Günümüzde bilgi; rekabet avantajı ve güç anlamına geliyor. Bilgiye sahip olan ülkeler de gücü ellerinde bulunduruyorlar. Bu anlamda eğitim, pek çok farklı kanaldan ülkelerin ekonomik kalkınma hamlesine katkı sağlıyor.
Ülkeler, ekonomide büyümeyi beslemek, verimliliği artırmak, kişisel ve sosyal gelişime katkıda bulunmak ve sosyal eşitsizliği azaltmak için eğitim kurumlarına yatırım yaparlar. Harcama seviyesi, ülkenin genel harcamaları içinde eğitime ne kadar öncelik verildiğine bağlıdır. Eğitim harcamaları çoğunlukla kamu bütçelerinden karşılanır ve bu harcamalardaki değişimler hükümetler tarafından yakından izlenir.
Eğitim, ulusal ekonomilerin kalkınmasında katalizör görevi görmekte, insanlara toplumda iş gören kurumsal, ekonomik, sosyal, politik ve teknolojik güçlerle ilgili bir anlayış kazandırmaktadır. Bu anlayış da durağan ve geri kalmış sosyopolitik yapıların ve sistemlerin yıkılarak, dinamik ve sağlıklı büyüyen bir ekonominin ortaya çıkarılabilmesi için gerekli bir koşul olarak görülmektedir.
Eğitim, işgücünün verimliliğini artırarak ekonominin büyümesine katkı sağlamaktadır. Hizmet öncesi, hizmet içi ve işbaşı eğitimine yapılan yatırımlar da işgücünün beceri ve yeteneklerini geliştirerek verimlilikte artışa yol açmaktadır.
DÜNYADA EĞİTİME ARTAN TALEP
Aileler eğitimli bireylerin çalışma hayatındaki statülerini, çalışma koşullarını ve artan gelir seviyelerini gözlemlemeleri ile beraber çocukları için daha fazla eğitim hizmeti talep etmeye başladılar. Benzer şekilde öğrencilerin çevrelerinde gördükleri eğitimli bireylerin daha yüksek yaşam standartları ve gelir seviyeleri neticesinde eğitim motivasyonları hızla arttı. Devletlerin konunun iktisadi boyutuna bakışı da aslında bu doğrultuda ilerledi. Eğitimli işgücünün ve nüfusun ekonomik ve sosyal kalkınmaya pozitif katkılarının gözlemlenmesi ülkelerin eğitim için ayırdıkları kaynakların artmasını beraberinde getirdi.
Eğitime olan talep artışı ve sunulan eğitim hizmetinin kalitesine yönelik beklentiler öğrencilerin, ailelerin, özel sektör eğitim hizmeti sunucularının ve devletin eğitim harcamalarını arttırmaktadır. Yine referans olarak OECD ülkelerinin 2014 yılında eğitime ayırdıkları harcamalara bakıldığında, OECD ülkeleri ilköğretimden yükseköğretime kadar öğrenci başına yıllık ortalama 11.657 dolar harcadığını görmekteyiz. Bu tutar ilköğretimde ortalama 8.726 dolar, orta- öğretimde 10.103 dolar, yükseköğretimde ise 16.143 dolar seviyesindedir.
TÜRKİYE'DE İVME YÜKSELİYOR
Eğitim sektörü ülkemizde hızlı gelişmeye müsait sektörler arasında yer almaktadır. Sektörde 25 binden fazla kurum ve kuruluş yer almakta ve 300 binden fazla kişi istihdam edilmektedir.
Dünyadaki eğitime yönelik artan talep 2000’li yılların başlarından itibaren ülkemiz için de geçerlidir. Zorunlu eğitimin önce kesintisiz 8 yıla daha sonra 12 yıla çıkarılması ilk ve ortaöğretim kademesindeki öğrenci sayısını hızla artırmıştır. Aileler imkânlarından kısarak çocuklarının geleceği için kaynak ayırmaktan çekinmemektedir. Dolayısıyla sektörün gelişme kapasitesi oldukça yüksektir. Sadece gelişmeye katkı sağlayacak olumlu adımların atılmasına ihtiyaç vardır. Özellikle özel okul sektörünün gelişmesi için birçok ülkede uygulanan devlete ek yük getirmeden velilerin çocuklarını gönderebileceği ortam hazırlanmasına ihtiyaç bulunmaktadır.
Türkiye’de eğitim sektöründe fırsat eşitliğinin artırılması ve hizmet sunumunun iyileştirilmesi kapsamında ücretsiz ders kitabı temini, şartlı eğitim yardımları,taşımalı eğitim gibi uygulamalar gerçekleşmiştir. Buna ek olarak öğretmenlerin istihdamında ve hizmet içi eğitimlerinde artış sağlanmış ve eğitime ayrılan kamu kaynağı artırılmıştır. Eğitimde beşeri ve fiziki altyapı iyileştirilmiş, başta kız çocuklarının eğitime katılım oranı olmak üzere eğitimin tüm kademelerinde okullaşma oranında artış sağlanmıştır. Yükseköğretimde talebin karşılanması amacıyla üniversite sayısı artmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) son yıllarda yaptığı düzenlemelerle, eğitim alanında olumlu gelişmeler yaşanmıştır.
