BTSO Turizm Konseyi Başkanı Sibel Cura Ölçüoğlu:
"Bursa Doğa Turizmi ile Ön Plana Çıkabilir"
Dünyanın en önemli sektörlerinden arasında yer alan ve sosyalleşmeye dayalı turizm sektörü, karantina ve seyahat sınırlamaları dolayısıyla Covid-19 sürecinden en ciddi şekilde etkilenen sektörlerden biri durumunda. Ancak uçuşların başlaması ve “yeni normal” tedbirleri ile hareketlenmeye başlayan sektörde, yeni ürünlerle yeniden kalkınmak için fırsatlar yaratmaya çalışabiliriz. Her ne kadar uçuşlar başlıyorsa da ülkemize gelecek olan turistlerin önünde farklı engeller olabiliyor ve bunlar da seyahat edecek kişilerin tatil tercihlerini fazlasıyla etkiliyor.
Ülke olarak turizm hedeflerine ulaşmamızın imkansız göründüğü bu sene için yakın yerleri tercih eden, yurt içi seyahat edecek olan kişiler için Bursa adına çalışmalarımız devam ediyor. İnsanlar bu sene kalabalık havaalanları, uçaklar yerine kendi araçları ile ulaşabilecekleri yerleri tercih edecekler. Bursa’nın bu bakımdan çok avantajlı bir lokasyonda olduğu aşikar. Şehirde ve civarda sunduğumuz imkanları en iyi biçimde kullanmak, tanıtmak elimizde. Uludağ ve civarındaki dağ köylerinde trekking ve kamp imkanları olduğunu, doğa turizmi için ne kadar çok avantaja sahip olduğumuzu her fırsatta dile getirmeli ve şehir tanıtımlarımızı da bu yönde yapmalıyız. Bu sene kalabalık oteller, kalabalık all inclusive tesisler yerine daha butik, doğaya yakın yerler tatiller için tercih edilecek.
YENİ NORMALE ALIŞMAK ZAMAN ALACAK
Yapılan bir ankette koronavirüs sonrası seyahat planları nasıl olacak sorusuna, katılımcıların %53’ü seyahat yasakları kalkınca seyahat etmeyi düşünmüyorum cevabını verirken, sadece yüzde 27’lik bir kısım seyahat etmeyi düşünüyorum cevabını vermiş. Seyahat düşünen kişilerin de %77’si ilk seyahatlerini tatil için planlamayı düşünüyor ve %80’i yurt içini tercih edeceğini bildiriyor.
Yurt dışı seyahatler içinse öncelik Avrupa olmasına rağmen hala devam etmekte olan seyahat kısıtlamaları bu seyahatler için en büyük engel. Herkesin bu yeni normale alışması elbette zaman alacak. Uzun bir süre daha bu hastalıkla yaşamamız gerektiğini, yaşamaya alışmamız gerektiğini görüyoruz. Alınan bütün önlemlerin sağlığımız için olduğunu unutmamalıyız. Keyifli zaman geçirmek için gittiğimiz bir restoranda maskeli ve plastik eldivenli hizmet veren garsonlara alışmamız gerekecek. Bu görüntü bize her zaman hastalığın bize ne kadar yakın olduğunu hatırlatsa da hayatımıza dikkat ederek devam etmemiz gerektiğini ve hizmet sektörünün/turizm işletmelerinin desteğimize ihtiyacı olduğunu bilmeliyiz.
İKİNCİ DALGA ENDİŞESİ VAR
Acenteler olarak hizmet amaçlarımızda bir çok farklılıklar var dolayısıyla hizmet verdiğimiz alanlar da çok değişken. Bazı meslektaşlarımız sadece yurt içi/yurt dışı tur satışı yaparken, bazılarımız sadece kurumsal şirketlere seyahat desteği veriyor. Ama bu Covid-19 sürecinde bütün acentelerin ciddi biçimde seyahat kısıtlamaları ve hastalık korkusu sebebi ile etkilendiği tartışmasız. Tamamen durma noktasına gelen faaliyetler sebebi ile kısa çalışma ödenekleri/devlet destekli krediler bizlere yardım sağladıysa da yolcularda seyahat endişelerinin devam ettiğini ve özellikle salgında ikinci bir dalga ihtimalden çok korkulduğunu gözlemliyoruz. Bu da ileri tarihler için planlama yapılmasını engelliyor.
KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİ YIL SONUNA KADAR UZATILMALI
Yurt dışında 2020 sonuna kadar düzenlenmesi planlanan bir çok fuarın iptal edilmesi de bu endişeleri pekiştiriyor. Zor yetiştirilen kalifiye elemanlarımızı kaybetmek, iş kaybında yaşanan sıkıntılar sebebi ile işçi çıkarmak istemiyoruz. Ülkemizde konaklama, seyahat, ulaştırma, yiyecek-içecek, eğlence ve seyahat hizmetleri olarak sıralanan turizm sektörünün alt dallarında 2 milyon istihdam sağlandığı düşünülürse kısa çalışma ödeneğinin sektörümüz için sene sonuna kadar uzatılması ve bunun da bir an önce açıklanması bizi rahatlatacaktır. Bir yıl geri ödemesiz ciro ile doğru orantılı avantajlı kredi imkanlarının sağlanması da acentelerimizin başlıca beklentileri arasında yer alıyor.
Osmangazi Kent Konseyi Başkanı ve Niltur Turizm Seyahat Acentası Sahibi Erol Bodur:
“Turizm Sektörü İçin Tasarruf Fonu Politikası Oluşturulmalı”
Salgının etkisinin ülkemizde hissedilmeye başladığının henüz ilk haftalarında turizm sektörü olarak büyük bir panik yaşadık. Ekonomi uzmanlarının paraşüt para diye isimlendirdikleri destekleri beklemeye, bankaların kredi imkanlarını araştırmaya başladık. Yıllardır çok büyük ekonomik krizlerle karşı karşıya gelmiş olmamıza rağmen, kara günler için yine hazırlıksız yakalandık. Bizi ve çalışanlarımızı birkaç ay geçindirecek yedek akçemiz yoktu.
Salgın sonlanır, işler de normale dönerse, kara günlerde bize ve çalışanlarımıza güven veren, devletimizin teşvik ve öncülük edeceği bir Yedek Akçe veya Tasarruf Fonu Politikası oluşturulmasının faydalı olacağına inanıyoruz. Bu konu özellikle geleceğimizi emanet edeceğimiz 2.ve 3.neslin sektöre devamında açısından büyük önem taşımaktadır.
KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİ DEVAM ETMELİ
1 Haziran itibariyle ofislerimizi belirtilen kurallar çerçevesinde az sayıda personelle açtık. Ancak henüz insanımızın seyahat cesareti ve refleksinin çok az olduğunu görüyoruz. Bu anlamda Kısa Çalışma Ödeneği desteğinin devamı önem arzetmektedir.
Bunun yanında 4 Mevsim Güzel Uludağ hedefleriyle, yaz mevsiminde de Uludağ’ın tercih edilmesini temin için çalışmalar yapıyoruz. Uludağ’ın yaz mevsiminde günübirlik kullanımı yaygın olup, konaklama yapmak ve geceleme sağlamak isteyenlere sunulan aktivite alanlarının yetersizliği, hatta olmadığı ortadadır. Sadece trekking ile aktivite taleplerini karşılayabiliyoruz. Uludağ’a yeni sosyal aktivite alanları oluşturulması sektörümüzü açısından faydalı olacaktır.
TÜRSAB Güney Marmara Bölge Başkanı Murat Saraçoğlu:
“İç Pazardaki Payımızı Artırmayı Hedefliyoruz”
COVİD-19 tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz ve Bursa’da başta turizm olmak üzere tüm sektörleri olumsuz etkilemiştir. Birkaç yıldır çevremizde yaşanan olaylarla birlikte ülkemize yönelik geliştirilen sosyo-politik olumsuz algılarla zaten zor durumda olan turizmi canlandırmak için harcadığımız çaba maalesef bu dönem meyvesini veremedi.
Salgın hastalık öncesi TÜRSAB ve Turizm Tanıtma Birliği olarak başlattığımız birçok tanıtım faaliyeti ile başta Uzakdoğu ülkeleri olmak üzere Asya ve Avrupa’da, Bursa ve Yalova’nın turizm değerleri ile ilgili çok ciddi çalışmalara imza attık. Ancak salgın hastalık ile tüm programlar altüst olmuş durumdadır.
