Cüneyt BAŞARAN


Sanırım  ekonomi ile ilgili ya da ilgisiz büyük bir çoğunluk  için artık  ülkemizin öncelikli sorunları arasında  yüzde 25’e yükselen enflasyon geliyordur.

Bu tabii ki kutlanacak bir gelişme değil. Ancak  uzun süredir  siyasilerin gündemine girmekte zorlanan,  kimsenin sorumluluğu almak istemediği bir konu olan “enflasyon problemimizin”  öncelikli sorun ilan edilmiş olması en azından çözüm konusunda beni  umutlandırıyor.

Bu sebeple de dün yapılan “Enflasyon ille Topyekün Mücadale” kampanyasını   bazı rezervlerimi koymak şartıyla önemsiyorum.
Önce kampanyanın artılarından bahsedeyim..

Tarım ve Orman, Sanayi ve Teknoloji, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlarının da sırasıyla sahneye çıkıp bu kampanyaya dahil olduklarını ifade etmeleri, “Topyekün Mücadele”  iddiasını kuvvetlendiriyor
Reel sektör temsilcilerinin perakendeden,  hazır giyime, bankacılık sektöründen imalat sanayine kadar geniş bir yelpazede TÜSİAD, MÜSİAD, TOBB  gibi ülkenin önde gelen STK’larının çatısı altında kampanyaya destek vermesi etkisinin yüksek olacağı izlenimini veriyor.

Kampanyaya katılan şirketlerin,  ürünlerine minimum yüzde 10 indirim yaparak raflara enflasyonla topyekün mücadele logosu ile çıkacak olması, kamuoyunda son zamanda oluşan ‘haklı haksız herkes zam yapıyor’, ‘fyatlar fahiş artıyor’ algısının zayıflamasına yol açacaktır.

Kamu fiyatını kendisinin belirlediği; elektrik, doğal gaz gibi ürünlerde küresel piyasalarda olağan dışı fiyat hareketleri olmazsa zam yapılmayacağının açıklanması en azından önümüzdeki 3 ay için bir öngörülebilirlik veriyor.
Şimdi gelelim çekincelerime…

Tahmin ediyorum ki bu kampanya  eğer bir hamle yapılmazsa yıl sonunda yüzde 30’lara çıkması muhtemel Tüketici Fiyatları enflasyonu en azından kısa süreli bir şok hamle ile dizginleme amacını barındırıyor. Yani amaç bugünü kurtarmak!

Bu sebeple de işin “Enflasyonun maliyet unsuru yaratan sebepleri yerine, fiyatlar üzerinden indirim” kısmına yüklenilmiş.
Bu hamleyi  “hasarın çerçevesini” sabitleyebilmek ve kamudaki enflasyonla mücadelede kararlılığı gösterebilmek adına makul görüyorum.
Ancak hepimiz biliyoruz ki enflasyonun bu noktaya gelmesinin sebepleri döviz kuruna bağlı üretim maliyetleri, büyük kısmı ithal olan yoğun enerji kullanımlı üretim hattımız, tarım ve gıda ürünlerindeki  verimsiz üretim ve aracıların fiyat belirlediği mekanizmalar geliyor.

Enflasyonla Topyekün Mücadele başlıklı yapılacak ikinci büyük zirvede bu sorunlara direkt dokunan projeler görmeyi umuyorum.