BTSO 70. Meslek Komitesi (E-Ticaret) Başkanı ve LOVEBOX Giyim Kurucusu Barış Sülün, tekstil sektöründe başlayan girişimcilik hikâyesini e-ticarete taşıyan ilham verici yolculuğunu, kırılma noktalarını ve BTSO’nun komite çalışmalarıyla sektöre kazandırdığı katkıları BTSO Ekonomi’ye anlattı. 

Kısaca sizi tanıyabilir miyiz? Eğitim hayatınızdan ve kariyer yolculuğunuzun nasıl başladığından bahseder misiniz?
1981 yılında Ankara’da doğdum. Evliyim ve üç kızım var. Lise eğitimimi Anadolu Dış Ticaret Lisesi’nde tamamladım, ardından Celal Bayar Üniversitesi Uluslararası Ticaret Bölümü’nden mezun oldum. Üniversitenin son sınıfındayken bir firmanın işlerini uzaktan takip etmeye başlamıştım. Mezuniyetimin ardından ilk iş deneyimimi Antalya’da, aynı firmada edindim. Daha sonra 2008–2013 yılları arasında Bursa’da otomotiv sektöründe, çeşitli firmaların dış ticaret departmanlarında görev yaptım.

E-ticarete yönelmeniz nasıl gerçekleşti?
E-ticarete yönelmemin başlangıcı aslında üniversitede hazırladığım bir ödev sayesinde oldu. Mobilya sektöründe, Amerika’da faaliyet gösteren bir firmayı konu alan bir ödev hazırlamıştım. 2001–2002 yıllarında bu firma, elinde ürün bulundurmadan üreticilerin ürünlerini internet üzerinden sergileyip satabiliyordu. Bu sistem, bizde de “Acaba biz de internet üzerinden bir iş yapabilir miyiz?” fikrini uyandırmıştı. O dönem öğrenci aklıyla Garanti Bankası’na gidip sanal POS almak istemiştik, ancak bizden 500.000 mark teminat istemişlerdi. O rakam, bugünün yaklaşık 500.000 eurosuna denk geliyor ve haliyle o iş bizim için orada son bulmuştu.

Peki kendi işinizi kurma kararını nasıl verdiniz? Kırılma noktalarınız neler oldu?
Kırılma noktam fabrikada gayet iyi bir pozisyonda çalıştığım dönemde yaşandı. Genç yaşımda, geceleri Uzak Doğu’daki firmalarla yazışıyor, sabah tekrar işe gidiyordum. Bu tempo yorucuydu ama bir yandan da bu işin yapılabildiğini ve gelir elde edilebildiğini görmek motive ediyordu. Bir gün artık bu döngüden çıkmam gerektiğini anladım ve “Tamam, ben bu işi bırakıyorum.” dedim. Önce eşim işten ayrıldı, ardından ben. Evin bir odasında, az yer kaplayan ürünlerle kendi işimizi kurduk. Aslında o günü, hayatımdaki en önemli dönüm noktası olarak görüyorum. 

O dönemde bu karar çok cesurca görünüyordu; bugün herkes “İyi ki yapmışsınız.” dese de o zaman kimse aynı fikirde değildi. Hatta bir iki yıl boyunca ailem bile yaptığımız işe tam olarak inanmadı. Çünkü ortada somut bir şey yoktu. Her akşam elimde kargo poşetleriyle kargo şubesine giderdim; apartmandaki herkes beni bu halde görürdü. Hatta bir gün kızımın okulda yaptığı Babalar Günü röportajında “Baban ne iş yapıyor?” sorusuna “Kargocu.” cevabını vermişti. Çünkü çocuk her gün bizi bu faaliyetin içinde görüyordu.

