Türkiye ekonomisi, 2020’de yüzde 1,8’lik büyüme performansı gösterdi. 2020’nin pandemi yılı olduğu ve birçok ülkenin 2020’de daraldığını göz önüne alacak olursak bu büyüme performansının iyi olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Pandemide Türkiye ekonomisinin her şeye rağmen üretimini devam ettirme çabasının yanı sıra şirketlerin esnek üretim yapısı sayesinde bir nevi kriz, avantaja çevrildi diyebiliriz. Bu noktada pandemide özellikle tedarik zincirlerindeki olumsuzlar nedeniyle çoğu ülke, ihtiyaçlarını en yakınındaki ülkelerden karşılama yoluna gitti. Bu süreçte Türkiye, kısa tedarik zinciri açısından avantaj yakalamış gibi görünüyor. Eğer doğru politikalar uygulanabilirse bu avantajımız daha da artar. Bu avantajlarla 2021 son çeyrek büyüme rakamının da açıklanması ile Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 10,3 büyüyeceği düşünülmektedir. Tabii bu büyümede yukarıda saydığım avantajların yansıra baz etkisi nedeniyle de ekonomik büyüme güçlü görünüyor. Aşağıdaki grafikte ise Türkiye ekonomisinin 2021 çeyreklik büyüme rakamları görülebilmektedir. TÜİK’in grafiğine göre Türkiye ekonomisi, 1. çeyrekte yıllık yüzde 7, 2. çeyrekte yüzde 22 ve 3. çeyrekte ise yıllık yüzde 7,4 oranında büyürken; çeyreklik bazda ise 2021’in 1. çeyreğinde yüzde 1,7, 2. çeyreğinde yüzde 1,5 ve 3. çeyreğinde de yüzde 2,7’lik büyüme kaydetmiştir. 4. çeyrek rakamları ile birlikte ekonominin 2021 sonunda yüzde 10,3’lik büyüme oranı yakalayacağı düşünülmektedir.

 

2021’de büyümenin ana motorunun net ihracat, bir diğer deyişle dış talep olduğu anlaşılmaktadır. Bu noktada 2021 3. çeyrek büyüme rakamının alt kalemleri incelendiğinde yüzde 7,4’lük büyümenin yüzde 6,8’i net ihracattan kaynaklanmaktadır. Bu noktada net ihracata, tarihi rekorlar seviyesini gören ihracat artışları ile altın ve otomobil ithalatındaki azalma nedeniyle düşüşe geçen ithalat katkı sunmaktadır. Özellikle Fitch ve Moody’s gibi yabancı kuruluşların yayınladıkları ekonomik büyüme ile ilgili raporlarda Türkiye’de dış talepteki bu güçlü duruşun altı çizilmektedir. Bu noktada yine turizm gelirlerinin de büyümeye katkısı önemli olmaktadır. Haliyle hem güçlü dış talep, hem de daha da hızlanacak iç talep ile birlikte OECD Kasım Ara Dönem Ekonomik Görünüm Raporu’nda Türkiye ekonomisinin 2022’de yüzde 3,3 büyüyeceği tahmininde bulundu. Bu noktada gelecek yıl için genel beklenti, ekonominin yüzde 3-3,5 oranında bir büyüme yakalayacağı yönünde. Önümüzdeki yıl ekonomik büyüme rakamının 2021’e göre daha düşük olmasının en temel nedeni, ülkelerin pandemiden çıkarken özellikle de para politikalarında normalleşme adımları ile sıkı para politikası uygulamalarına geçiyor olmalarıdır. Tabii bu noktada yeni varyant Omicron’un dünya ekonomilerini nasıl etkileyeceği de tam bir muamma. Eğer olur da Omicron ile ilgili en kötü senaryo gerçekleşir ve ülkeler yeniden kapanma sürecine girerse bu, tüm dünyaya olduğu gibi bizde de gelecek yıl ekonomik büyümeye büyük darbe vuracaktır.

 

Doç. Dr. Filiz Eryılmaz-BUÜ İİBF İktisat Bölümü Öğr. Üyesi