Yeni Yatırımlarla Büyüyen Sektör; Asansör
 
Türk asansör sektörü, Türkiye’de 1950’lerden sonra hareket kazanmış ve tamamen ithalat yoluyla ihtiyaçların karşılandığı bir sektör yapısından sıyrılarak kademeli olarak asansör montajı ve aksam imalatı alanlarında yerli ve milli üretimin arttığı bir sektör yapısına dönüşmüştür. Özellikle 1990’lardan sonra artan talebe karşılık olarak büyümesini ve gelişimini sürdürmektedir.

Türk asansör sektörünün cirosu genel olarak diğer sektörlere göre düşük olmakla birlikte, yerine getirdiği işlev, toplumda geniş bir kitlelerinin asansörü en yaygın dikey ulaşım aracı olarak tercih etmesi nedeniyle, ülke sanayisi, ekonomisi ve istihdamı açısından önemli bir faaliyet alanıdır.

Dünyada gelişen yeni teknolojilerle birlikte, Türk asansör sektörü de büyük bir değişim sürecine girmiş ve dünya ticaretinde önemli pazar paylarına ulaşmış bulunmaktadır.
Türk asansör sektörünün doğrudan kentleşme ve buna bağlı olarak gelişim gösteren inşaat sektörü ile birlikte düşünülmesi gerekmektedir. Önümüzdeki dönemde, Türkiye’deki kentleşme sürecinin devam edeceği, eski yapıların yerine depreme dayanıklı yeni yapıların inşa edileceği gibi hususlar dikkate alındığında, inşaat sektörünün faaliyetlerine paralel olarak, asansör sektöründeki büyümenin devam etmesi kaçınılmaz olarak görülmektedir. Ayrıca Ortadoğu, Balkanlarda ve son zamanlarda Afrika ülkelerinde devam eden Türk yatırımları, asansör sektörünü pozitif yönde etkilemiş bulunmaktadır. Ancak özellikle son dönemlerde Ortadoğu’da yaşanan sorunlar nedeniyle ister istemez asansör sektöründe pazar daralması meydana gelmiştir.


Dünya pazarını elinde tutan çok uluslu şirketlerin üretim alanlarını daha ucuz işgücüne sahip Asya ülkelerine taşımasıyla birlikte, ulusal şirketlerin rekabet gücünün zayıfladığı görülmektedir. Bu durum hem kullanıcı açısından, hem de ulusal asansör sektörünün gelişimi açısından önemli bir risk olarak değerlendirilmektedir. Ancak yüz yılı aşkın bir tecrübe ve geçmişe sahip çok uluslu şirketlerin varlığına ve ulusal asansör sektörünün çok genç olmasına rağmen, Türkiye’nin konumu gereği elde etmiş olduğu başarının ve iş hacminin aynı oranda gelişmesini kaçınılmaz kılmaktadır. Bu gelişmenin en önemli sebebi olarak asansör aksam üreticilerinin üretimde verimliliği yakalamış olmalarıdır. Bununla beraber yenilikçilik ve Ar-Ge faaliyetleri, sektörün gelecek perspektifinde büyük önem arz etmektedir.
 
