ-ÜFE’de aylık %4.01 artarken yıllık %42.89 arttı.

Peki, bu rakamlar bize ne anlatıyor?

Hatırlayacağımız üzere Mayıs ayında TÜFE, beklentilerin altında bir artış göstermişti. Bunun üzerine piyasada ‘Acaba enflasyon düşmeye mi başladı’ tartışması başlamıştı. Mayıs ayında beklentinin altında gelen bu enflasyonun temel nedeni, hiç kuşkusuz 17 günlük tam kapanmaydı. Kapanma sürecinde herkes evinde olduğu için azalan talep, enflasyon oranının da azalmasına neden oldu. Haziran ayına geldiğimizde TÜFE’nin bu kez beklentilerin üzerinde bir artış gösterdiğini görüyoruz. Söz konusu artışın da özellikle ulaşım, kültür ve eğlence kalemlerinde olduğunu göz önüne alırsak Haziran ayındaki kademeli normalleşmeyle artan talebin enflasyona yansıdığını söylemek çok da yanlış olmayacaktır.

Öte yandan son aylarda olduğu gibi bu ayda Yİ-ÜFE’deki artış, oldukça dikkati çekici. Ekim 2018 sonrası zirveyi gören üretici fiyatlarındaki bu denli yüksek artışın nedeni, hiç kuşkusuz dünya genelinde artan petrol, gıda ve emtia fiyatlarının yanı sıra içeride kurda özellikle son dönemlerde görülen tarihi zirveler.

Geçen aylarda olduğu gibi bu ay da enflasyon konusundaki en can sıkıcı ve endişe verici kısım, hiç kuşkusuz ÜFE-TÜFE arasındaki makas. Mayıs ayında 21.74 olan makas farkı, bu ay 25.36’ya yükselmiş durumda. Buradan da şu anlaşılıyor ki üretimin maliyeti, hala üreticilerin omuzlarında. Yani henüz maliyetler, satılan mallara çok yansıtılmış görülmüyor. Ama şurası kesin ki normalleşmeyle birlikte artan taleple birlikte bu maliyetler, satılan mallara yansıtılmaya başlanacak ve haliyle TÜFE’de artışlar devam edecek. Yani kısa vadede enflasyonda artış görmeye devam edeceğiz. Hatta öyle ki piyasada yaz ayları sonunda TÜFE’nin %19-20’ye yükseleceği yönünde hâkim bir beklenti çoktan oluştu bile. Yani sizin anlayacağınız yeni zamlar kapıda.

Gelelim çekirdek enflasyona... İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içecekler ve tütün ile altın hariç TÜFE yani özel kapsamlı TÜFE göstergesi (B) aylık %2.44 artarken yıllık bazda %18.16 artış gösterdi. Bu şu anlama geliyor: %18.16 olan çekirdek enflasyon, bu ay da %17.53’lük manşet enflasyonun üzerinde seyrediyor. Bildiğimiz gibi çekirdek enflasyon, TCMB’nin para politikasının asıl etkili mal sepeti demek. Çünkü bu sepette yukarıda da belirtildiği gibi TCMB’nin para politikası ile etkileyemeyeceği enerji, altın ve alkollü içecekler gibi mallar dışarı tutuluyor. Eğer bir ekonomide çekirdek enflasyon, manşet enflasyonun üzerinde seyrediyorsa bu o ekonomide bazı sorunlar olduğu anlamına gelir. Genelde bu durumun iki temel nedeni olduğunu söyleyebiliriz: ya TCMB’nin belirlediği faiz oranı yeterli değildir ya da kur oldukça yüksektir. Şu anki durumda çekirdek enflasyonun manşet enflasyonun üzerinde olmasının en önemli nedeni, hiç kuşkusuz kurların oldukça yüksek seviyelerde olması. TCMB’nin yaptığı hesaplamaya göre ülkemizde döviz kuru geçişkenliği %45 civarında. Yani döviz kurunda meydana gelen her 1 birimlik artış, enflasyon oranını 0,45 birim artırıyor. Haliyle kurlardaki artış devam ettikçe bu, bir taraftan enflasyonu artırmaya devam ederken bir taraftan da para politikasını da etkinsizleştirmeye devam edecektir. Bu durumda TCMB’nin de politikalarını yeniden gözden geçirmesi gerekecektir. Hatırlayacağımız üzere TCMB, 2021 yılsonu enflasyon tahminini %12.2 olarak belirlenmişti. Daha önceki yazılarımda bu oranın çok iyimser olduğunu dile getirmiştim. Son açıklanan %17.53’lük TÜFE oranı göz önüne alındığında yılsonunda enflasyonun %12.2’ye düşeceğini beklemek, bu konjonktürde çok rasyonel değil. Çünkü bu koşullarda sene sonunda %17 altı bir enflasyon çok mümkün gibi görünmüyor.

Tabi böylesi bir ekonomik ortamda TCMB’nin işi daha da zorlaşmış görünüyor. Bu koşullarda bırakın faiz indirimini TCMB’nin önümüzdeki dönemde faiz artırması bile gerekebilir. Çünkü TCMB, her seferinde politika faizini enflasyonun üzerinde belirleyeceğini söylediğinden enflasyon %19’a yükselince TCMB’nin de faizleri artırması gerekecektir. Şimdi gözler, 14 Temmuz Çarşamba günü TCMB Temmuz ayı PPK faiz kararı ve karar metninde. Hatırlayacağımız üzere son birkaç aydır piyasa ikiye ayrılmış durumda. Bir kısım TCMB’nin Temmuz ya da Ağustos ayında faiz indirimi yapacağını beklerken bir kısım da ilk faiz indiriminin 4. çeyrekte geleceğini düşünüyordu. İşte özellikle bu nedenle Temmuz ayı faiz kararı bir hayli önemli, piyasa acaba bu ay faiz indirimi gelir mi diye merakla faiz kararını bekliyor. Ben Temmuz ayında TCMB’nin faizi yine %19 düzeyinde sabit tutacağını ve ‘sıkı parasal duruşa devam’ vurgusunu yineleyeceğini düşünüyorum. Ama yukarıda da belirttiğim gibi hem son küresel gelişmeler, hem de ülke içi artan enflasyon ve döviz kuru nedeniyle TCMB’nin işi günden güne giderek daha da zorlaşıyor.