Bursa Uludağ Üniversite'sinde Tesisat Baş Mühendisliği yapmasının ardından kendi firmasını kurarak iş dünyasına adım atan Coşkun İrfan, kurdukları firmalar ile Bursa ve Türkiye’ye değer kattı. Türkiye’de ve dünyada alanlarında çok az rakiplerinin olduğunu dile getiren İrfan, firmasının başarı öyküsü ve hedefleri hakkında BTSO Ekonomi'ye konuştu.
Coşkun bey ilk olarak sizi tanıyalım. Sonrasında da Evinoks’un kuruluş hikayesini anlatabilir misiniz?
Ben Coşkun İrfan.1952 Keles doğumluyum. 1974 yılında Makine Yüksek Mühendisi olarak Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden mezun oldum. Uludağ, o zaman ki adı Bursa Üniversitesi kuruluşunda 1976-1979 yılları arasında Tesisat Baş Mühendisliği yaptım daha sonra ise kendi firmalarımızı kurduk. İlk önce endüstriyel mutfak ile ilgili 1980 yılında İnoksan firmasını, 1982 yılında ise Evinoks’u kurduk. İnoksan’da 33 yıl Vehbi Bey ile ortak olarak işlerimizi yürüttük. Tüm dünyada tanınan ve kendi sektöründe iyi yeri olan bir firma haline geldik. 2012 itibariyle oradan ayrıldım. Evinoks otel servis ekipmanları ve hareketli mobilyaları üreten bir firma. O tarihte ülkemizde turizm hamlesi yoktu. 1983 yılında turizm hamlesi başlayınca işletmelere yer ve devlet arazileri tahsisi ile pazar hızla büyümeye başladı. Otellerin ihtiyacı olan masalar, sandalyeler, konferans ekipmanları, büfeler vb. gibi ürünlerde pazar büyüyünce ülkede böyle bir üretim yapan olmadığı için bu işe başladık.
Evinoks sektöründe nasıl bir konum sahip?
Evinoks’un başarısının arkasındaki en önemli konu Evinkoks niş bir alanda çalışmaktadır. Türkiye’de bu seviyede bir rakibi yok, Dünya ise iki elin parmaklarından azdır rakibimiz. Burası yeşil bir fabrika. Biz yağmur suyunu ve güneşi kullanıyor, çok düşük enerjiyle kişi başı üretim yapıyor, geri dönüşüme de katkı sağlıyoruz. Günümüzde sıkça konuşulan yeşil dönüşüm, karbon ayak izi gibi konuları uzun süredir yürütmekteyiz. Bunun dışında benim patente olan ilgimden dolayı birçok marka ve patent tescilimiz var. Uluslararası alanda 7-8 tane olmak üzere dünyanın gelişmiş bütün ülkelerinde tescilli patente sahibiz. Bunlarda soğutma ve ısıtma teknolojileri var ve şu anda bu ürünlerimizi ihraç ediyoruz. Her zaman farklı ve kreatif ürün üretme hedefiyle kaliteyi de birinci planda tutarak yönetim olarak kurumsallığa da önem vererek çevreye önem veren bir yapılanmayla yürüdük. Hiçbir zaman Türkiye’de ne yaparız demedik her zaman dünyadaki rakiplerimiz kimlerse onları aşmak üzere plan ve projelerimizi yürüterek ürün ve tasarım yaptık. Ar-Ge merkeziyiz ve işletmemizde ciddi sayıda mühendis ve mimarla çalışıyoruz. Proje satan, tasarım ağırlıklı bir yapıya sahibiz ve dünyada modernite ve makine parkuru olarak en geniş, en yeni fiziki şartlara sahibiz. Örneğin Hilton grubunun A grubu stratejik partner tedarikçisi ünvanına sahibiz. Accor ve Wyndham grubunun da aynı sekilde. Bu önemli adım bizim için bir kırılma noktası olmuştur.
Yeşil fabrika konusunu açabilir misiniz?
