Şehir planlama ve sanayi devrimi sonrasında özellikle Batı Avrupa’da sağlıklı bir kentsel dönüşüm
yaşandı ve marka kentler ortaya çıktı. Kentler bu planlar sayesinde sanayi, turizm, tarım gibi güçlü
yanlarına göre yıllar içinde büyüdüler ve geliştiler.
Türkiye’de de şehir planlama 1960’lardan sonra hayatımıza dahil oluyor. Öncelikli olarak kentin
mimari yapısı ile özdeşleşen “şehir planlaması” daha sonra gelişen ihtiyaçlar dahilinde “Mekansal
Planlamaya” kaymıştır.
Mekansal Planlama Nedir?
Küreselleşmenin artması sonucu ülkelerin hatta şehirlerin birbirleriyle rekabet eder hale gelmesi
bölgesel ve yerel bazlı planlamaların yapılmasını zaruri hale getirdi. Ülke kalkınması için alınan
kararların bölgeler ve şehirleri düzeyinde de uyumlu olması gerekiyor. Kentsel ve kırsal yerleşim
yerlerinin belirlenmesi, sektörel mekanların ayrılması ve bu arada tarihi, turistik ve kültürel dokunun
korunması “Mekansal Planlamayı” gerekli kılıyor.
Marka Şehirler ve Mekansal Planlama
Şehirlerin ya da bölgelerin coğrafi konumu ve tanımı, ekonomik ilişkileri, küresel ve bölgesel
gelişmeler ya da ülkenin dahil olduğu uluslararası ve ikili antlaşmalar günümüzde o şehrin, bölgenin
gelişiminde her şeydan daha önemli bir yer tutabiliyor.
Günümüz küresel ekonomisinde, yukarıda saydığımız unsurlardaki trend değişiklikleri şehirlerin
sektörel mekan planlamasını, altyapı yatırımlarını bu gelişmelerin göz ardı edilmeden yapılamayacağı
ortaya koyuyor.
Türkiye örneğinden gitmek gerekirse, mekan planlamasında başarılı olduğumuz söylememiz mümkün
değil. Sanayinin belli bir coğrafyada toplandığını buna karşılık bu şehirlerin altyapılarının buna uygun
gelişmediğini görüyoruz. Tarım alanlarının sanayi yatırımlarına açıldığı kaderleri değiştirilmiş şehirleri
de görüyoruz, sanayileşmiş bir çok şehirde tarım alanı olarak ayrılan yerlerin aslında fabrikaların
arasında kalmış, atıl kaynaklar olarak tutulduğu bölgeleri de biliyoruz.
Sanayi mi tarım mı? Bursa için zor seçim…
Bundan 30 yıl önce Türkiye’de nüfus 56 milyon ve bu nüfusun yüzde 59’u (33 milyon) şehirlerde,
yüzde 41’i köylerde yaşıyor. Bugün ise toplam nüfusumuz 82 milyon ve yüzde 92’si il ve ilçelerde
yaşıyor.
Bursa’nın 1990’lardaki nüfusu ise 1.5 milyon. Bugünkü nüfusu ise 3 milyon. Türkiye’nin 2 büyük
ihracatçı şehri Bursa. Toplam ihracatımızın yüzde 10’u Bursa’dan yapılıyor. Otomotiv sanayinde ve
tekstil , hazır giyim sektörlerinde Türkiye’de kafaya oynayan şehirlerden biri. Şehrin 50 milyar dolar
olarak hesap edilen ekonomik hacmi var. Bu hacmin yüzde 46’sı sanayiden geliyor.
Bir zamanların “Yeşil Bursası” olarak hafızalarımıza yayılmış kentten bahsediyoruz. 11 bin km2’lik
toplam yüzölçümü üzerinde sadece yüzde 1’lik bir alanı sanayiye ayırmış Bursa şehri, bugün ne artan
sanayisinin isteklerine cevap verebiliyor, ne bölgesel bir üretim üssü olmak için yeterli mekanlar
yaratabiliyor ne de eldeki tarım arazisisi diye sınıflandırılmış arazilerini verimli kullanabiliyor.
Otomotiv sanayiinde üretim üssü olan Bursa, elektrikli araba üretimi için planlama yapmak zorunda.
Havacılık ve savunma sanayi için mevcut Ar-Ge ve üretim bandını kullanarak yeni bir hamle yapmak
isteyen Bursa, bunu “ Bursa Ovasında” yer kalmadığı için yatırımı nereye yapacağını bilmek zorunda.
Türkiye’nin en yüksek teknolojili, cari fazla veren üretimini yapan şehirlerden olan Bursa’ya acil “
Mekansal Planlamanın” dokunması gerekiyor.