Geleceğe dönük en büyük hayaliniz nedir?
Bugün en büyük hayalin nedir derseniz, aslında bunu pek kimseyle paylaşmadığım, daha çok kendime sakladığım bir hayalim var. 1995 yılında, amcam Kuzey Irak’ta asteğmen olarak görev yaparken şehit oldu. Hayatımda bugün geldiğim noktada, onun manevi etkisinin ve emeğinin çok büyük olduğunu düşünüyorum. Bu emeği tam anlamıyla ödeyebileceğime inanmıyorum, çünkü üniversite yıllarımda dedem, amcama bağlanan şehit maaşıyla bana harçlık göndererek eğitimimi sürdürmemi sağladı.

Bugün baktığımda, harp bölgelerinde görev yapmış, gazi olmuş ama bazı fiziksel engelleri nedeniyle iş hayatında zorluk yaşayan çok değerli subaylarımız, astsubaylarımız, er ve erbaşlarımız var. Birçoğunun bilgisayar konusunda ciddi yetenekleri, yabancı dil bilgileri ve yüksek bir öğrenme potansiyeli bulunuyor. Bizim faaliyet gösterdiğimiz e-ticaret alanı ise bu yeteneklerin uzaktan değerlendirilebilmesi açısından son derece uygun bir alan.

Eğer bir gün imkânım olursa, amcamın adına bir vakıf kurmak ve bu vakıf aracılığıyla bu kişilere e-ticaret alanında eğitimler vermek istiyorum. Böylece hem bu bireylerin “Biz de varız” diyebilecekleri bir özgüven kazanmalarını hem de gelir elde ederek hayatın içinde yer almalarını sağlayabilecek bir proje gerçekleştirmek istiyorum.

Bugün dönüp baktığınızda sizi bu noktaya getiren süreç nasıl ilerledi?
Bir evin bir odasında başladık. Üç raflı bir kitaplığım vardı; o raflara ürün yerleştiriyordum. Daha sonra biraz kazandıkça bir raf daha alıyor, ardından o rafı da tamamen ürünle doldurmayı kendime hedef koyuyordum. Zamanla sektörün içinde bir şeylerin değiştiğini, insanların alışkanlıklarının farklılaştığını gördüm. Bu da sizi, mevcut ürün grubunuzun dışına çıkarak yeni alanlara yönelmeye zorluyor. Bu yüzden değişime kapalı olmamak çok önemli. Buradaki en değerli şey aslında manevra kabiliyeti. Bugün internetin ulaştığı her yer benim için bir ofis demek. Dünyanın neresinde olursam olayım, çalışabiliyorum. İnsanlar bazen hiçbir iş yapmıyorsunuz diye düşünebiliyor ya da yaz döneminde tatildeysem hiçbir iş yapmıyorum gibi bir durum yok diye ama durum tam olarak öyle değil.

Artık bu iş bir anlamda yaşam tarzına dönüştü. İnternet bağlantısı olduğu sürece her yer bizim ofisimiz. Bilgisayar her zaman açık, telefonlar ise neredeyse tüm iş süreçlerini yönetebildiğimiz birer merkez haline geldi.

BTSO E-ticaret Komitesi’nde yürüttüğünüz görevden bahseder misiniz?
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nda aktif olarak yürüttüğüm bir görevim var. İbrahim Başkanımızın vizyonuyla kurulan 70. Meslek Komitesi – E-Ticaret Faaliyetleri Komitesi’nde başkanlık görevini üstleniyorum. Göreve geldikten sonra ülkemizdeki tüm büyük pazar yerleri, sektör paydaşları, kargo firmaları ve entegratörlerle temas kurduk; neredeyse alandaki tüm aktörlerle bir şekilde ortak faaliyet yürüttük. Türkiye genelinde Ticaret ve Sanayi Odaları bünyesinde e-ticaret komitesi yalnızca Bursa ve İzmir’de bulunuyor. Ancak faaliyet hacmine baktığımızda, Bursa E-Ticaret Komitesi’nin Türkiye’nin en aktif komitesi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. BTSO Yönetim Kurulu Başkanımız İbrahim Bey ile ilk tanıştığımızda, ticaret ve özellikle e-ticaret alanına olan ilgisini ve bilgisini yakından görme fırsatım oldu. Bu vizyon ve bilgi birikimi sayesinde, komitemizin sürdürülebilir ve amacına uygun bir şekilde çalışabileceğini o gün anlamıştım.

