20 yıldır dış ticaret ve e-ticaret alanında çalışmalar yapan BTSO E-Ticaret ve Dijitalleşme Konseyi Başkanı İlker Özgüven, fabrika kurmaya benzettiği e-ticaret yazılımında ekonomik, ulaşılabilir ve KOBİ’lerin ihtiyaçlarını çözebilecek bir proje üzerine çalıştıklarını söyledi.

E-ticaretin anlatıldığı kadar kolay bir iş olmadığını da kaydeden Özgüven, “Sektörde başarı hikâyelerinin belki de 10 katı başarısızlık hikâyesi vardır.” dedi. Firma olarak Bursa Dış Ticaret Merkezi’nin avantajlarından faydalandığını belirten Özgüven, e-ticaret ve girişimcilik tecrübeleri ile BTSO çatısı altında yürütülen Payitaht Çarşı, Dış Ticaret Merkezi hakkındaki düşüncelerini BTSO Ekonomi’ye anlattı.

İlker bey öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

1972 Eskişehir doğumluyum. Bursa Uludağ Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstriyel İlişkiler Bölümü mezunuyum. İş hayatına yurt dışındaki stajlarımdan sonra turizm sektöründe başladım. 3 yıllık turizm sektörü tecrübemden sonra 2000’li yılların başında kendi girişimimle dış ticaret firmamızı kurarak bu sektöre girdim. 20 yıldır dış ticaretle uğraşıyorum. 2012 yılından itibaren de bilişim ve e-ticaret-dijitalleşme üzerine hizmet gösteren ikinci firmamı kurdum ve çalışmalara devam ediyorum. Hâlihazırda bulunduğumuz Bursa Teknik Üniversitesi Teknopark ise yeni ofisimiz. Buraya bizi çok mutlu eden bir proje kapsamında transfer olduk. Dış ticaret faaliyeti gösteren firmalar için e-ticaret siteleri ve bunlarla ilgili dijitalleşme süreçlerini yöneten firmamız burada faaliyet gösteriyor. Bizim işlerimizin iki ayağı var: uluslararası ticaret ve e-ticaret. Günümüzde Covid’den sonra yaşanan gelişmelerin etkisiyle herkes e-ticaret ve dijitalleşmenin öneminin farkında. Biz de firma olarak e-ticaret ve e-ihracat üzerinde yatay ve dikey olarak hizmet veren bir firma kurduk ve çalışmalarımıza devam etmekteyiz.

“300’E YAKIN FİRMAYA HİZMET VERİYORUZ”

Firmalarınızın sektördeki konumu nedir?

Biz genellikle tekstil dış ticareti kısmında uzmanlaştık. Burada öncelikle ithalat ile başladık sonra ihracatı keşfettik. Başta Polonya olmak üzere Avrupa ülkelerini önümüze koyarak ihracat faaliyetlerinde bulunduk. Bizim hikâyemiz, Türkiye’nin hikâyesi gibi… İnişler ve çıkışlarla dolu. Genellikle Avrupa pazarı olarak Fransa, İspanya ve Danimarka ağırlıklı çalıştık. Dış ticarette rekabet zor. Son dönemlerde yeni çıkan mevzuatlar ve Çin pazarının etkisinden dolayı, o pazar gittikçe zorlaşmaya başladı. Biz şanslı taraftaydık, ikinci bir alternatifimiz vardı. Bu da internet ve dijitalleşmede faaliyet gösteren firmamızdı. Biz 2014’te Hindistan’dan bir firmayla ortak olarak bu işe girdik. Zaten F2F Bilişimin hikâyesi de burada başlıyor. Hindistan tekstil e-ticaret platformu Fibre&Fashion’ı -o zaman çılgınca bir girişim olarak düşünülse dearayıp randevu aldım. Hindistan’a gittim ve kendimi anlattım. O dönem Alibaba da aynı şekilde partnerlerle çalışmaya başlamıştı. İkna ettik, bir ekip kuruldu ve çalışmalara başladık ama başarısız olduk. Çünkü o zaman Türkiye’de şu anki e-ticaret mantığı yoktu. İnsanlar B2B sitelerine sadece hesabı açıp kullanarak işi yürüteceklerini düşünüyorlardı. Herhangi bir şekilde ‘Güncelleyeyim, ürün yükleyeyim, müşterilerden gelen soruları cevaplayayım’ diye bir mantık olmadığı için sistem, bir süre sonra işlememeye başladı. Bu da insanlara mutsuz müşteri kazandırdı. Sonuç alamayınca biz de kendi yolumuzuz çizdik. Öncelikle yerel firmalar olmak üzere dış ticaret ve sektördeki bilgilerimizi yansıtarak firmalara hizmet verelim dedik. Şu an 300’e yakın firmaya hizmet vermekteyiz. Ben girişimciyim. Her girişim, bize bir tecrübe kazandırıyor. Bazen yanlışlarımız oluyor ama biz her seferinde iyi niyetle yolumuza devam ettik. İşin güzel yönü de bu zaten. Girişimci olmak ve girişimci kafasının verdiği heyecanı sevdiğim için hep bu noktada olmak istedim. Yatırım yapacak büyük bir sermayem de yoktu. Kısıtlı ve küçük imkânlarla iyi değerlendirmelerde bulunarak bugünlere kadar geldik.

