Çin’de başlayan ve kısa sürede tüm dünyaya yayılan korona virüs (Covid-19) salgını ülkemizi de yoğun bir şekilde etkisi altına aldı. Her ülkede olduğu gibi Türkiye’de de gerekli önlemler alındı ve salgınla güçlü bir mücadele başlatıldı. Bu mücadele hem sağlık hem ekonomi alanında oldu. Bu süreçte gıda, sağlık ve lojistik dışında neredeyse tüm sektörlerin durma noktasına gelmesine bağlı olarak hükümet kanadından önemli destek paketleri açıklandı. Bu desteklerin firmaların işçi çıkarmamaları şartı ile belli başlı bazı yüklerinin hafifletilmesine yönelik olduğunu gördük. Sıkı tedbirlerin uygulanmaya devam edilmesi ile toparlanma sürecine girileceğinin sinyalleri de gelmeye başladı diyebiliriz. Bu süreçte üretimin durmaması ve çarkların yeniden hız kazanması son derece önemli. Çünkü Türkiye, üretim ve ihracata dayalı büyüme modeli ile yol alan bir ülke konumunda. Türkiye gibi ülkelerde ekonominin hızla ayağa kalkması için üretim ve istihdam dengesinin zarar görmemesi son derece önemli. Bu süreçte hepimize büyük sorumluluklar düşüyor çünkü bu kriz sonrası dünya eskisi gibi olmayacak. Bu salgın bize doğa ile uyumlu yaşamayı ve sadece dünya için iyi olan sürdürülebilir üretim ve yaşam modeliyle yol almamız gerektiğini acı bir yolla hatırlattı.
 
Sektörümüz salgınla mücadelede üzerine düşen görevi layıkıyla yerine getiriyor. Bugünlerde hayata geçirilmiş olan koruyucu tedbirleri kriz sonrasında da sürdürebilirsek, söz konusu bu potansiyelimizi daha iyi değerlendirme şansı bulabiliriz. Söz konusu salgın, birçok alanda olduğu gibi bizim alanımızda da önemli ve köklü sayılabilecek değişikliklere yol açma potansiyeline sahip. Tekstil ve hazır giyim sektörü adına büyük bir pazar konumunda olan Çin, bu süreçte önemli bir kan kaybı yaşıyor. Türkiye ise bu süreçte en önemli seçenek olarak öne çıkmış durumda. Toparlanma süreci sonrasında Türkiye için yeni fırsatlar gündeme gelebilir ve ülke ihracatı önemli oranda artabilir diyebiliriz ancak bunun için küresel alım heyetlerinin yönünü ülkemize çevirmesi gerekli. Sektörümüz bu anlamda hız kesmeden yoluna devam etmeli.
 
“Salgının ekonomik etkileri devam edecektir”
 
Sektörün en büyük pazarı konumunda olan Avrupa başta olmak üzere küresel ölçekte bir kriz söz konusu. Ulusal ve küresel ölçekteki zincir mağazalarının kapanması nedeniyle önce yüzde 50’lik üretim kapasitelerine düşen tekstil ve hazır giyim sektörü firmalarının büyük çoğunluğu üretimini durdurdu. Salgın sonrası ekonominin hızla toparlanması adına tekstil ve hazır giyim sektörüne büyük rol düşüyor. Çünkü tekstil ve hazır giyim Türkiye’de üretim, istihdam ve ihracatta öncü ve dış ticaret fazlasıyla da ülke ekonomisine en fazla katkı sağlayan sektörlerin başında geliyor. Virüsün salgın boyutu önümüzdeki dönemde azalsa bile ekonomik etkileri devam edecektir. O nedenler olası her türlü duruma karşı hazırlıklı olmamız şart.
 
