Türkiye’nin milli geliri içinde yaklaşık yüzde 8, istihdamında ise yüzde 7’lik paya sahip olan inşaat sektörü, Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörleri arasında yer almaktadır. İstihdam ve büyümeye öncelik veren ekonomik yapı içerisinde sektörün önemi her zamankinden belirgin hale gelmiştir.
Yarattığı katma değer ve istihdam olanaklarıyla ülke ekonomileri için çoğu zaman bir kaldıraç görevini üstlenen İnşaat Sektörü ayrı bir öneme sahiptir. Büyük ölçüde ulusal sermayeye dayanan inşaat sektörü birçok meslek dalını kapsaması nedeniyle istihdam kapasitesi çok yüksektir. Ulusal ve uluslararası alanda yüksek deneyime sahip olan sektör 200’den fazla alt sektörle girdi – çıktı ilişkisinde olması nedeniyle lokomotif sektör olarak adlandırılmaktadır. Sektör, konut inşaatı ile birlikte kara yolu, demir yolu, havaalanı, liman, elektrik santralleri, baraj, sulama tesisleri, köprü, sanayi ve ticari yapı inşaatlarının tümünü kapsamaktadır. Bir ülkenin gelişiminin ana eksenini kaçınılmaz olarak “inşaat” oluşturmaktadır. Barajlar, enerji üretim tesisleri, yollar, havaalanları, kentsel mekânlar, fabrikalar, hastaneler ve diğer tüm yaşamsal mekânlar ile o mekânları yaşanılır kılabilecek tüm altyapının ilk adımı “inşaat” la atılmaktadır.
Sektörün maliyetlerini oluşturan değişkenler; arsa veya arazi, işgücü, yapı malzemeleri iken sektöre talebi belirleyen faktörler ise nüfus artışı, göç ve kentleşme, gelir düzeyi, yenileme ve sektöre olan arz olarak tanımlanmıştır. İnşaat sektöründe arzı belirleyen faktörler ise; konut talebinde gelişmeler, finansman, yapı malzemesi, yapı teknolojisi, arsa, yerleşim alanları ve alt yapı, girişimcilik ve örgütlenme şeklidir.
KÜRESEL İNŞAAT SEKTÖRÜ DEĞERLENDİRMESİ
Küresel ekonomik krizden en çok etkilenen sektörlerin başında yer alan inşaat sektöründe büyüme, geçtiğimiz yıllara oranla yeniden artış gösterecektir. Uluslararası raporlara göre inşaat sektörü önümüzdeki dönemlerde küresel gayri safi hasıladan daha hızlı büyüme göstereceği tahmin edilmektedir. ENR’a göre dünya genelindeki en büyük 250 müteahhitlik firmasının toplam uluslararası müteahhitlik gelirleri 2002 yılında 116,5 milyar dolar seviyesinde iken; 2016 yılı gelirleri 468,1 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. Yurt dışı müteahhitlik hizmetleri sektörü, 1972’den 2018 Ocak ayı sonuna kadar 119 ülkede 355,7 milyar dolar değerinde 9.272 proje üstlenmiştir.
2017 yılına baktığımızda inşaat sektörünün küresel ekonomideki payı yüzde 15 olurken, Türkiye’de bu oran yüzde 9 düzeyinde görülmektedir. İnşaat sektörü, ülke ekonomisinin büyüme ivmesi, hükümet politikalarının ve yatırım potansiyellerinin etkisi ile yoğunluklu olarak gelişmekte olan ülkelerde canlılık göstermektedir. 2025 yılına gelindiğinde inşaat sektörünün toplam ekonomideki payının gelişmiş ülkelerde yüzde 10, gelişmekte olan ülkelerde ise yüzde 17 seviyesine erişeceği tahmin edilmektedir.
Dünya geneline bakıldığında, ABD ve Kanada için büyüme ve istikrar öngörülmektedir. Çin’in büyüme oranlarıyla ivmesini aynı şekilde devam ettirerek inşaat alanındaki hareketliliği koruyacağı düşünülmektedir. Avrupa’nın genelinde ise inşaat sektöründe genel bir durgunluk mevcuttur. Brexit meselesi, İngiltere’de olduğu gibi Avrupa’nın genelinde de inşaat sektöründe belirsizliklere yol açmaktadır. Rusya inşaat sektöründe ise 2020 yılına kadar yıllık yüzde 1,76 büyüme hızı beklenmektedir. Araştırmalar 2020 yılında dünyanın en büyük inşaat pazarının Çin olacağını, Çin’i ABD, Hindistan, Japonya ve Kanada’nın izleyeceğini göstermektedir. Tüm bunlarla birlikte Afrika pazarında da bir hareketlenme gözlenmektedir.
