İnsan faaliyetleri, küresel ısınma, orman tahribi, su kirliliği ve biyoçeşitlilik kaybı gibi çevresel sorunları tetikleyerek doğal dengeyi bozmaktadır. Sürdürülebilirlik, çevresel etkileri minimize etmek ve gezegenin sağlıklı bir şekilde var olmasını sağlamak için önemlidir. Ayrıca ekonomik açıdan sürdürülebilirlik, işletmelerin ve toplumun uzun vadeli başarı için güçlü bir temel oluşturmasına yardımcı olur. Sürdürülebilir iş modelleri, kaynakları verimli kullanmak, işletme süreçlerini iyileştirmek ve uzun dönemde maliyetleri azaltmak için etkili stratejiler sunar. Sosyal açıdan ise sürdürülebilirlik, toplumun tüm kesimlerinin adaletli ve eşit fırsatlara erişimini sağlamak için önemlidir. Eğitim, sağlık hizmetleri ve temel insan haklarına erişim, toplumsal refahın artırılmasında kritik bir rol oynayan sürdürülebilirlik bu hedeflere ulaşmayı destekler.

Sürdürülebilir finans, geleneksel finansın ötesine geçerek ekonomik, sosyal ve çevresel etkileri dikkate alan bir finansal yaklaşımdır. Bu yaklaşım, finans sektörünün sadece kâr odaklı işlemler yapmasından çıkarak, uzun vadeli toplumsal faydayı ve doğal kaynakların korunmasını da önemseyen bir anlayışı temsil eder. Temel amacı, finansal faaliyetleri ve yatırımları gelecek nesillerin ihtiyaçlarını göz önünde bulunduracak şekilde şekillendirmek ve sürdürülebilirliği artırmaktır. Sürdürülebilir finansın temel unsurları olan ESG (Environmental, Social, Governance- Çevresel, Sosyal Yönetişim) kriterleri, şirketlerin ve yatırımların çevresel, sosyal ve yönetişim performansını değerlendirmek için kullanılır. Yatırımcılar, ESG kriterlerine göre şirketleri değerlendirerek, sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda yatırım yapma eğilimindedir. ESG kriterleri şu şekilde açıklanabilir:

Çevresel: Sürdürülebilir finans, çevreye olan olumlu ve olumsuz etkileri değerlendirir. Özellikle iklim değişikliği, enerji verimliliği, su kaynaklarının korunması gibi çevresel konular finansal kararlar üzerinde etkili olur. Yeşil enerji yatırımları, atık yönetimi, su tasarrufu ve çevre dostu üretim süreçleri gibi alanlar sürdürülebilir finansın bir parçasıdır.

Sosyal: Sosyal sürdürülebilirlik, toplumun refahını artırmayı ve sosyal adaleti sağlamayı hedefler. Sürdürülebilir finans, eğitim, sağlık, istihdam ve gelir adaleti gibi sosyal konulara odaklanır. Sosyal yatırımlar ve sosyal girişimler bu alanda önemli rol oynar.

Yönetişim: Sürdürülebilir finansın etkin bir şekilde uygulanabilmesi için şirketlerin yönetişim süreçleri önemlidir. Şeffaflık, hesap verebilirlik ve paydaşlarla etkileşim, iyi yönetişimin önemli unsurlarıdır.

Sürdürülebilir finans, düşük karbonlu bir ekonomiye doğru küresel geçişin ilerletilmesinde kilit bir rol oynamaktadır. Sermayenin stratejik tahsisi yoluyla çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) konularına öncelik veren yatırımları teşvik eder. Kritik bileşenleri arasında yeşil yatırımlar ve enerji dönüşümü temel itici güçler olarak öne çıkmaktadır. Yeşil yatırımlar, finansal kaynakları olumlu çevresel etkileri olan proje ve girişimlere yönlendirir. Buna yenilenebilir enerji projeleri, enerji verimli teknolojiler, sürdürülebilir tarım ve daha fazlası dahildir. Bu yatırımlar karbon ayak izini azaltmanın yanı sıra dayanıklı ve sürdürülebilir bir altyapının geliştirilmesine de katkıda bulunmaktadır.

