Ekonomi alanına katkıları 2008 yılında Nobel ödülüyle taçlandırılan Krugman Hoca, “Verimlilik, her şey demek değildir ancak uzun vadede neredeyse her şeydir” sözüyle verimlilik kavramının ne denli mühim olduğunun altını kuvvetlice çizmiş. Verimlilik sahiden de ülke ekonomileri ve firmalar için hava gibi, su gibi elzem bir ihtiyaç. Nitekim OECD tarafından yürütülen çalışmalar, verimlilik artışının ilgili ülkenin ekonomik büyümesini müspet yönde etkileyebileceğine işaret ediyor. Verimlilik, bir yandan da, sanki ülkemiz açısından geliştirilmeye muhtaç bir saha gibi. Nitekim World Population Review’in paylaştığı ‘En Verimli Ülkeler 2021’ çalışması, Türkiye’yi 62 ülke arasında 40. sırada gösteriyor.
Bu yazımızın odağını oluşturan ‘Enerji Verimliliği (EV)’nin ise, yıllarca sanki biraz emek verimliliğinin arkasında bir figüran gibi kaldığı, ancak son yıllarda atılım yaparak ülkeler ve firmalar düzeyinde mühim bir ilgiye mazhar olduğu aşikâr. Örneğin, ABD geçmişte kendisine mevcut EV’sini 2030’da ikiye katlamış olmak gibi bir vizyon koymuştu. Öte yandan, tıpkı toplam faktör verimliliğinde olduğu gibi, EV’de de ülke düzeyinde bazı sıkıntılarımız var gibi görünüyor. Nitekim 39 ülkeyi kapsayan ve bu ülkeleri üç küme altında toplayan bir araştırma, Türkiye’yi mevcut EV’si ve EV’sinin gelişme hızı düşük ülkeler kümesine yerleştiriyor.
EV, elbette firmalar özelinde de hayati önem arz eden bir husus. Öncelikle enerji, firmaların toplam maliyetleri içerisinde mühim kalemlerden bir tanesini temsil ediyor. Nitekim bir çalışma, enerji maliyetlerinin araştırmaya katılan firmaların toplam maliyetlerinin en az % 15’ine tekabül ettiğini gösteriyor. Benzer biçimde; Avustralya’da Climate Works tarafından yürütülen bir araştırma, EV açısından en türdeş sektörlerde dahi, EV liderlerinin bu hususta zayıf performans sergileyen firmalara kıyasla, 2-5 kat arasında daha yüksek EV elde ettiklerini ortaya koyuyor. Bu manada EV, firmalara rakiplerine karşı rekabet avantajı sağlama hususunda da yardımcı olabilecek, kıymetli bir enstrüman gibi görünüyor. Ayrıca EV’yi insanlığa karşı bir yükümlülük gibi düşünen paydaş grupların nezdinde kuvvetli bir EV performansı, hiç şüphesiz kurumların imaj ve itibarını müspet yönde etkileyebilecek bir araç. Özetle; EV firmalara mühim açılımlar sağlayabilecek, uğraşmaya değer bir efor sahası.
Peki, bu denli mühim EV’yi geliştirmek için firmalar neler yapabilirler? Belki de firmada yapılması gereken ilk iş, EV’nin firmalar, ülkeler ve insanlık açısından mühim, üzerinde çalışılması gereken bir saha olduğunun ön kabulüne yönelik bir paradigmatik dönüşümü sağlamak. Bu zihinsel ön hazırlığı takiben, yapılacak bir diğer iş de, firma içerisinde EV’ye en vurucu katkıyı yapacak noktaların tespit edilip, bunların projelendirilmesi. İlaveten, firmalar; daha etkili enerji kullanımına imkân veren teknoloji ve süreçlerin tercih edilmesi, firma seviyesinde enerji kullanım optimizasyonlarının yapılması, faaliyetlerin enerjiye daha az duyarlı alanlara kaydırılması, enerji oburu haline gelmiş kimi ikincil faaliyetlerin dış kaynaklanması vb. muhtelif teknik çözümler de üretebilirler. Öte yandan bu çözümlerin sektör ve hatta firma özelinde tasarlanması gerektiği de es geçilmemesi gereken bir diğer hassas nokta. Örneğin Güney Kore’de yürütülen bir araştırma, yenilik temelli EV çözümlerinin süreç endüstrilerinden ziyade, ileri teknoloji endüstrilerinde daha iyi randıman verdiğini ortaya koyuyor. Son olarak, EV projelerinin gerekli şartları sağladığı takdirde T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından desteklenebildiği de unutulmamalı. Verimlilik üzerine bir sözle başladığımız yazımızı yine verimlilik üzerine bir söz ile noktalayalım: “Verimlilik, asla bir tesadüfün eseri değil; her daim mükemmelliğe, ustaca hazırlanmış bir plana ve odaklı çabalara adanmışlığın bir neticesidir.”
Prof. Dr. Mehmet Eryılmaz
BUÜ İİBF İşletme Bölümü Öğretim Üyesi