Yılın son çeyreğinde dış talebe bağlı olarak önemli bir sıçrama da gündeme gelebilir ancak bunu zaman gösterecek. Ulusal ve küresel ölçekteki zincir mağazaları normal hayata dönmediği sürece tam kapasiteye çıkmamız biraz zor görünüyor. Yaz ortasına kadar kapasitemiz düşük seyretmeye devam edecektir. Oysa 2020’ye çok iyi başlamıştık ve sene sonuna önemli büyüme hedefleri koymuştuk. Yılın ilk yarısının ortalama yüzde 40-50’lik ihracat düşüşü ile geçeceğini öngörüyoruz. Yılın geri kalan bölümünde yaşanabilecek görece hareketlenmeyle birlikte 2020’yi bir önceki yıla göre yüzde 25 - 30 bandında bir ihracat kaybı ile tamamlayacağımızı öngörüyorum.
 
 
 
Sektör temsilcileri olarak bizler bu süreçte olaylara daha üstten bakma ve geleceğe dönük tespitlerde bulunma fırsatı bulduk. Her firma, güçlü ve zayıf yönlerini iyi analiz ederek, kriz sonrası kendi yol haritasını çıkarmalı. Hiçbir kriz ya da salgın sonsuza dek sürmez. Her şeyi geride bıraktığımızda hayatta kalabilmek ve bu süreci en az hasarla atlatabilmek adına yapılması gerekenleri gözden geçirmeliyiz. Ülke olarak önemli avantajlarımız olduğu ortada ancak bu olumlu yönlerimizi daha sürdürülebilir kılacak şekilde yarına hazırlık yapmamız gerektiğini daha iyi anladık. Hijyen kavramı bu süreçte daha bir üst frekanstan önem arz eder oldu. Bundan sonraki süreçte olası bu tür salgınlara karşı daha hazırlıklı olacağımız bir döneme giriyoruz. Ayrıca bu dönemde çalışma koşullarımızı daha esnek hale getirmemiz gerekti. Özellikle beyaz yaka çalışanlarımız için uzaktan çalışma konusunda deneyim kazandık. Tekstil ve hazır giyim sektörünün dijital dünya içinde teknolojiyi daha fazla kullanması gerektiğini net olarak gördük. Öte yandan döngüsel ekonomi ve inovasyon kavramlarının daha da önem kazandığı yeni bir dönem bize göz kırpıyor, buna hazırlıklı olmamız gerek. Bilinçlendiğimiz bir diğer önemli konu da fiziksel olarak belli mesafe kurallarına uymak durumunda olsak da birlik ve beraberliğimizi her zamankinden daha fazla arttırmamız gerektiği oldu.  
 
Dünya tekstil sektöründe dikkat çeken bir diğer gelişme de medikal tekstil üretiminin geldiği nokta. Özellikle nonwoven kumaşlar salgınla birlikte önemini perçinlemiş oldu. Yani teknik tekstiller önümüzdeki süreçte önemini daha da arttıracak diyebiliriz. Dijital dönüşüm kavramı da bu süreçte daha fazla hız kazanacaktır. Salgın döneminde e-ticaret ve özellikle de e-ihracatın yeni bir boyut kazandığını düşünürsek, bu alanlar yeni fırsat kapıları sağlayabilir. Ayrıca sürdürülebilirliğin ve sosyal uygunluğun önemi bu salgınla daha da öne çıktı. Bir de dünyanın içinde bulunduğu şartlarda daha az tüketmeye doğru bir dönüşüm olacağını düşünüyorum. Bu da özellikle tasarımlara yansıyacaktır. Aynı giysi ile tüketicilerin birden fazla beklentisinin karşılanması söz konusu olacaktır. Örneğin dizayn edilen bir üst giyimin belki bir parçası da maske olarak kullanabilecek. 
 
