“Sürdürülebilirlik”, içinde bulunduğumuz zamanın ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarını, ekosistem üzerinde olumsuz etki yaratmaksızın ve gelecek nesillerin olanaklarına zarar vermeden karşılamak olarak tanımlanmaktadır. Doğal kaynaklarımız sınırsız değil ve hızla kirlenmeye ve tüketilmeye devam ediyor.

Bunların en başında temel beslenme ihtiyacımızı karşılayan gıda ürünleri, bu kaynakların tüketilmesiyle sofralarımıza geliyor. Gıdaların israf edilmesi, tarladan çatala kadar olan süreçte tüketilen kaynaklar, iklim değişikliği gıda güvenliğini ve sürdürülebilirliğini tehlikeye atıyor. Gıda kayıpları ve israfı, açlık ve kötü beslenme ile birlikte küresel sorunlar arasında ilk sırada yer alıyor.

Üretilen gıdaların ölçüsüzce kullanılması ve tüketilmeden çöpe gitmesi, tarladan tedarik zincirine, satış noktalarından evlere, üretilen gıdanın boşa gitmesi, yok olması/tüketilmeyecek duruma gelmesiyle ciddi miktarlarda gıda israfına ve dolayısıyla doğal kaynakların da harcanmasına sebep oluyor. Artma eğiliminde olan dünya nüfusunun 2050 yılına kadar 9,8 milyara yükselmesi bekleniyor. Bu eğilime paralel olarak, yükselen dünya nüfusunun gıda talebini karşılayabilmek için gıda üretiminin mevcuda göre %60 oranında artması gerekiyor. BM’ye göre küresel olarak, üretilen gıdanın yaklaşık %14’ü hasat ve perakende arası kaybolurken toplam küresel gıda üretiminin tahminen %17’si boşa gidiyor. BM Gıda ve Tarım Örgütüne göre; sadece Türkiye’de her yıl 18 milyon ton gıda çöpe atılıyor. Gıda atıklarına ve kayıplarına baktığımızda, tüm insanları besleyecek gıdaya sahip bir dünyada, 800 milyon insanın aç yaşaması insanlık adına da büyük bir ayıbı temsil ediyor. Gezegenimiz ve insanlık için 2030 yılına perakende ve tüketici düzeylerinde kişi başına düşen gıda atık miktarımızı yarıya indirmemiz gerekiyor. Kayıp ve israf, gıda sistemlerimizin sürdürülebilirliğini baltalarken, o gıdaları üretmek için kullanılan su, toprak, enerji, emek ve sermaye dâhil tüm kaynaklar da boşa gidiyor.

Günümüzde çevresel sorunlar, insanları daha sürdürülebilir yaşam biçimlerine yönlendirmektedir. Mutfaklar, evlerimizin enerji ve kaynak tüketimi açısından en yoğun yerlerinden biridir. Bu nedenle, sürdürülebilir bir mutfak oluşturmak, hem çevreye olan etkilerimizi azaltmak hem de daha sağlıklı bir yaşam sürmek için önemlidir. Sürdürülebilir bir mutfak oluşturmanın temel adımları:

-Enerji Verimliliği ve tasarrufu

-Su Tasarrufu

-Atık Yönetimi ve Geri dönüşüm

-Yerel ve Mevsimsel Gıda Tüketimi

-Beslenme alışkanlıklarının dönüştürülmesi

-Planlı alışveriş

Sürdürülebilir bir mutfak, bilinçli tüketim ve çevre dostu uygulamalarla mümkündür. Süreç zor ve dönüşüm meşakkatli gelse de, yaşam biçimlerimizde yapacağımız küçük adımlar dünya için büyük faydalara dönüşecektir. Geleceğimiz için mutfaklarımızda sürdürülebilirliği benimsemek, daha yaşanabilir bir dünya için atılacak önemli bir adımdır.