Yurt dışı ve yurt içi info faaliyetleri ile iç pazardaki payımızı artırmayı hedefliyoruz. Önümüzdeki günlerde İstanbul başta olmak üzere İzmir, Ankara, Kocaeli, Eskişehir, Konya ve Kayseri illerimizden kültür ve doğa turları yapan seyahat acentelerini Bursa’mızda misafir edeceğiz. Bu çalışma ile ziyaretçi sayımızı artırmayı hedefliyoruz.
ÖNCE SAĞLIK DİYORUZ
Salgın hastalık sonrası, TÜRSAB Güney Marmara BTK üyemiz 410 acente işletmecisi ve çalışanları, turizmin paydaşı olan konaklama işletmecileri, ulaşım & transfer hizmeti sunan işletmelerimiz, yeme içme hizmeti sunan birçok işletmemiz gerçekten zor durumdadır.
Bu koşullarda da faaliyetlerimizi sürdürmeye, salgın ile mücadele kapsamında tüm tedbirleri almaya ve misafirlerimizin sağlığını birinci planda tutacak kurallara uygun hareket etmeye azami özen gösteriyoruz. “Güvenli Turizm Sertifikası” ile bu çalışmalarımızı belgelendiriyoruz.
SAHİP OLDUĞUMUZ NİTELİKLİ İŞ GÜCÜNÜ KAYBETMEK İSTEMİYORUZ
Turizm acentelerimizde çalışan, turizmi çok iyi bilen, Bursa’mızı çok iyi tanıtan çalışanlarımızı işten çıkarmadık. Ancak bu durumu daha fazla sürdürebilecek işletme sayımız fazla değil. Aynı şekilde turizm paydaşımız olan diğer işletmelerde çalışanlar ve rehberlerimiz bu sezonu sektörden ayrılmadan geçirmek ve bir sonraki döneme sektörün içinde sağlıklı bir şekilde kalma mücadelesi vermektedir.
İçinde bulunduğumuz durumun getirdiği olumsuzluklardan kurtulmak ve nitelikli işgücümüzü, var olan emek harcanarak edindiğimiz piyasamızı kaybetmek istemiyoruz. Bu anlamda daha fazla devlet desteğine ihtiyacımız olduğu aşikârdır.
Tüm bu yaşananlar ile ilgili mevcut durum ve çözüm önerilerimizi ilgili kurumlara ve yetkili mercilere ilettik. BTSO Turizm Konseyi organizasyonunda Kültür ve Turizm Bakanımız ile yaptığımız toplantıda taleplerimizi ve içinde bulunduğumuz sıkıntılı durumu anlattık.
İLAVE DESTEKLER BEKLİYORUZ
Normalleşme süreci sonrasındaki durum beklentileri karşılamadı. Normalleşme sürecinde alınan tedbirler ve uygulanan kurallar turizmin yönünü değiştirdi. Bu sezon turizm sektörü için kaybedilmiş bir sezondur. Bu yüzden acentelerimizin ayakta kalması ve işgücünün işe devamının sağlanması, bir sonraki sezon için hazırlıkların sürdürülebilmesi ve sektörde faaliyet gösteren işletmelerin varlığını devam ettirebilmeleri için yeni destek beklentilerimiz şunlardır;
- Kısa Çalışma Ödeneğinin 31 Aralık 2020 tarihine kadar uzatılması
- Turizm Acentelerinin, Otellerin ve Turizm Taşımacılarının KDV oranının % 1’e indirilmesi, Otel konaklama ve turizm payı vergilerinin geçici kaldırılması
- İşletme kiralarımızdan stopajın 2020 yılı için kaldırılması , turizm araçlarından alınan vergilerin 2020 yılı için alınmaması
- İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından UKOME kararı ile uygulanan ve İstanbul dışındaki Acentaları zor duruma düşüren “ Yol Güzergâh Belgesi” nin kaldırılması
- Rehberlerin Acente üzerindeki maliyeti ve rehber yerensizliğinin giderilmesi
- Turizm işletmelerine sicil affı getirilmesi
- Sektördeki daralmayı önleme , hem Hazinenin gelirlerini tahsil etme kabiliyetini artırma hem de mükelleflerin geçmişten gelen birikmiş vergi ödemelerini taksitlendirmek için yeni bir Torba yasa hazırlanması ve Kamuya olan Borçların yeniden yapılandırılmasının sağlanması
- Turizm amaçlı kullandırılan KGF kredilerinin kolaylaştırılması ve zorluk çıkaran bankalara yasal uyarıların yapılması
“Hibrit Kongre Modeli Geliştirdik"
Kongre turizminin ülkemiz için önemi çok fazladır. Kongre katılımcısı yüksek gelir grubundadır ve harcama düzeyi yüksektir. Normal bir turist, 666 dolar gelir bırakırken, kongre turisti 2.500 dolar gelir bırakmaktadır. Ayrıca kongreler, turizmin düşük sezonunda organize edildiği için atıl kapasitenin kullanılmasını sağlamaktadır.