TÜRKİYE İNŞAAT SEKTÖRÜ
Diğer pek çok ekonomide olduğu gibi, Türkiye’de de inşaat sektörü, genel ekonomi açısından bir öncü gösterge olmanın yanında büyümenin itici gücünü oluşturma özelliğini de taşıyor. İnşaat sektöründeki ivmelenme ve yavaşlama genel ekonomiye göre daha önce gerçekleşiyor. Bununla birlikte, son dönemlerdeki yavaşlama haricinde sektörün yüksek büyüme temposuyla genel ekonomik büyümeye hem doğrudan hem de dolaylı olarak en önemli katkı yapan sektörlerden biri olduğu görülüyor.
Büyüme
İnşaat sektörü 2018 yılında bir önceki yıla göre 1,9 daraldı. Türk inşaat sektörü genel ekonomideki dalgalanmalara en duyarlı sektörlerden biri konumunda. 2003-2007 döneminde Türkiye yüzde 7’nin üzerinde bir büyüme temposu yakalarken, inşaat sektöründe büyüme çok daha hızlı gerçekleşmişti. Buna karşın küresel krizin etkisiyle Türkiye ekonomisinin de daraldığı 2008-2009 döneminde ise sektör sert bir şekilde küçülmüştü. Sektör 2010-2014 döneminde de genel ekonomik büyümenin oldukça üzerinde bir performans sergiledikten sonra, 2015 ile birlikte genel ekonomik performansa daha yakınsadı. Hatta 2017 son çeyrekle birlikte genel ekonomik büyümeden daha yavaş büyümeye başladı.
Öte yandan yakın dönemdeki zayıflayan performans nedeniyle sektörün GSYH içindeki payının da olumsuz bir seyir izlediği görülüyor. 2008-2009 dönemindeki sert daralmaya rağmen sektörün GSYH içindeki payı 2013- 2014 döneminde hızlı bir şekilde artmıştı. Ancak son dört yılda sektörün büyüme ivmesinin yavaşlamasına paralel olarak GSYH’dan aldığı pay da azalmaya başladı.
İstihdam
Mevsimsellikten arındırılmış verilere göre, sektör 2018 Ocak itibarıyla 2 milyon 196 bin kişiyi istihdam ediyordu. Sonrasında sektörde büyüme yavaşlarken, istihdam kayıpları da yaşandı. Ağustos döneminde ise mevsimsellikten arındırılmış verilere göre bir önceki döneme kıyasla 4 bin kişilik sınırlı bir istihdam artışı sağlandı.
Yüksek büyüme dönemlerinde istihdamını hızlı bir şekilde artıran inşaat sektörünün son dönemdeki yavaşlama ile birlikte toplam istihdam içindeki payı ise azalıyor. 12 aylık ortalama rakamlara göre sene başında toplam istihdamın yüzde 7,5’i inşaat sektöründe idi. Bu rakam Ağustos dönemi itibarıyla yüzde 7,3’e geriledi.
Son yıllarda döviz kurlarındaki artışlar ve küresel demir-çelik fiyatlarının dalgalı seyri nedeniyle inşaat sektöründe maliyetler devamlı yükselirken, satış fiyatlarındaki artışlar sayesinde yüksek ciro artışları yaşanması maliyetlerdeki artışları dengeliyordu. Ancak 2018 ortalarına gelindiğinde satış fiyatlarındaki artış yavaşladı. Talebin düşmesiyle ciro artışları maliyet artışlarının altında kaldı ve sektörün finansal performansını olumsuz etkilemeye başladı.
Konut Sektörü
İnşaat sektörü denildiğinde ilk akla gelen alt sektör tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de konut sektörüdür. Konut sektörü bir ekonomideki aktörler için tasarruf ve servet biriktirme aracı olmasının yanı sıra, diğer sektörlerle olan etkileşimi nedeniyle kalkınmada önemli bir maniveladır. Bu nedenle ülke vatandaşlarının güvenli bir şekilde barınma ihtiyacının giderilmesinin yanında ekonomik açıdan da kritik bir öneme sahiptir.
Türkiye’de konut satışları 2018 yılında bir önceki yıla göre yüzde 2.4 azaldı. TÜİK verilerine göre Türkiye genelinde 2018 yılında 1 milyon 375 bin 398 konut satış sonucu el değiştirdi. Konut satışlarında 2018 yılında, İstanbul 234 055 konut satışı ve %17 pay ile ilk sırayı aldı. Satış sayılarına göre İstanbul'u, 131 161 konut satışı ve %9,5 pay ile Ankara, 75 672 konut satışı ve %5,5 pay ile İzmir izledi.
Yabancılara Konut Satışları
Yabancılara yapılan konut satışları 2018 yılında bir önceki yıla göre %78,4 oranında arttı. Yabancılara yapılan konut satışlarında 2018 yılında ilk sırayı 14.270 konut ile İstanbul, ikinci sırayı 7.938 konut ile Antalya aldı. Antalya'yı 2.720 konut satışı ile Bursa ve 2.133 konut satışı ile Ankara izledi.