“Korona virüsü (Covid-19) yüzde 99,94 oranında önleyen maske ürettik”
 
Yeşim Tekstil olarak korona virüs salgını ekseninde yaşanan hassasiyetin farkındayız ve oluşturduğumuz kriz ekibi ile hükümet kanadından gelen her türlü açıklamaya uygun adımları atıyor ve gerekli önlemleri alıyoruz. 30 Mart - 20 Nisan tarihleri arasında da üretimimize ve tüm faaliyetlerimize ara vermiştik. 20 Nisan itibariyle çalışmalarımıza yeniden başladık. Üretime ara vermeden önce birçok alanda önleyici tedbiri devreye aldık ve bu süreçte devletimizin yayınladığı genelgeler doğrultusunda bu tedbirleri güncellemeye devam ediyoruz. Şu aşamada firma genelindeki sağlık önlemlerini en üst seviyeye çıkarmış durumdayız. Virüs salgını ülkemizde daha tespit edilmeden firmamızda temizlik ve hijyen tedbirlerini hızlıca artırıp bugünler için gerekli hazırlıkları yapmıştık. Salgın gündeme geldiğinde de tüm ekiplerimizle önleyici tedbirler adına hızla aksiyon aldık ve mümkün olduğunca süreci yönetmeye çalıştık. Çalışanlarımızın ve müşterilerimizin sağlığını her zaman olduğu gibi bu dönemde de ‘Önce İnsan’ felsefesiyle ön planda tutarak bu çalışmalar için gerekli bütçe ve ciddi bir kaynak ayırmış bulunmaktayız. İş sağlığı ve güvenliği bütçesinde ciddi revizyonlar yaparak bütçemizi yüzde 51 artırdık. Ayrıca sağlık ve personel müdürlüğümüze ayrılan yıllık bütçeyi de güncelledik.
 
Bu dönemin öne çıkardığı şartlara bağlı olarak üretim gamımızda da yenilikler yaparak maske üretimine başlıyoruz. Sağlık Bakanlığının önerisi doğrultusunda, özel yapıya sahip kumaşlardan çok kullanımlı özelliğe sahip maske üretimi için harekete geçtik. Organik pamuk kullanılarak örme kumaştan antiviral ve antibakteriyel özellikte (virüs önleyici ve bakteri barındırmayan yapıda) geliştirdiğimiz ürünler, yüz formuna uyum gösteren yüksek örtücülükte, hafif, nefes alabilir ve 50 yıkamaya kadar kullanılabilir özelliğe sahip. Uluslararası sertifikalara ve Avrupa Uygunluk belgesine sahip olan maskelerimiz Korona virüsü (Covid-19) yüzde 99,94 oranında önlemekte ve temas ettiği anda virüsü durdurmakta.
 
Biyoteknoloji ve ilgili ürünlerde 25 yıllık deneyimi olan Health Guard firması ile iş birliğine giderek geliştirdiğimiz maskelerimizin kişiye özel geliştirilebilir baskı opsiyonları da mevcut. Likralı esnek yapıdaki kumaştan üretilen ilk ürün, sıkı yapısı sayesinde yüksek örtücülük ve ince tasarımı sayesinde de hafif ve nefes alabilir özellikte. Diğer ürün de polyesterden üretilmiş çift katmanlı koruyucu bir kumaştan üretilecek. Emici ve yumuşak olan ürünün çift katmanlı yapısının arasında bulunan yüksek flaman sayesinde de katmanlar arasında nem transferi sağlanıyor. Ürünün en belirgin özelliği, çift yüzlü yapısı sayesinde partikül kapatıcılığının oldukça yüksek olması ve bununla birlikte hava boşlukları sayesinde de nefes alabilir özellik göstermesi.
 
Ürünlerimiz medikal ya da tıbbı maske olarak tabir edilen ürünlerden değil, koruyucu özelliği olan maskeler. Bu maskelerin fabrikalarda, işletmelerde ya da gündelik hayatta dışarıda bulunduğumuz anlarda kullanılması söz konusu olacak. Maskeler hem kullananı hem de karşısındakini koruyan ve daha konforlu özellikte olacak. Maskelerin nihai test süreçleri tamamlandı ve gerekli onay bilgisi de elimize ulaştı. Haziran ayında 5 milyona yakın maske sayısına ulaşmayı hedefliyoruz.