Ekim ayı enflasyon rakamları açıklandı. TÜİK’in açıkladığı rakamlara göre TÜFE aylık %2.39’luk artışla yıllık %19.89’a yükselirken Yİ-ÜFE’de aylık %5.24’lük bir artışla yıllık %46.31’e yükseldi.
İlk olarak TÜFE’yi yorumlayalım. TÜFE bu ay psikolojik sınırı olan %20’nin altında artış gösterdi. Bu açıdan TÜFE’deki artış piyasa için bu ay bir miktar sürpriz yarattı diyebiliriz. Piyasada TÜFE’nin ortalama en az %2.6 artacağı ve %20’nin üzerine çıkacağını bekleniyordu. Peki neden TÜFE bu ay piyasa beklentisinin altında geldi, bunu enflasyon düşmeye başlayacağının bir sinyali olarak algılayabilir miyiz? Bu ayki TÜFE mal sepeti incelendiğinde benzinli ve dizel otomobil fiyatlarında geçen aya göre hiç artış yaşanmadığını anlıyoruz. Bunun temel sebebi aslında TÜİK’in hesaplama metodolojisi ile ilgili. Otomobil tedariğinde yaşanan sorunlar nedeniyle otomobil bayilerine gidip otomobil olmadığı için TÜİK anketörlerinin bu ay otomobil fiyat derlemesi yapamadıkları anlaşılıyor. Bu nedenle TÜFE bu ay olması gerekenin daha altında hesaplanmış. Önümüzdeki aylarda otomobil tedariği sağlandıkça otomobil fiyatlarındaki artış gecikmeli ve birikimli olarak TÜFE’ye yansıyabilir. Haliyle Kasım ya da Aralık’ta beklenti üstü bir TÜFE oranı ile karşılaşmamız hayli olası. Öte yandan bu ay biraz da olsa baz etkisinin de enflasyonu düşürdüğü kanaatindeyim. Tüm bu anlattıklarımı da dikkate alarak bir yorum yapacak olursam, TÜFE’de yükselme eğiliminin önümüzdeki aylarda da süreceğini düşünüyorum. Bu noktada beklentim TÜFE’nin %20’li düzeylere yükselerek belirli bir süre bu seviyelerde kalıcılık göstereceği yönünde.
Yİ-ÜFE tarafı ise enflasyonun en iç karartıcı kısmı bu ay. Bu ay son 19 yılın en yüksek Yİ-ÜFE rakamı ile karşılaştık. Alt kalemleri incelediğimizde enerji fiyatlarındaki yıllık %73’lük ve ara malındaki %52’lik artışın ÜFE’yi yukarı çeken en önemli kaynaklar olduğunu görüyoruz. Evet şunu biliyoruz tüm dünya da enerji krizi, tedarik zinciri krizi ve çok yüksek emtia fiyatları nedeniyle hem enerji hem de hammadde fiyatları çok yüksek. Biz de bunlara ek olarak bir de döviz kurunun çok yüksek olması dışarıdan ithal edilen enerji ve ara malı fiyatlarının ilave olarak artmasına neden oluyor. Bu noktada özellikle son 2 aydır %16 civarında artan döviz kuru nedeniyle de ÜFE rakamının bu ay çok yüksek geldiğini söyleyebiliriz.
ÜFE-TÜFE makasının bu ay %26.4’e yükseldiğini görüyoruz. Bu demektir ki Türkiye’de üreticiler maliyetlerinin yarısını henüz sattıkları mallara yansıtmış değiller. Önümüzdeki günlerde ÜFE-TÜFE makası TÜFE’ye yansıdıkça enflasyon sırf bu nedenle bile artmaya devam edecek. Peki enflasyonu tek artıcı unsur bu makas mı olacak? Tabiki hayır. Maalesef enflasyon için risklerin yukarı yönlü olmasının birçok nedeni var. İlki yukarı bahsettiğim ÜFE-TÜFE makasının çok yüksek olması. İkincisi ve bence daha da önemlisi hem iç hem de dış nedenlerden dolayı döviz kurunun kısa ve orta vadede yükselmeye devam edecek ve maliyet kanalı aracılığıyla enflasyonu da yükseltmeye devam edecek. Yine tüm dünyada gıda fiyatları, enerji fiyatları ve ara malı fiyatları da yükselmeye devam edeceğinden enflasyon da artacak. Ayrıca bildiğimiz gibi TCMB yeni geçtiği büyüme stratejisi gereği politika faizini indirmeye de devam edecek gibi görünüyor. Haliyle faiz indirimleri neticesinde hem kur hem de enflasyon yükselmeye devam edecek. Bu noktada 18 Kasım’da yapılacak olan TCMB PPK toplantısında 100 baz puanlık bir faiz indirimi beklediğimi de sizlerle paylaşmak isterim.
FED TAPERİNG KARARINI AÇIKLADI
3 Kasım Çarşamba günü FED merakla beklenen tapering kararını açıkladı. Tam da beklenildiği gibi Kasım ayında her ay 15 milyar dolarlık tahvil alımı azaltımına yani tapering sürecine başlayacağını duyurdu. Ekonomik değişimlere bağlı olarak gerekirse tahvil alım hızında değişiklik olabileceği de belirtildi. Bu takvimle 2022’nin ortası gibi aylık 120 milyar dolarlık tahvil alımını tamamen sonlandırmış olacak. FED’in tapering sürecini çok çok iyi yönettiğini söyleyebiliriz. Öyle ki karar açıklandıktan sonra piyasalarda bir bozulma olmadığını gördük. Yani FED 2013’te yaptığı hatadan çok iyi bir ders almış ve gereken ne ise harfi harfine uygulamış görünüyor. FED 3 Kasım günü çok iyi bir iletişim dersi verdi. Merkez Bankalarının güvenirliliğinin ve tutarlığının piyasalar üzerinde nasıl da olumlu fiyatlamalar yaratabildiğini FED’in tapering sürecindeki iletişiminde bir kez daha deneyimlemiş olduk.
Tabi küresel piyasalarda şimdilik tapering acısız atlatılmış olsa da asıl şimdi en acılı sürece giriyoruz denebilir. Şimdi herkes FED’in faiz artırımına ne zaman başlayacağını çok merak ediyor. Her ne kadar FED faiz artırımına daha var, bu konuda sabırlı olacağız dese de bu konuda piyasa çok da ikna olamıyor. Sebebi ise FED’in sürekli olarak geçici gördüğü ama piyasanın ise kalıcı olduğunu düşündüğü ABD’nin enflasyonu. Piyasalara göre FED bu enflasyon işini fazla geçici görüyor ve bu nedenle faiz artırımına daha var diyor. Oysa enflasyonun kalıcı olduğunu anlayınca FED çok hızlı faiz artırımına başlayabilir ve bu piyasaları bozabilir. Yani tapering sürecini iyi yöneten FED faiz artırım sürecinde enflasyonu geçici gördüğü için bir hata yapabilir. Kimileri FED’in bile isteye bu konuda top çevirdiğini ve enflasyon kalıcı ama işine gelmediği için faizi bilerek geç artıracağına inanıyor. Ben ise FED’in enflasyon konusunda sürecin farkında olduğunu ve bazı şeylerden emin olana kadar bekle ve gör yapacağını düşünüyorum. Bu anlamda 2022’nin ilk çeyreği belki de en geç ikinci çeyreğinde bazı şeyler netleşince FED’in faiz artırımı konusunda gerekirse daha şahinleşebileceğini düşünüyorum.