Yeni nesil teknolojilerle birlikte dünyada sektörel dönüşüm de hız kazanmaya başladı. Otomotiv endüstrisi bu dönüşümü en hızlı yaşayan sektörler arasında yer alıyor. Dünyada halihazırda içten yanmalı motorlu araçların üretim ve talep tarafında bir üstünlüğü olsa da yapay zeka, nesnelerin interneti, otonom sürüş gibi pek çok dijital teknoloji sayesinde önemli bir konfor imkanı sunan ve buna ilave olarak çevreci bir dönüşümü de amaçlayan elektrikli yeni nesil otomobillere de talep her geçen gün artıyor. Yeni nesil otomobil tanımı sadece “elektrikli” otomobilleri kapsamıyor. Çünkü elektrikli otomobillerin tarihçesi içten yanmalı motora sahip araçlardan bile daha eski. İskoç Robert Anderson tarafından 1832 yılında icat edilen fakat şarj edilebilir olmayan ilk elektrikli otomobilden sonra, Avrupa ve Amerika’da şarj edilebilme özelliğine de sahip olan pek çok elektrikli otomobil üretilmiştir. Hatta, 1888 yılında Sultan II. Abdülhamit Han’ın özel isteğiyle İngiltere’den satın alınan bir elektrikli otomobil dahi bulunmaktadır. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde 1900’lerin başında satılan otomobillerin neredeyse üçte birini elektrikli otomobiller oluşturmaktadır. Ancak, Henry Ford tarafından üretilen içten yanmalı motora sahip otomobiller daha az maliyetli ve daha hızlı olması nedeniyle elektrikli otomobilleri o dönem için tahtından etmişti. 1900’lerin başında maliyet ve hız, otomotiv endüstrisi için en önemli rekabet unsurları iken, değişen dünya artık teknolojiyi ve çevreciliği rekabet unsuru olarak görmeye başladı. Yeni nesil otomobiller de bu yüzden daha çevreci olduğu kadar aynı zamanda da daha teknolojik. 

Hayallerini inşa et (“build your dreams”) temasıyla ünlenen Çin merkezli elektrikli yeni nesil otomobil üreticisi BYD’nin Türkiye’de üretim tesisi kurma kararı hem ülkemizde hem de dünyada oldukça ses getirdi. Türkiye için BYD’nin yatırımı kadar, BYD için de Türkiye’de yatırım yapmak oldukça önemli. Özellikle, Devrim otomobili projesi rafa kalksa da 1970’li yıllarda Türkiye, küresel otomobil firmalarının üretim tesislerine ev sahipliği yapmaya başladı. 2023 yılına gelindiğinde toplam sınai üretim içinde motorlu taşıt üretiminin payı % 9,5 olarak gerçekleşti. Toplam otomobil üretimi ise aynı yıl içerisinde yaklaşık olarak 1,2 milyon adete ulaştı. Türkiye otomotivde artık söz sahibi, yeterli teknik altyapı ve tecrübeye de sahip bir ülke. Bu da küresel otomotiv endüstrisi yatırımlarında Türkiye’yi daha fazla öne çıkarıyor. Son dönemde, Çin’den ithal edilecek otomobillere uygulanacak % 40 ek gümrük vergisi farklı bir tartışmayı da başlattı. Bu kararın alınmasında yerli otomobil TOGG’un dış rekabetten korunması da bulunuyor. Yeni nesil otomotiv endüstrisi Türkiye için yeni bir alan. Bununla birlikte, otomotiv üretiminde yüz yılı aşkın geçmişi olan firmalarla dikkate alındığında kendi markasını geliştiren bir ülke için dış ticarette korumacılık uygulanması yeni bir politika değil. Yeni nesil otomobil üretiminde hızlı bir ilerleme kaydeden Çinli üreticiler bizim için doğal bir rakip konumunda.

BYD’nin Türkiye’de üretim tesisi kurması TOGG’un faaliyetlerini etkileyecek mi?   

Günümüzde dünyadaki 100’ün üzerinde otomobil markasını yalnızca 37 büyük otomotiv devi kontrol ediyor. Bunlardan biri de BYD. Elbette tek başına büyük otomotiv devleriyle rekabet etmek henüz yeni kurulmuş olan bir firma için oldukça güç. Bunun için zaman tanınması gerekiyor. Fakat BYD yatırımı farklı açılardan değerlendirildiğinde ilk olarak, TOGG’un rekabetle birlikte zamanla teknolojik altyapısını güçlendirmesi ve kalitesini artırabilmesi önemli. İçsel ekonomiler kapsamında değerlendirilecek bu durum TOGG’un kapasite artışını ve rekabet avantajını da güçlendirecek. İkinci olarak, BYD yatırımı sonrası farklı üreticiler de rotasını Türkiye’ye çevirmeye başlayabilir. Türkiye’nin yeni nesil otomobil üretiminde yeni merkez olması ve sektörün büyümesi ile birlikte dışsal ekonomiler de gündeme gelecek. Yani endüstrinin büyümesi ile birlikte sektördeki diğer firmalar da bundan olumlu etkilenecektir. Kısaca, BYD’nin yatırımı öncelikle Türkiye’nin yeni nesil otomobil üretim merkezi olma potansiyeli açısından oldukça önemli. Diğer taraftan, bu gelişmelerden TOGG veya yerli potansiyel yeni firmaların da avantaj sağlayabilmeleri daha rekabetçi, yenilikçi olmaları ve geleceği doğru okuyabilmeleriyle yakından ilişkili.