Kongreler ülkemizdeki bilimsel gelişime katkı sağlamaktadır. Dünya genelinden konunun uzmanı bilim insanları ülkemize davet edilerek, onların güncel bilgileri ülkemiz bilim insanlarına aktarılmaktadır. Ayrıca ülkemizde ağırlanan dünya genelinde tanınan bilim insanları, ülkelerine döndüklerinde bizim çok önemli reklamımızı ve tanıtımımızı yapmaktadırlar. Bundan 10 yıl önce davet ettiğimiz bir Amerikalı profesör ülkesine döndüğünde sabah kürsü kurulunda 70 kişilik Amerikalı akademisyen grubuna, “Gece Yarısı Ekspresi” film afişini göstermiş ve “Türkiye bize yıllardır bu şekilde anlatıldı, fakat benim gördüğüm Türkiye böyle değil” diyerek, çok güzel bir sunum gerçekleştirmiştir. Bu şekilde bir tanıtım, bizim yapacağımız tanıtımdan çok çok daha önemlidir.
Ülkemizde, Kongre turizminde ana payı Antalya almaktadır. Antalya’daki otellerin çok büyük toplantı salonları bulunduğu, binlerce kişiyi tek otelde ağırlama imkanı olduğu için sadece konaklama bedeli ödendiğinde başka hiçbir masraf ödemeden kongre gerçekleştirilebilmektedir. İstanbul, Ankara, Bursa gibi şehirlerde kongre merkezi bedeli, öğle yemeği, çay-kahve ikramı ve transfer masrafları konaklamanın yanında ek masraf olarak çıktığı için kongreler genellikle sahil otellerinde veya kış otellerinde tercih edilmektedir. Sabiha Gökçen Havalimanı’na olan ulaşım kolaylığı ile Bursa, gelecek yıllarda kongre turizminde daha fazla tercih edilen bir şehir olacaktır. Bursa şu anda Antalya, İstanbul, Ankara ve Muğla’dan sonra en çok kongre düzenlenen 4. il konumundadır.
COVID-19’UN KONGRE TURİZMİNE ETKİLERİ
Mart ayında başlayan pandemi ile Nisan ayından itibaren kongre turizmi tamamen durmuştur. Kongrelerin bazıları sonbahar aylarına, bazıları ise gelecek yıla ertelenmiştir. Şu anda sonbaharda gerçekleşecek kongreler yapılacak gibi planlanmakta olup pandeminin seyri önem taşımaktadır. Yapılan anketlerde şu anki duruma göre katılımcıların büyük bir bölümü fiziki kongreye katılabileceklerini söylerken, bir kısmı ise katılamayacaklarını belirtmektedirler. Bizler de kongre sektöründe yer alan PCO’lar (Profesyonel Kongre Organizatörleri) olarak ‘Hibrit Kongre Modeli’ geliştirdik. Hibrit kongre, isteyenlerin fiziki olarak kongreye katılması, isteyenlerin ise online olarak katılım sağlayabilmesidir. Bizler bu anlamda online kongre düzenlemeye yatırım yaptık. Katılımcılarımıza bu imkânı tanıyacağız. Fiziki kongre düzenlerken sağlık önlemlerine tamamen uyacağız. Bu anlamda standartlarımızı hazırladık. Beklentimiz hazırladığımız standartların hükümetimizin de kontrolünden geçerek genelge olarak yayınlanması ve resmileşmesi. Bu şekilde yayınlanacak bir genelge kongre turizminin önünü açacaktır. Kongre düzenleyecek kurumlar ve kongre katılımcılar için daha güvenli hale gelecektir. Talep artacaktır.