Başkanımızın aynı zamanda TOBB E-Ticaret Meclisi’nden sorumlu yönetim kurulu üyesi olması da bu alandaki güçlü duruşumuzu pekiştiriyor. E-ticaret, son derece dinamik bir alan. Bu hareketli ekosistemde durağan kalmak, hem bizler hem ülkemiz hem de Bursa’daki firmalarımız için geriye gidiş anlamına geliyor. Önümüzde uzun gibi görünen, ancak emek ve iş birliğiyle kısaltabileceğimiz bir yol var. Başkanımızın vizyonu ve çalışma arkadaşlarımızın katkısıyla, katma değer üreten projeler geliştiriyor; bu alanda henüz başlamamış veya yeni adım atan firmalarımıza, dostlarımıza ve paydaşlarımıza çözüm ortağı olmaya devam ediyoruz.

E-ticaretin zorlukları ve yanlış algılar hakkında ne düşünüyorsunuz?
E-ticaret, göze girmeye çalışanların değil; gerçekten göze alabilenlerin yapabileceği bir iştir. Bu alanda uzun vadeli bir bakış açısına sahip olmak gerekir, çünkü birçok kişi hevesle başlayıp kısa bir süre sonra kendi internet sitesine ya da sosyal medya hesabına bile uğramaz hale gelebiliyor. Biz bu nedenle, e-ticaretin cesaretlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz.

Pandemiden önce babama “Oğlun ne iş yapıyor?” diye sorduklarında “E-ticaret yapıyor.” dediğinde, bu ifade çoğu kişi için havada kalan bir cümleydi. O dönem bize “internetçi” diyorlardı. Sonraları “e-ticaretçi” demeye başladılar, bu da kulağa daha “havalı” geliyordu. Hatta toptancılara gittiğimde “İnternetçi geldi, internetçi gitti.” şeklinde bahsedilirdi. En azından pandemiyle birlikte bu iş bir meslek kimliği kazandı. Pandemi bize birçok zorluk getirdi ama aynı zamanda “e-ticaret”in gerçek bir meslek olarak kabul edilmesini sağladı. Artık ailem de rahatlıkla “Oğlum e-ticaret yapıyor.” diyebiliyor.

Toplumun gözünde e-ticaretin tanımı ise ne yazık ki oldukça basit: “Oturduğun yerden para kazanıyorsun.” diyorlar. İkinci olarak da “Bir ürünü raftan alıp kargo poşetine koyuyor, gönderiyorsun.” diye düşünüyorlar. Ancak işin gerçeği bundan çok daha karmaşık. Bir ürünü o noktaya getirene kadar arka planda verilen büyük bir emek, planlama, operasyon ve strateji var. Fakat insanlar bunu görmediği için işi basite indirgeme eğiliminde oluyorlar.

Bu basitleştirme anlayışı yüzünden de “30 günde milyon dolarlık e-ticaret şirketi kurun” veya “Çin’den dropshipping yaparak zengin olun” gibi yanıltıcı YouTube videoları türedi. Şunu açıkça söyleyebilirim: Gerçekten e-ticaretten milyon dolarlar kazanıyor olsam, neden gidip video çekip “Sen de yap, sen de kazan” diyeyim? Hayatında bir kez bile kargo poşetine dokunmamış, bir kargo firmasına ürün teslim etmemiş kişilerin süslü anlatımlarla hazırladığı bu eğitim videolarına kesinlikle karşıyım. Çünkü bu içerikler, özellikle gençleri yanlış yönlendiriyor ve büyük hayal kırıklıklarına sürüklüyor.