Sektörün Dünya Ekonomisi ve AB Ülkelerindeki Durumu
 
Gümrük Birliği ile birlikte Türk ulusal mevzuatının Avrupa Birliği teknik mevzuatına uyumlu hale gelmesi, “Malların Serbest Dolaşım İlkesi” kapsamında sektörün ihracat şansını olumlu yönde arttırmıştır. Bu artış, sadece AB üyesi ülkelerle sınırlı olmayıp, tüm dünyada Türk ürünlerine olan güveni ve dolayısıyla talebi ortaya çıkarmış bulunmaktadır.
AB Komisyonu tarafından kabul edilen ve Mart 2014’te AB resmi gazetesinde yayımlanmış olan 2014/33/EU sayılı asansör direktifi, birebir uyumlaştırılarak Asansör Yönetmeliği (2014/33/AB) olarak mevzuatımıza kazandırılmıştır.
Asansörler ve asansörlere ait asansör güvenlik aksamlarının karşılamaları gereken temel sağlık ve güvenlik gerekleri ile bu ürünlerin piyasaya arz koşulları 29/6/2016 tarihli ve 29757 sayılı Resmî Gazete ’de yayımlanan Asansör Yönetmeliği (2014/33/AB) ile belirlenmiştir.
AB teknik mevzuatının Türk Mevzuatına dâhil edilmesi ve uluslararası standartların “Türk Standardı” olarak kabul edilmesiyle birlikte, EN 81 ailesi içerisinde yer alan uyumlaştırılmış standartlar, Türk Standardı olarak kabul edilmiştir.
AB Standart Hazırlama Komitesince (CEN) kabul edilen ve Türk Standardları Enstitüsü tarafından uyumlaştırılarak yayımlanan TS EN 81-20 ve TS EN 81-50 standartları 01/9/2017 tarihinde uygulamaya girmiştir. Bu tarih itibarıyla TS EN 81-1 +A3 ve TS EN 81-2 +A3 standartları yürürlükten kalkmıştır.
Bu noktada, yönetmelik ve standart ile ilgili geçiş dönemi içerisinde sektörün gerekli hassasiyeti göstererek uyum sağlaması, gerek rekabet gücü gerekse yeni pazarlara erişim için büyük önem arz etmektedir.
2016 yılında, toplamda 301.533 adet asansörün periyodik kontrolü yapılmış olup, 189.539 adet asansöre (%63) kırmızı etiket, 8.813 adet asansöre (%3) sarı etiket, 36.458 adet asansöre (%12) mavi etiket ve 66.723 adet asansöre de (%22) yeşil etiket iliştirilmiştir.
2017 yılında, toplamda 369.073 adet asansörün periyodik kontrolü yapılmış olup, 196.803 adet asansöre (%53) kırmızı etiket, 11.338 adet asansöre (%3) sarı etiket, 77.037 adet asansöre (%21) mavi etiket ve 83.895 adet asansöre de (%23) yeşil etiket iliştirilmiştir.
2018 yılında, toplamda 434.717 adet asansörün periyodik kontrolü yapılmış olup, 223.433 adet asansöre (%51) kırmızı etiket, 21.122 adet asansöre (%5) sarı etiket, 102.405 adet asansöre (%24) mavi etiket ve 87.757 adet asansöre de (%20) yeşil etiket iliştirilmiştir.
YILI KIRMIZI SARI MAVİ YEŞİL TOPLAM
2015 117.993 (%58) 7.856 (%4) 8.289 (%4) 70.043 (%34) 203.231
2016 189.539 (%63) 8.813 (%3) 36.458 (%12) 66.723 (%22) 301.533
2017 196.803 (%53) 11.338 (%3) 77.037 (%21) 83.895 (%23) 369.073
2018 223.433 (%51) 21.122 (%5) 102.405 (%24) 87.757 (%20) 434.717
 
 
Sektörün Türkiye’deki Genel Durumu
 
Günümüzde artan konut ihtiyacı ve buna istinaden yürütülen konut yapımı, asansör imalatını da hızlandırmıştır. Son yıllarda kentsel dönüşüm projelerinin de hayata geçirilmesi ile birlikte, sektörde önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Ülkemizde asansör sektörü; aksam imalatı, asansörün tesis edilmesi (montaj) ile bakım ve onarım olarak üç ana kolda faaliyet göstermektedir. Bununla birlikte AB mevzuatına uyum çerçevesinde ülkemizde başlayan belgelendirme faaliyetleri ve asansörlerin periyodik kontrollerine ilişkin yürütülen tüm faaliyetler, sektörün gelişimine önemli katkılar sağlamaktadır. Bu alanda çalışan yetişmiş kalifiye eleman sayısı her geçen gün artmaktadır. Aksam imalatı, tamamen makine imalatının bir uzmanlık alanı olarak değerlendirilmektedir. Montaj işleri, mühendislik ve müteahhitlik hizmetlerini kapsamakta olup; çesitli fabrikalarda üretilen aksamlar kullanılarak asansörün monte edilmesi sürecinin gerçekleştirilmesidir. Son yıllarda, yurtdışında montaj, paket asansör satışı gibi alanlarda da Türk firmalarının çalışmalarının attığı görülmektedir.
 
Sektörün AR-GE Faaliyeti
 
Türk asansör sektörünün en önemli ve en temel sorunu; sektör Ar-Ge alt yapısının güçlendirilmesine yönelik çalışmaların azlığı veya tamamen yetersizliğidir. Türk asansör sektörünün genel yapısı incelendiğinde, asansör firmalarınca hazır proje uygulamaları ile üretimin içerisinde yer aldığı görülmektedir. Çoğu firmanın kendi proje uygulamalarını üretmesi ve geliştirmesi gerekmektedir. Ancak firmaların araştırma geliştirme faaliyetlerine yönlendirilmesi için finansal desteklerin gerekli olduğu anlaşılmaktadır. Bu sebeple sektörün gerek Bakanlığımız gerekse diğer kurum ve kuruluşların desteklerinden asgari şartlarda faydalanması gerekmektedir.
 
Sektörün Dış Ticareti
 
Avrupa Birliği Müktesebatına bire bir uyumla birlikte asansör sektörü için Avrupa’da önemli bir pazar alanı oluşmuş ve son yıllarda bu alanda dış ticaret hacmi yükselişine devam etmiştir. Asansör sektöründe dış ticaret konusunda en güçlü ve dış ticaret fazlası veren alan yıllardır asansöre ait aksam ve parça üretimidir. Bu alan asansör ithalat ve ihracatını dengeleme noktasında ciddi bir pozisyona sahip olup 2017 yılı dış ticaret rakamları bu durumu desteklemektedir. Bu alanda verilmiş olan 8 milyon $’lık dış ticaret fazlalığı bu durumun en önemli göstergesi olarak kabul edilebilir.