COVID-19 döneminde online bir çok toplantılar düzenlenmiştir. Katılım ve içerik bakımından da bir çoğu verimli geçmiştir. Maliyetin de düşük olması, ulaşım zamanının olmaması da tercih edilmesini sağlamıştır. Bu nedenle, online kongreler çok artacak, fiziki kongrelerin yerine alacak gibi söylemler çıkmaya başlamıştır. Online kongreler, fiziki kongrelerin yerini alamaz. Çünkü kongrelerin turizm yanı, sosyallik yanı, network yanı oldukça güçlüdür. Yüz yüze iletişim ve bilgi paylaşımı farklı bir şeydir. Kongrelerde kurulan dostluklar çok önemlidir. İnsanların ticaret ve bilim ortamında aradıkları en önemli unsur güven ortamıdır. Güven ortamı da ancak yüz yüze iletişim ile gerçek anlamda sağlanabilir. Bu gibi gerekçeler ile online kongreler fiziki kongrelerin yerini alamaz, ancak tamamlayıcı ve zenginleştirici bir unsuru olarak gelişir.
BURSA VE KONGRE TURİZMİ
Bursa kongre turizmi olarak önemli bir potansiyele sahiptir. Bir şehirde kongre turizmi yapılabilmesi için ana faktörler şunlardır:
1. ULAŞIM KOLAYLIĞI Sabiha Gökçen Havalimanı’na olan yakınlık Bursa’nın İstanbul, Ankara ve İzmir gibi üç büyük şehrine kara yolu ile 2-3 saat mesafede olması önemli bir avantajdır.
2. KONAKLAMA KAPASİTESİ Bursa bu anlamda son yıllarda yeni yapılan uluslararası otel zincirlerinin yatırımları, ulusal marka otelleri ile yeni ve uygun fiyatlı konaklama altyapısına sahiptir.
3. SOSYAL PROGRAM ZENGİNLİĞİ Bursa Osmanlı’nın erken dönem eserleri, tarihi çarşıları, Gölyazı, Trilye, Cumalıkızık gibi doğal ve tarihi değerleri, İznik ve Uludağ gibi eşsiz imkanları, Bursa Kebabı, yemek ve tatlıları ile çok zengindir.
4. KONGRE MERKEZLERİ Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi şehrin ortasında, parkın içinde önemli bir değerimizdir. Ayrıca otellerimizin de çok önemli kongre salonları mevcuttur. Bu anlamda da yeterlidir. Bu bilgiler ışığında Bursa kongre turizminin beklentisi olan 4 ana faktörü sağlamaktadır.
UYEM KONGRE TURİZMİNE DEĞER KATACAK
Bursa’nın kongre turizmine Uludağ için de ayrıca bir parantez açmak gerekmektedir. Uludağ her yıl 10 kadar kongreyi düzenli olarak, düşük sezon olan Mart ayında gerçekleştirmektedir. Bu kongreler şehrin ekonomisine önemli katkı sağlamaktadır. Her yıl yaklaşık 5000 kongre turisti şehrimizde Uludağ nedeniyle ağırlanmaktadır. Bursa Ticaret Sanayi Odası’nın Kirazlıyayla’da yapımını gerçekleştirdiği Uludağ Yaşam Boyu Eğitim Merkezi Bursa kongre turizmine önemli katkı sağlayacaktır.
Ülkemiz ve şehrimiz için önemli olan, yüksek gelir bırakan, sayısız faydaları olan kongre turizmine, Başta Bursa Ticaret ve Sanayi Odamız, Valiliğimiz, Bursa Büyükşehir Belediyemiz, Üniversitelerimiz ve Turizm STK’larımız ile hep birlikte daha fazla geliştirmeyi amaçlıyoruz.