1997 yılında Ankara’da ticari yolculuğuna başlayan Hüseyin Acer, 12 yıl önce sünger sektörüne adım atarak Küçükbalıklı’daki 160 m²’lik atölyesinde üretime başladı. Başta Amerika olmak üzere Almanya, İngiltere, Polonya ve Çekya gibi birçok ülkeye ihracat yapan Acer, başarı hikayesini ve yeni yatırım alanlarına yönelik ihtiyaçlarını BTSO Ekonomi Dergisi ile paylaştı. Sektörün ihtiyaçlara değinirken şehir içinde artık ticaretin ve imalatın yapılmaması gerektiğini vurgulayan Hüseyin Acer, KOBİ OSB projesinin hayata geçmesiyle firmaların büyüyerek ihracat potansiyellerini artıracağını söyledi.
Hüseyin Bey, bizleri ağırladığınız için çok teşekkür ederiz. Bizlere ticarette yolculuğunuzun nasıl başladığından söz edebilir misiniz?
Hüseyin Acer Oto Burak Yedek Parça ve Ticaret Limited şirketinin kurucu ortağıyım. Şirketimiz 1997 yılında Ankara’da kuruldu. 12 yıldır da bu sektördeyiz ve otomotiv sanayi için sünger üretimi yapıyoruz. Koltuk süngeri üretimi yapıyoruz. Sünger üretimi biraz basit gibi gözükse de bir araç, emniyet ve sürücü konforu için çok önemli şeyler. Biz aynı zamanda zırhlı araçların duvar trimlerini de üretmekteyiz. Vakum sistemi ile deriye döküm yaparak savunma sanayide bir katkımızın olduğunu düşünüyorum. Bu işlerde daha ileri gitmek isteriz. Yurt dışına ihracat yapan bir firmayız. Özellikle Amerika, İngiltere, Almanya’ya her yıl düzenli olarak ihracatımız var. Mikro ihracat olarak da birçok ülkeye ve yine Avrupa ülkelerinden Çekya, Polonya, Fransa gibi ülkelere de ihracat yapmaktayız. Bu arada hedeflerimiz tabii ki ihracat odaklı. Çünkü iç piyasa zaten bizi yeteri kadar tanıyor. Buradaki işlerimiz oldukça iyi ama ne kadar çok yurtdışından pay alabilirsek o bizi mutlu eder. İmkanlar dahilinde bunları yapmaya çalışıyoruz.
Sektörel anlamda yeni yatırım alanlarına duyduğunuz ihtiyaçlardan bahseder misiniz?
12 yıl önce Küçükbalıklı‘ya geldik ve hala buradayız. Buraya ilk geldiğimizde 10-15 tane kalıbımız vardı. Bu atölye oldukça büyük gelmişti o zamanlar ama şimdi kalıp adetlerimiz 100’ün üzerinde. Müşteri kalıplarımız ve kendi ürettiğimiz kalıplarımız var. Böyle olunca da çalışma alanımız yetersiz kalıyor. Buradaki en büyük sorunumuz çevresel sorunlarımız aslında. Sağımızda ve solumuzda yaşayan insanlar var. Okula giden çocuklar var, dinlenmek için, yürüyüş yapmak için gezen insanlar var, yaşlılarımız var. Bu alanlarda artık ticaretin ve imalatın yapılmaması gerekiyor. Bizim şehirden çıkmamız gerekiyor. Gece çalışmaları yapamıyoruz. İşlerimizin çok olduğu zamanlar oluyor, mesaiye kalmak istiyoruz ama gürültülü olduğu için bunların hiçbirini yapamıyoruz. Bizim gürültümüz ya da varlığımız onları rahatsız ediyor olabilir. Onun için mutlaka buraların bir düzene girmesi lazım. İmalatçıların şehir içinden mutlaka ve mutlaka çıkması lazım.
Tüm ticari süreci bu atölyede mi gerçekleştiriyorsunuz?
Net kullanım olarak 160-170 m2 bir alandayız burada. Her şeyimizi bu alanda yapıyoruz. Üretim, paketleme ve yüklemeyi bu alanda yapıyoruz. Bunlar bizi yoran şeyler. BTSO’nun KOBİ’ler için yeni alan planlamasını destekliyorum. Bize e-posta yolu ile ulaştılar, biz de kendi müracaatlarımızı yaptık. Çok iyi bir proje olacağına da inanıyoruz, muvaffak olacaklarına da inancım yüksek. BTSO‘nun KOBİ OSB projesi hayata geçerse bizim gibi birçok firma da kendiliğinden işlerini büyütecektir ve mutlaka ihracat yapacaktır. Gördüğünüz yer, 160 metre² olan bir yer. Başta Amerika olmak üzere Almanya, İngiltere, Polonya ve Çekya’ya ihracat yapıyoruz ve bunu beş yıldır yapıyoruz. Yıllık ciromuzun hemen hemen yarısına kadarını yurtdışından sağlıyoruz. Yerimiz daha büyük ve imkanlarımızın daha fazla olması durumunda bunları 2’ye 3’e katlamak çok mümkün.
BTSO KOBİ OSB Projesinin sizler için faydalı olacağından bahsettiniz. Sadece üretim anlamında mı faydası olacak yoksa başka ticari aksamlarınıza da faydası olacak mı?
Yabancı müşterinizin buraya ziyarete geldiğini düşünebiliyor musunuz? Yani biz kendi ölçeğimizde ciddi rakamlarla sürekli olarak ihracat yapıyoruz. Aynı müşterimize 5. kez çalıştığımız yıllar oldu ve yıl içerisinde 3-4 parti mal gönderiyoruz. Ama bir müşterimiz herhalde buraya gelse, bu mallar buradan mı çıkıyor, diye düşünür. Bunların bu minvalde organize edilmesi faydalı olacaktır diye düşünüyorum. Buradan ihracat yaptığımızda mesela firmalar tırla gelmek istiyorlar, buradan alım yapmak istiyorlar. Biz ise bize en azından kamyon göndermelerini ve onların merkezlerinde tekrar tırlara yüklemelerini yapmalarını istiyoruz. Böyle bir kaygımız var, giriş yok; çıkış yok bu tip sıkıntılar yaşıyoruz. Bizim gibi işletmelerden binlerce var. Büyük firmalardan da yüzlerce sayabiliriz ama bu insanların da bir anda merdivenin en üst basamağına sıçrama şansı bence yok.