Çalışanlarımızın sağlığına da çok dikkat ediyoruz. Hem yeşil fabrikayız hem de iş ve işçi güvenliği sağlığı açısından yüksek standartlara sahibiz. Yangın güvenliğinde de yüksek standartlara sahip bir fabrika burası. Yağmur çok yağarsa senede 5-6 bin ton yağmur suyunu arıtıp lavabo, duş ve processteki boyahaneler dahil hepsinde yağmur suyu kullanıyoruz. Electrolux ile işbirliği süreciniz nasıl başlamıştı? Bize bir hayal satın dediler. Gelecek 20-30 yıla dönük üretimle ilgili, bu sektörle ilgili hayalinizi renklendirin, şekillendirin ve sunumunuzu yapın, biz de bu geleceğe dönük değerleri dikkate alarak kriterleri ölçeceğiz ve kiminle çalışacağımıza öyle karar vereceğiz dediler. Biz sanıyorum bütün finansal adımlardan geçip iyi bir hayal sattık onlara. Çok hoşlarına gitti. Bizim fabrikamızda ahşap bölümü var ve çok donanımlı makinelerimizle bir otelin tüm ahşap mobilyalarını üretebileceğimiz bir makine parkına sahibiz. 2 yıllık her ay ne yapacağımıza dair bir süreç takvimi belirlendi. Her ay İtalya’dan 2 ile 5 kişi arasında olan ekipler geldi. Biz de tasarım ve çizimleri yaptık ArGe merkezimizle. Sonra işin daha ete kemiğe bürünmeye başladığı prototipleme işlemlerine başladık. Toplam 3 yıl mühendislik hizmetleri yapıldı. Bu arada makine parkımız ve test istasyonları için ciddi yatırım yaptık. Çok ülke gezdim hem ihracat anlamında hem de fuara katılma anlamında. Sonunda işte Elektrolux üretimi başladı ve 3 senedir de sürüyor. Dünyanın her yanında bu konuda tek üretici biziz. Onların İtalya’da Çin’de ve Fransa’da çeşitli yerlerde üretimleri var. Çok flexible ve hızlı ürün üretmeyle ilgili lego gibi bir ürün ailesi geliştirdik. Benim zaten hayalimdi bu. Arkadaşlar biraz korktu Elektrolux ile iş yapacağız diye. Bu hayalimi gerçekleştirdik. Hepsini yaparız ve yaptık. Elektrolux’e şu anda 6 bin 700 kod içeren ürün üretiyoruz. Yapacağımız her şeyi basit, pratik, herkesin söküp takabileceği, hızlı monte ve demonte edebileceği şekilde ürünler tasarlamak zorundayız. Bu mühendislikte özgün bir altyapı gerektirir. Örneğin biz Amerika’ya 23 yıldır ihracat yapıyoruz. Ahşap servis arabaları grubumuz var onun ihracatını yapıyoruz. Bunlar tamamen parçadan bütüne Amerika’ya kutuların içinde gider, Amerika’daki distribütörümüz ister toplar isterse kendi alt distribütörüne gönderir. Orada bine yakın kendi distribütörleri var onlar kendileri toplayabilir. Bizim İkea’dan bir farkımız var bizde ne cıvata ne herhangi bir bağlantı elemanı göremezsiniz. Ürünü monte edince komple kaynakla yapılmış ya da solid olarak yapılmış zannedersiniz.
Çeyrek asrı yakın bir dönemdir sektörde faaliyet gösteriyorsunuz. Bu süreçte sizin için kırılma noktanız ya da unutamadığınız bir an oldu mu?
Bu çok gurur verici bir şey. Mısır’da, Kahire ve diğer turistik alanlarda biz çok iş yapıyoruz. Oradaki bir distribütörümüz bizimle ortak iş kurmak için orada bir fabrika kuralım dedi. Zaten onun mobilya fabrikası vardı, siz burada iç soğutucu ve ısıtıcıları yapın mobilyayı ben orada yapayım dedi. Öyle olmaz siz kendi markanızı koyacaksanız ben zaten parça satışını yapıyoruz dedim. İlla Evinoks markası olacağını söyleyince her şeyin burada kalite sistemi içerisinde kontrollü şekilde üretilmesi lazım dedim. Burada ince detaylar var, bunları ancak buradaki makina parkıyla yapabileceğimizi belirttim. Niye Evinoks markası istiyorsunuz dediğimde Evinoks’un Mısır’da büyük bir popülaritesi olduğunu söyledi. Kendi markasını koyduğunda satamayacağını Evinoks olduğunda değerli olduğunu söyledi. O kadar mutlu oluyorsunuz ki böyle bir şeyi gördüğünüz zaman. Çok lüks bir otelde kendi markanız… Şef’e sorduğumda 10 yıldan fazla oldu bir kere bile servis istemedik öyle iyi soğutuyor/ısıtıyor dedi. Bu çok önemli bir şey.
Bir iş insanı olarak mesleki eğitim konusunda neler yapılmalı?
