Paris Anlaşması’nın en önemli hedefi, endüstri öncesi döneme kıyasla sıcaklık artışını 1,5°C’de sınırlamak. Bu başarılamazsa 2°C’de sınırlamak.
Ne olur sınırlayamazsak? Sıcaklık artışı 2°C’nin üstüne, mesela 3°C’ye çıkarsa ne olur? 1,5°C ile 3°C arasındaki fark o kadar büyük müdür? Mevcut hal ve gidişimiz 2100 yılına geldiğimizde 3°C sıcaklık artışına ulaşacağımızı gösteriyor.
Dünya Kaynaklar Enstitüsü’nün (WRI) yaptığı bir çalışmaya göre 3°C sıcaklık artışı durumunda sıcak hava dalgaları daha uzun sürecek ve daha ölümcül olacak. Soğutma ihtiyacı ise enerji kullanımını çok artıracak. Pek çok kişi bu maliyeti karşılayamayacak.
Sıcak hava, sıtma gibi sivrisinekten kaynaklanan hastalıkların artışına neden olacak. Bugün bu hastalıkların görülmediği yerlerde görülecek bu etkiler. Yoksul kentler daha çok etkilenecek.
Rekor kıran sıcaklıklar yaşadık 2023 ve 2024 yıllarında. Kavurucu sıcak hava dalgaları birçok kıtada insanlara, toplumlara zarar verdi. Küresel ortalama sıcaklığın 1,5°C sıcaklık artışı sınırına çok yakın olduğunu söylüyor araştırmacılar. Bu kritik eşik tehlikeli kuraklıklar, orman yangınları ve diğer iklim değişikliği etkilerini beraberinde getiriyor. Gezegene verdiğimiz etkiyi azaltmak için ciddi bir önlem almazsak 2100 yılına kadar 3°C sıcaklık artışının kaçınılmaz olduğunu okuyoruz bilimsel raporlardan.
Bu ne anlama geliyor? 600 milyon insanın yükselen deniz seviyelerinden dolayı sellere maruz kalması anlamına geliyor.
Gıda üretiminin yarıya düşmesi anlamına geliyor.
Yaşam alanlarının felaket boyutlarda kayıplar yaşayacağı anlamına geliyor.
Sıcaklık artışı 3°C olduğunda pek çok şehirde aylarca süren sıcak hava dalgaları yaşanacak. İklimlendirme sistemleri için aşırı düzeyde enerji tüketimi olacak. Böceklerden kaynaklanan hastalıklar artacak. Düşük gelirli kentlerin bu durumdan çok daha fazla etkileneceği öngörülüyor.
İnsanların yaşamları, kentlerin ekonomileri, altyapı ve halk sağlığı hizmetleri etkilenecek. Özellikle kentler, küresel ölçekte 4,4 milyar insana ev sahibi olan kentler diğer bölgelere oranla daha çok etkilenecek.
Şu anda dünya nüfusunun neredeyse yarısı kentlerde yaşıyor ve bu oran artmaya devam ediyor. 2050’ye gelindiğinde ilave bir 2,5 milyar insanın kentlere göç etmiş olacağı belirtiliyor. Yani insanlığın dörtte üçü kentlerde yaşıyor olacak.
Problemin odağına doğru göç eden insanlar…
Adapte olamayan kentler…
Bilimsel bulguları dikkate almayan yönetimler…
Geleceğine hazırlanmayan insanlık…
Sizce bu işte bir problem yok mu?