Volber Kalıp Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Burulday, sıfır sermayeyle 150 metrekarelik alanda başladığı yolculukta 20 yılı geride bıraktı. Bugün 2 bin 200 metrekarelik alanda 45 çalışanıyla faaliyet gösteren Volber Kalıp, bugün dünyaya ihracat yapan bir firmaya dönüştü. BTSO Makine-Metal Konseyi Başkanlığı görevini de sürdüren Serdar Burulday, Türkiye’de ısı ve ses yalıtımı üzerine kalıp üreten öncü firmalardan birisi olan Volber kalıp’ın girişimcilik öyküsünü, iş yaşamındaki kırılma anlarını, gelecek hedeflerini ve BTSO’da gerçekleştirdiği çalışmaları değerlendirdi.
Serdar Bey, ticaret yolculuğunuz nasıl başladı?
1975 yılında Erzurum/Aşkale’de doğdum. 1997 yılında Bursa’ya ilk kez babamla birlikte geldim, iki gün otelde kaldım ve üçüncü gün ev tutarak Bursa’ya yerleşmeye karar verdim. 2012 yılında Volber’i kurduk bir yıl sonra da şirketin başına geçtim. Faaliyete 150 metrekare bir alanda başladık. Uzmanlık alanımız ısı ve ses yalıtımı ile akustik parça kalıpları. İlk günden bugüne patronluktan ziyade, dostluk, aile ve kardeşlik güdüsüyle hareket ettik. Volber, böyle doğdu. Sıfır sermaye ile 150 metrekarelik bir alanda faaliyetine başlayan Volber, şimdi 2 bin 200 metrekare alanda üretim ve ihracat yapan bir firma konumuna geldi.
Volber Kalıp için hedefleriniz ve hayalleriniz nelerdir?
Ana hedefimiz önce Türkiye’de, daha sonra da Avrupa’da ve global düzeyde başarılar elde etmekti. Isı ve ses yalıtımı üzerine kalıp üreten firmaların en büyüğüz. Avrupa’da ilk 10’un içindeyiz. Hedefimiz ilk 5’in içinde olmak. Dünya çapında da sıralamaya girmek için çalışıyoruz. Almanya, Fransa, İtalya, İspanya, Çek Cumhuriyeti ve Macaristan gibi Avrupa’nın önde gelen ülkelerine ve Arjantin, Brezilya, Fas ve Rusya gibi farklı kıtalardaki ülkelere ihracat yapıyoruz.
Bursa’ya ilk geldiğimde bir firmada yönetici olarak işe başlamıştım. İşe başladığımda fuar vardı. Bütün yöneticiler fuara gitmişti ve ofiste tek başıma kalmıştım. Ustabaşı, makinanın motorunu nereye yerleştirileceğini sordu. O dönem, yeni mezun olmuş ve sanayiyi bilmeyen bir insan olarak soruyu yanıtlayamadım ve ustaya onların daha iyi bileceğini söyledim. Benimle konuşan ustabaşının başımıza getirdikleri şef hiçbir şey bilmiyor ve anlamıyor dediğine şahit oldum. O cümleyi duyduktan sonra önlüğümü astım, işi bıraktım ve oradan çıktım. Bu olay sadece iş hayatımın değil, hayatımın dönüm noktası oldu. Orada şunu öğrendim: Çıraklığını yapmadığın işin ustalığını yapamayacaksın. Hükmetmek istiyorsan, hâkim olmak zorundasın. Hâkim olamadığın hiçbir şeye hükmetme şansın yok. Mektepli tarafımızı bir kenara bırakıp alaylı olmak için otomotiv sektörüne yönelerek çalışmaya başladım. CNC operatörlüğü yaparak, kalıpçılığı ve tasarımı öğrenerek adım adım, yere sağlam basarak ve hak ederek şef oldum. Bu süreçlerin tamamı, Volber’in kurulmasında bir etkendir. Bu yaşadığımız süreç, Volber’i nasıl yöneteceğimiz ve nasıl yürüyeceğimiz konusunda da önemli bir etken olmuştur.
Sektörel anlamda önemli hedefler belirlediniz. Ancak mevcut alanınız bu hedefleriniz için yeterli mi? Bu konuda neler söylersiniz?
Bu konu Volber olarak bizim de en önemli problemlerimizden biri. Avrupa’daki rakiplerimiz, 8 bin metrekare üstüne kurulu bölümler oluşturmuş, ferah ve nezih ortamlarda faaliyetlerini yürütüyor. Biz ise 2 bin metrekarelik bir alanda sıkışık bir şekilde çalışıyor ve yapabileceğimiz yatırımları gerçekleştiremiyoruz. Bizim bir adım daha öne geçebilmemiz ve rekabet gücümüzü artırabilmemiz için 5 eksen dediğimiz makinalardan koymamız gerekiyor. Ben, mevcut alanda elimdeki makinalara yer bulamıyorken böyle bir yatırımı nasıl gerçekleştirebilirim? Bu yatırımları yapmadığımda da rekabet gücümü geliştirmekte zorlanıyorum. Sözünü ettiğimiz mekansal dönüşümü ivedilikle gerçekleştirmemiz gerekiyor. Bizim gibi yüzlerce firma da bu talepte bulunuyor. Mekansal problem maalesef büyüme hedeflerimizin önündeki en büyük engel.
Bu kapsamda BTSO tarafından hazırlanan KOBİ OSB projesi Volber Kalıp için ne ifade ediyor, bu proje sizin firmanızı nasıl etkileyecek?
Bizim şehrin içinden çıkıp, alt ve üst yapısıyla doğru bir sanayileşmenin içinde yer almamız gerekiyor. BTSO Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın İbrahim Burkay’ın TEKNOSAB gibi teknoloji odaklı bir sanayi bölgesinin oluşturulması fikrine ilk etapta çok fazla inanan olmadı. Ama şimdi bu proje, Türkiye’nin gözbebeği durumunda. Herkes burayı örnek alarak kendi şehirlerinde plan ve yapı oluşturma çabasında. TEKNOSAB Bursa’da çok önemli bir atılım oldu. Hedeflerimize ulaşmak istiyorsak KOBİ OSB gibi bir projeyi de hayata geçirmek zorundayız.
Ben hayatımda gerçekleştiremeyeceğim bir şeyin hayalini kurmadım. Hayalini kurduğum her şeyi gerçekleştirdim. Bunu yaparken de samimiyet, fedakarlık, disiplin ve sabrı düstur edinerek yaptım. Sayın İbrahim Burkay’ı da sabırla izledim. Çok şey anlatıldı sanayide. Dışarıdan her şeyi anlatabilirsin ama içeriye girip bakmak gerekiyor. Çok büyük işler başardılar. Büyük projeleri büyük insanlar yapar. İbrahim Burkay’da çok büyük bir insan. Sektörün İbrahim Bey’e inancı tam. Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’nın lansmanına gittiğimde organizasyonun BTSO çatısı altında faaliyet gösteren KFA Fuarcılığa verildiğini öğrendim. Lansmanı izledim ve Odamızın vizyonuna hayran kaldım. Bizim için, Bursa için çok önemli bir olay. Çok büyük bir organizasyon. Bu organizasyonda 35-40 ülkenin şimdiden yer istemesi bizim için gurur verici.