2023 EĞİTİM VİZYONU BELGESİ
MEB Bakanı Ziya Selçuk tarafından açıklanan 2023 Eğitim Vizyonu Belgesi, Türkiye eğitim sisteminin 3 yıllık yol haritasını oluşturuyor. 2023 Eğitim Vizyonu’nun temel amacını; ‘çağın ve geleceğin becerileriyle donanmış ve bu donanımı insanlık hayrına sarf edebilen, bilime sevdalı, kültüre meraklı ve duyarlı, nitelikli ahlaklı bireyler yetiştirmek’ olarak belirten Bakan Selçuk, felsefesi, çevresiyle kapsamlı bir eğitim sistemine geçişi hedeflediklerini vurguladı.
Programın ilk safhası olan 2018-2019 eğitim öğretim yılında, tasarım, simülasyon, öncü pilotlamalar ve yeniliklerin kısmi uygulaması başlayacak. 2019-2020 eğitim öğretim yılında ülke ölçekli pilotlamalar ve tasarımı biten eylemlerin uygulamaları gerçekleştirilecek. 2020-2021 eğitim öğretim yılında ise ana hedefler altında sıralanan eylemlerin tümünün hayata geçirilmesi ve bazı eylemlerin etki analizlerinin yapılması sağlanacak.
RAKAMLARLA TÜRKİYE EĞİTİM SEKTÖRÜ
- Belirli bir yaş grubunun %90’ının okulda kayıtlı olması anlamına gelen zorunlu eğitim yaşı Türkiye’de 14 olmak üzere, çoğu OECD ülkesindeki 17 veya 18 yaş oranı ile karşılaştırıldığında, oldukça düşük bir yaştır.
- OECD ülkelerinde ortalama %76 ortaöğretim, yüksekokul ve üniversiteye kayıt olurken, Türkiye’de bu oran %46’dır.
- Yükseköğretime girme oranı Türkiye’de gençler arasında hızlı bir şekilde artmaktadır: OECD ülkeleri arasındaki ortalama yüzde 17 iken Türkiye’de 25-34 yaş arası yükseköğretim derecesine sahip gençlerin oranı 2000 ve 2016 yılları arasında yüzde 22 artmıştır.
- Türkiye’de, meslek lisesi mezunlarının %39’u mühendislik, üretim ve inşaat alanlarındaki programları tamamlamaktadır (OECD ortalaması %34’tür).
- 2010 ve 2014 yılları arasında, bu yıllardaki mevcut veriye göre OECD ülkeleri ve ortak ülkeler arasında en hızlı artış olmak üzere, Türkiye’de ilköğretimden yükseköğretime kadar ayrılan kamu giderleri %70 artmıştır. Aynı süreçte ortalama artış %5 olmak üzere, bu artış diğer OECD ülkeleri ile karşılaştırıldığında çok önemlidir.
- İç ve dış eğitim kurumlarının toplam eğitim giderleri OECD ülkelerinde GSYH’nin %4,8’i iken 2014 yılında bu rakam Türkiye’de GSYH’nin %4,2’si kadardı. Hükümet harcamalarının bir parçası olarak toplam kamu eğitim giderleri 2014 yılında %12,4’e ulaşmıştır, bu da 2014 yılında OECD ortalaması olan %11,3’ün üstünde ve Türkiye’nin 2010’daki %8,6’nın oldukça üstünde bir orandır.
- Benzer şekilde, ilköğretimden yükseköğretime kadar olan derecelere kaydolan öğrencilerin sayısı OECD ülkelerine oranla büyük oranda artış gösterirken, giderler daha büyük bir oranda artırılmıştır. 2014’te, Türkiye 2010 yılına göre öğrenci başında ilköğretim, ortaöğretim ve ortaöğretim sonrası yükseköğretim olmayan eğitimde ortalama %30, ve yükseköğreitmde ortalama %52 daha fazla harcamıştır. Bu oranlar ise OECD ülkeleri arasından sırasıyla ortalama %5 ve %6’dır.
- Türkiye’de devlet okulları ortalama sınıf mevcudu 35 ve özel kurumlarda 20’dir. Ancak, Türkiye’de son on yılda ilköğretimde ortalama sınıf mevcudunda önemli bir azalma olmuştur. 2005 ve 2015 arasında, Türkiye’de ortalama sınıf mevcudu %16 azalmıştır ve bu oran OECD ülkelerinin yalnızca %2 olan oranıyla karşılaştırıldığında ilgili yıllar için OECD ülkeleri arasında ikinci en büyük azalma oranıdır. 2015’te, ilköğretimde bir öğretmene 18 öğrenci, ortaokulda 17 öğrenci, lisede 14 öğrenci ve yükseköğretimde 22 öğrenci düşmekteydi.