Sürdürülebilir finansmanı destekleyen kurum ve kuruluşlar çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) faktörlerinin finansal karar alma süreçlerine entegre edilmesinde önemli oyunculardır. Dünya Bankası ve Uluslararası Finans Kurumu gibi uluslararası finans kuruluşları, sürdürülebilirlik hedeflerine katkıda bulunan projeleri finanse ederek ve küresel anlamda sürdürülebilir finans uygulamalarına yön verecek politikalar oluşturarak önemli bir rol oynamaktadır.

Sürdürülebilir finansın çerçevesi ülkeler arasında önemli ölçüde değişiklik göstermektedir ve her biri farklı erişim süreçleri ve engellerle karşı karşıyadır. Gelişmiş ülkeler, sağlam düzenleyici sistemleri ve çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) ölçümlerine ilişkin hazır verileri içeren, sürdürülebilir finans için daha yerleşik çerçevelere sahip olma eğilimindedir. Bunun aksine, gelişmekte olan ekonomiler sermayeye sınırlı erişim, daha zayıf düzenleyici ortamlar ve standartlaştırılmış ESG raporlamasının eksikliği gibi zorluklarla boğuşabilir. Ayrıca, farklı bölgelerin sürdürülebilir finans entegrasyonuna yönelik farklı yaklaşımları olduğundan, kültürel ve kurumsal engeller ilerlemeyi engelleyebilir. Bu engellerin aşılması, tüm ülkelerin sürdürülebilirliğe yönelik küresel geçişe katılımda eşit fırsatlara sahip olmasını sağlamak için kapasite geliştirme girişimleri, politika reformları ve uluslararası işbirliği dahil olmak üzere özel stratejiler gerektirir

Sürdürülebilir finansın çerçevesi ülkeler arasında önemli ölçüde değişiklik göstermektedir ve her biri farklı erişim süreçleri ve engellerle karşı karşıyadır. Gelişmiş ülkeler, sağlam düzenleyici sistemleri ve çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) ölçümlerine ilişkin hazır verileri içeren, sürdürülebilir finans için daha yerleşik çerçevelere sahip olma eğilimindedir. Bunun aksine, gelişmekte olan ekonomiler sermayeye sınırlı erişim, daha zayıf düzenleyici ortamlar ve standartlaştırılmış ESG raporlamasının eksikliği gibi zorluklarla boğuşabilir. Ayrıca, farklı bölgelerin sürdürülebilir finans entegrasyonuna yönelik farklı yaklaşımları olduğundan, kültürel ve kurumsal engeller ilerlemeyi engelleyebilir. Bu engellerin aşılması, tüm ülkelerin sürdürülebilirliğe yönelik küresel geçişe katılımda eşit fırsatlara sahip olmasını sağlamak için kapasite geliştirme girişimleri, politika reformları ve uluslararası işbirliği dahil olmak üzere özel stratejiler gerektirir.

"Sürdürülebilir yatırımı kolaylaştırmak için bir çerçeve oluşturulmasına ilişkin 18 Haziran 2020 tarihli Avrupa Parlamentosu ve Konseyi Yönetmeliği (AB) 2020/852" olarak bilinen AB Taksonomisi, Avrupa Birliği tarafından çevresel olarak sürdürülebilir ekonomik faaliyetlerin belirlenmesine yardımcı olmak için oluşturulan bir sınıflandırma sistemidir. Etkin bir sürdürülebilir finans ekosistemi oluşturmak, sanayicilere ve KOBİ'lere finansman sağlamak amacıyla AB Taksonomisi gibi bir taksonominin Türkiye'de uygulanması kapsamlı bir strateji gerektirmektedir.