Ekonomi alanında 1969 yılından beri verilmekte olan Nobel Ödülü’ne bu yıl Daron Acemoglu ile birlikte Simon Johnson ve James A. Robinson layık görüldü. 2024 Nobel Ekonomi Ödülü (ekonomi alanında verilen Nobel Ödülü’nün gerçek bir Nobel Ödülü olmadığı sıklıkla gündeme getirilse de), kurumların nasıl oluştuğu ve refahı nasıl etkilediği konusundaki çalışmalarından dolayı bu üç isme verildi. Bu yazının başlığı da aslında kurumsal iktisat alanında önemli bir eser olan Kurumlar, Kurumsal Değişim ve Ekonomik Performans kitabından uyarlamadır. Bu eseri 1990 yılında kaleme alan Douglas C. North da, 1993 yılında yine kurumsal iktisat alanındaki çalışmaları sayesinde bu ödülü Robert Fogel ile paylaşmıştı.
Kurumlar önemli mi ?
Kurum (Institutions) kavramının net bir tanımını yapmak çok da kolay değil. Kurumlar o kadar hayatımızın içine girmiştir ki, D. North onları “oynanan oyunun kuralları” olarak ifade etmiştir. Bu kurallar; insanlar arasındaki etkileşimi biçimlendiren ve yine insanlar tarafından oluşturulmuş kural ve kısıtlamalardır. Çünkü kuralsızlık, belirsizliği beraberinde getirmektedir. Belirsizlik de ekonominin sıhhati için tavsiye edilen bir durum değildir. Daha eski tarihli tanımlamalar kurumların, belirli bir dönemde yaygın olarak kabul gören düşünce ve davranış alışkanlıkları olduklarını kabul eder. Bugün bu kurallar, kısıtlamalar ve alışkanlıklar ülkelerin iktisadi performansları ve refah düzeyleri arasındaki farklılıkları açıklamada oldukça başvurulan parametreler haline gelmişlerdir. Bu yıl Nobel Ekonomi Ödülü’ne layık görülen Acemoglu, Johnson ve Robinson da genel olarak kapsayıcı ve teşvik edici kurumlara sahip olan toplumların hızlı bir gelişme sürecini yakalayacağı, fakat sömürücü kurumlara sahip olan toplumların ise tersine geri kalacağı öngörüsünde bulunmaktalar. Kapsayıcı kurumlar her türlü özgürlük, demokrasi, siyasi haklar ve türevleri olarak düşünülebilir. Ekonomik gelişimin arkasında bireysel girişim becerileri büyük rol oynarken, temelde bireysel girişimi teşvik edici olan da kapsayıcı kurumlardır. Fakat, bireysel girişimin kısıtlandığı ya da bireysel girişim neticesinde elde edilen kazançların yalnızca küçük bir kısmının girişimci tarafından elde edilebildiği sömürücü kurumların varlığında ise ekonomik gelişim teşvik edilmek bir yana daha çok engellenmiş olmaktadır.
Kurumlar ekonomik performans için ne kadar belirleyicidir ?
Özgürlük, demokrasi, sivil haklar gibi resmi (formel) kurumların yanında resmi olmayan (enformel) kurumlar da önemlidir. Gelenek, görenek, norm ve adetler bir toplum içerisinde uzun yıllar boyunca gelişim gösterir. Kökleşen enformel kurumları değiştirmek oldukça güçtür. Kısaca, günümüzde dünyadaki en iyi siyasi, kültürel ve ekonomik uygulamaları aynen alıp tatbik eden az gelişmiş toplumların, gelişmiş ülkelerin refah seviyesine çıkacağını beklemek hayalcilik olur. Günümüzde kapsayıcı kurumlara sahip olmamalarına rağmen iyi bir ekonomik performansa sahip ülkeler de var. Kısıtlamacı ve kontrolcü iktisadi/siyasi uygulamalara rağmen Japonya, Güney Kore, Çin, Tayvan gibi Doğu Asya ülkeleri kurumsal iktisada yönelik tezleri neredeyse çöpe atmaktadır. Güney Koreli iktisatçı Ha-Joon Chang, bugünün gelişmiş ülkelerinin de 18. ve 19. Yüzyılda henüz iktisadi olarak gelişme süreçlerinin başında kapsayıcı kurumlara sahip olmadıklarını ifade eder. Bu toplumlar kapsayıcı kurumlara ancak belirli bir gelişmişlik düzeyiyle birlikte kavuşmuşlardır. Dolayısıyla bugün yaklaşık 500 $ kişi başına düşen milli gelir düzeyi ile nüfusunun % 50’den fazlasının yoksulluk sınırının altında yaşamak zorunda kaldığı Sierra Leone için refah seviyesinin düşük olması, hukuk kurallarının ya da demokrasinin bu ülkede işlememesiyle açıklanamaz. Formel veya enformel kurumlar toplumların müreffeh bir toplum olup olmayacaklarını belirleyen temel unsurlardır. Ancak, gelişmiş toplumların uygulamalarını aynen kopya etmek az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkeler için çoğunlukla kaynak ve zaman kaybıyla sonuçlanıyor. Dolayısıyla, küresel kuruluşlar tarafından ortaya konulan standart uygulamalar/kurumlar yerine her toplumun kendine özgü olan kapsayıcı kurumları oluşturması zorunlu görünüyor.