BURSA'DA EĞİTİM SEKTÖRÜ
MEB eğitim istatistiklerinin okul ve şube başına öğrenci sayısına bakıldığında, Bursa’nın okul başına düşen öğrenci sayısı Türkiye ortalamasının üstünde yer almakla birlikte, şube ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısının Türkiye ortalamasına eşit olduğu gözlemlenmektedir. Ortaöğretimdeki toplam okullaşma oranı da Türkiye ortalamasının oldukça üzerindedir. Bu veriler ışığında eğitim hizmet kapasitesinin artırılması gerektiği anlaşılmaktadır.
BTSO’DA ÖNCELİK İNSANA YATIRIM
BTSO’nun eğitim sektörü stratejilerini belirlemek amacıyla Eğitim Konseyi’ni oluşturmuştur. Bursa’da sanayinin gelişmiş olmasının eğitimli insanlara ve eğitimcilere olan ihtiyacı artırması, mesleki ve teknik eğitim almış olmanın pratik hayatta iş imkanlarına ulaşma konusunda kolaylık sağlaması, her sektörde güçlü üretim alanlarının olması ve bununla birlikte eğitilmiş insan gücü ihtiyacının fazla olması konseyin çalışmalarının odak noktasında bulunuyor.
Bursa İş Dünyasının Eğitim Platformu BTSO Akademi
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası, BTSO Akademi projesi ile üyelerinin kişisel ve mesleki gelişimlerine katkı sağlayarak iş hayatındaki başarılara destek veriyor. Profesyonel düzeyde eğitim ve gelişim hizmeti sağlayan BTSO Akademi kapsamında 2014 yılından bu yana 330’dan fazla eğitim programı gerçekleştirildi. İş dünyasının ihtiyaç duyduğu alanlarda düzenlenen bu eğitimlere 20 bini aşkın iş dünyası temsilcisi katıldı. BTSO Akademi Doğan Cüceloğlu, Üstün Dökmen, Güler Kazmacı, Süleyman Orakçıoğlu ve Cem Kozlu gibi önemli isimleri Bursa iş dünyası ile buluşturdu
.
Sektörleri Geleceğe Hazırlayan Merkez BTSO MESYEB
Bursa iş dünyasının çatı kuruluşu olan BTSO, ülke ekonomisinin lokomotif kenti Bursa’da, nitelikli işgücünü ve iş güvenliğini uluslararası standartlara taşımak amacıyla 2014 yılında Mesleki Yeterlilik Sınav ve Belgelendirme Merkezi BTSO MESYEB’i hayata geçirdi.
Türkiye’nin en kapsamlı sınav ve belgelendirme merkezi olan BTSO MESYEB, bugüne kadar 35 binden fazla çalışanı mesleki yeterlilik belgesi sahibi yaptı. Türkiye’nin 50 farklı ilinde hizmet veren MESYEB, son olarak aralarında tekstil, asansör ve inşaatın da bulunduğu 13 meslekte daha yetki aldı ve kapasitesini 77 mesleğe yükseltti.
Mesleki Eğitimin Markası: BUTGEM
İlgili sektörlerde uzman işgücü yetiştirmek amacıyla 2009 yılında faaliyete başlayan BTSO Eğitim Vakfı bünyesinde faaliyet gösteren Bursa Teknoloji Geliştirme ve Eğitim Merkezi (BUTGEM) kurumların rekabet araçlarının en önemlilerinden olan “yetişmiş insan gücü”nü geliştirmeye odaklı bir sistem olarak faaliyet göstermektedir.
İş Dünyasının Yeni Eğitim Üssü UYEM
BTSO, Uludağ’ın önemli kültür varlıkları arasında yer alan Kirazlıyayla Sanatoryumu’nu iş dünyasının en prestijli eğitim üslerinden biri haline getiriyor. Yurt içinden ve yurt dışından iş dünyası temsilcilerine hizmet sunan bir merkez olacak Uludağ Yaşam Boyu Eğitim Merkezi’nin (UYEM) dünyadaki örnekler içerisinde ilk 3 arasında yer alması hedefleniyor.
Yeni İş Gücünün Yetiştiği Mutfak BTSO Mutfak Akademi
BTSO Eğitim Mutfağı ile son yıllarda oldukça popüler olan aşçılık ve gastronomi konularında uzman eğitimciler tarafından teorik ve uygulamalı olarak verilen eğitimlerle mutfak sektörüne aşçılık, pastacılık ve servis alanında nitelikli elemanlar yetiştiriliyor. Eğitim sonunda katılacakları sınav ile başarıyla mezun olan kursiyerlere İŞKUR, BUTGEM ve BTSO imzalı Milli Eğitim Bakanlığı onaylı sertifika verilmektedir.
Kente Kazandırılacak Değer: BTSO Teknoloji Üniversitesi
BTSO, Bursa’nın ekonomik kalkınmasıyla dünyanın sayılı şehirlerinden biri olma hedefine yüksek teknolojili sanayi üretimiyle ağırlık vermektedir. Bu amaçla Bursa’yı 2023 hedeflerine taşımak için kurulacak olan üniversite bir ihtisas üniversitesi olarak planlandı. TEKNOSAB içerisinde projelendirilen BTSO Üniversitesi, Bursa’daki üniversiteleri rakip değil ortak olarak görerek hareket edecek ve Bursa’nın gelecek vizyonuna hizmet edecek yapıda bir üniversite olacaktır