Sürdürülebilir kalkınma, çevresel, sosyal ve ekonomik boyutlarıyla bütüncül bir kalkınma modelidir. Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma performansını Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA'lar) çerçevesinde değerlendirdiğimizde son yıllarda bu alanda kaydettiği ilerlemeler, karşılaştığı yapısal zorluklar ve geleceğe dönük fırsatlar açısından önemli başlıklar dikkat çekmektedir. Sürdürülebilir kalkınma, yalnızca ekonomik büyümeyi değil; çevresel koruma ve toplumsal refahı da esas alan bir kalkınma yaklaşımıdır. Birleşmiş Milletler tarafından 2015 yılında kabul edilen 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacı, bu yaklaşımın küresel yol haritasını oluşturmuştur.
AB’de 2016-2019 döneminde sürdürülebilir kalkınma göstergelerinde ilerleme sağlanırken, 2020-2023 döneminde bu hız iki katından fazla azaldı. Avrupa Sürdürülebilir Kalkınma Raporu 2025’e göre öne çıkan temel sorunlardan biri, çevresel sürdürülebilirlik konusunda yaşanan sıkıntılar. Özellikle iklim değişikliği, sürdürülebilir tarım ve biyolojik çeşitlilik kaybı, Avrupa için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Tarımsal üretimde karbon emisyonlarının yüksek seviyelerde olması, su kaynaklarının tükenmesi ve ormansızlaşma gibi sorunlar, sürdürülebilir bir gelecek için acil önlemler alınması gerektiğini gösteriyor. UN raporlarına göre küresel hedeflerin sadece % 17’si gerçekleşme yolunda görünüyor.
2025 yılı SKA Endeksi’nde Finlandiya, beşinci kez üst üste birinci sırada yer alırken, onu Danimarka, İsveç, Avusturya ve Norveç takip etmektedir. Türkiye, 41 Avrupa ülkesi arasında 34. sırada yer alıyor ve özellikle çevresel sürdürülebilirlik, sosyal eşitsizlikler ve ekonomik dönüşüm konularında büyük zorluklarla karşı karşıya. Türkiye’nin en büyük sürdürülebilirlik sorunlarından biri, yenilenebilir enerjiye yeterli yatırım yapamaması ve karbon emisyonlarının yüksek seviyelerde seyretmesi. Türkiye, enerji ihtiyacını büyük ölçüde fosil yakıtlar üzerinden karşılamaya devam ederken, yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam enerji üretimindeki payı sınırlı kalıyor.
Tarım sektörü de sürdürülebilirlik açısından önemli sorunlar barındırıyor. Su kaynaklarının verimsiz kullanımı, tarımsal üretimdeki kimyasal gübre ve pestisit tüketiminin yüksek olması gibi faktörler, Türkiye’nin sürdürülebilir gıda sistemleri geliştirmesi gerektiğini ortaya koyuyor.
Ekonomik eşitsizlikler ve iş gücü piyasasındaki dengesizlikler, Türkiye’nin SDG 8 (İnsana Yakışır İş ve Ekonomik Büyüme) ve SDG 10 (Eşitsizliklerin Azaltılması) hedeflerinde ilerlemesini zorlaştırıyor. Türkiye’de kadınların iş gücüne katılım oranı düşük kalmaya devam ederken, eğitimde fırsat eşitsizlikleri de sosyal hareketliliği sınırlandırıyor.
Türkiye’nin SKA Endeksi: 2024 yılında 57.14; 2025 yılında 59.1 oldu
“Kimseyi Geride Bırakma” Endeksi: Türkiye 34 sırada ve skoru 45.8
AB’nin SKA Endeksi ortalaması:%72.8
Türkiye'nin sürdürülebilir kalkınma yolculuğu önemli bir potansiyel taşımaktadır. Ancak bu sürecin başarıya ulaşabilmesi için politika uyumu, kapsayıcılık ve veri odaklılık ön planda tutulmalıdır. SKA’ların ulusal ve yerel düzeyde daha güçlü entegrasyonu, İklim eylemi ve çevresel politika uyumunun artırılması, toplumsal kapsayıcılığın sağlanması ve sürdürülebilir finansman mekanizmalarının geliştirilmesi öncelikli adımlar arasında yer almalıdır.