Bu konuya bakış açınız nedir? BTSO’nun mobilya grubunun yaptığı bir arama toplantısı vardı. Üniversiteler kalkınma ajansları, üreticiler ve çeşitli sektörlerden herkesin konuştuğu en önemli konu personel bulamıyoruz meselesiydi. Eğitim çok önemli ama nasıl bir eğitim? Eğitimin içerisine sanat ayağı koyamazsanız ne mühendisi ve mimarı çıkarsa çıksın meslek hayatında düz bir mühendis ve mimar olabilirler, kreatif ve fark yaratan bir insan olamazlar. Bizim en büyük ihtiyacımız fark yaratan bir ülke olmak ve katma değeri yüksek ürünler üretmek. Bunları üretmek için katma değeri yüksek ürün üretebilecek zihinlere ihtiyacımız var. Ben üniversitede 5 yıl boyunca profesyonel müzik yaptım. Gençlerimize şunu söylemek isterim, kreatif olmak zorundasınız. Sanatla ilgili bir dalda özenle ilgilenmeniz ve bilgilenmeniz lazım. Mesleki eğitim çok önemli. Meslek eğitiminde meslek erbabı oluyorsunuz.
Kirazlıyayla sanatoryumu BTSO’nun vizyonuyla referans eğitim merkezi Bursa Business School haline geldi. Sizin için Kirazlıyayla sanatoryumunun farklı bir önemi var. Uzun bir süre baş mühendisliğini yapmıştınız. Bu tarihi yapının iş dünyasına kazanılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sanatoryum binası, verem çok yaygın bir hastalık ve oranın havası Uludağ’ın ne tepesi ne de şehre yakın öyle bir rakımda yapılmış bir yer ki, özellikle bahar aylarında, müthiş güzel bir yer. Çok tedaviler yapmış daha sonra ölümünün arkasından çeşitli ellerden geçmiş sonra İş Bankası almıştı orayı ama işletemedi ve Üniversiteye devretti. Biz de Üniversite olarak orada Üniversiteler arası toplantılar, kurullar, eğitimler ve aynı zamanda hastane olarak çalıştırma niyetiyle onarımlar yaptık. Ben o zaman Bursa Üniversitesi’nin ilk mühendislerinden biriyim. Tesisat Baş Mühendisiyim. Bütün mekanik, tesisat, ısıtma-soğutma işleri bizim kontrolümüzde olan işlerdi. Haftanın iki üç günü Uludağ’da sanatoryumun orda onarım işleriyle vakit geçiriyordum. Kış şartları çok ağırdı ve o günkü inşaat materyallerinin nitelikleri itibariyle onarsak da kışın bozuluyordu. Üniversite de başa çıkamadı ve en son 7 sene önce BTSO tarafından alınarak şu anda gurur verici bir tesis haline getirilmiş. Öyle bir mimari yapı kurtarılmış ve çok güzel restore edilmiş. Çok nitelikli bir yere dönmüş. Daha da önemlisi orada bir iş okulunun olması. Sektör toplantıları, arama toplantıları yapılıyor. Bu vizyoner bir düşünce. Aşağıda iki küçük otel vardı onları da sıfırdan restore etmişler ve alttan tünellerle birbirine bağlanmış, kış şartlarında gidip gelmek zor diye. Gurur duyduğumuz bir eser haline getirilmiş. Başkan İbrahim Burkay'ı ve BTSO’da emek veren tüm arkadaşları tebrik ediyorum.
Son olarak bizimle paylaşmak istediğiniz düşünceleriniz var mıdır?
Kurumsal arkadaşlarımız bu markayı yaşatıp yabancılar gibi profesyonelce gelişmeli ve yurtdışında marka alabilmeli. İnanın çok ciddi iki rakibimiz iflas etti. Böyle çalışırsanız ayakta kalıyorsunuz. İş hayatı iki tekerlekli bir bisiklet gibi, pedalı çevirmezsen devrilirsin. Bu herkesin sorumluluğu. Bu müessese buraya gelmiş, ismini yazdırmış ve kendi markasıyla 40 küsür ülkeye ihracat yapıyor. Bu işin parasal boyutu önemli değil. Önemli olan ülkene değer yaratmak ve gelecek nesillere bak Türkiye’den Evinoks çıkmış, Arçelik, Vestel çıkmış dedirterek lokomotif görevi yapmak zorundayız. Biz iki tane uluslararası birlik kurduk biri uluslararası patent birliğiydi diğeri de uluslararası rekabet ve teknoloji birliğini kurduk. Burada Bursa’nın sanayici iş adamları arkadaşlarımız, sektöründe öncü olan kişiler kurucu üye olarak çalıştılar. Patent mevzusu Türkiye’de yok denecek kadar azdı. Patent vekili yetiştirme kursları açtık. Bursa patent konusu ile marka ve tasarım tescili konusunda Türkiye’de ilk üçte yer alıyor. Bu bilinci yaratıp belli bir altyapıyla bu konuda ivme kazandırmış olduk.