“BEN GİRİŞİMCİ KAFASINDAYIM”

Başarısız olduğunuzda kendinizi nasıl motive ettiniz?

İlk şoku yediğiniz zaman kötü oluyor ama eğer ‘Ben gerçekten girişimci kafasındayım’ diyorsanız başarı kadar başarısızlık da bu işin bir parçası. Yiğit düştüğü yerden kalkar! Önce bir nefeslendik, sonra toparlanıp saldırmaya devam ettik. Taktik ve strateji önemliydi. Çok büyümek gibi bir hedefim hiç olmadı. Biz bazı ölçeklerde işi az ekiple sürdürülebilir şekilde nasıl yaparız diye kafayı yorduk. Benim en büyük destekçim de eşimdir. Ne zaman tökezlesem “Tamam, dur. Bir nefeslen, sonra devam et” dedi. Belki de onun verdiği desteklerle işi sürekli hale getirdik. Pişmanlıklarım tabii oldu. Belki başka bu kadar eğitim ve tecrübe başka bir profesyonelliğe devam edebilirdi ama şimdi olsa tekrar yaparım.

“ÇÖPE GİDECEK TECRÜBENİN KİMSEYE FAYDASI OLMAZ”

Hedeflerinizin ne kadarına ulaştınız? Vizyonunuzda neler var?

Ben, teknik olarak emekli olamam. Her insanın hayali vardır; işleri belli bir noktaya getirelim, sonra çekilelim ve emekliliğimizi yaşayalım diye... Bu, hiç benim tarzım değil. Emeklilik başvurum kabul edildiğinde ben Teknopark’ta Webkeller projesinin sunumunu yapıyordum. Sağlığım ve piyasa şartları müsaade ettikçe çalışmaya devam edeceğim. Çünkü bu iş, keyifli bir şey. Bir de hayatta kazanılmış tecrübeler var ve bu tecrübeleri bir şekilde ikinci ve üçüncü kuşaklara aktarmak gerekiyor. Bizimle beraber çöpe gidecek bir tecrübenin kimseye faydası olmaz.

“E-TİCARET SİTESİ KURMAK O KADAR KOLAY DEĞİL”

F2F Bilişim’de Nasıl Bir İş Kurgusu Yaptınız?

Ortaklık modelimizle profesyonel bir iş modeli uyguluyoruz. Benim firmayı kurmama rağmen şu anda şirketimizdeki başarılı iş arkadaşımız olan Koray Bey de firmanın ortağıdır. Çünkü bu iş, anca böyle büyür. Özellikle yazılım, bilişim, e-ticaret sektöründe çok katmanlı bir iş var. Her şeyi sizin profesyonel şekilde yapmanız lazım. Grafik departmanı, yazılım departmanı ve operasyon departmanı gibi daha birçok sistemi kurmak çok büyük bütçelere dayanan işler. E-ticaret ve dijitalleşme kolay işler değil. Bir kazan suyu bir günde içemezsiniz! Benim firmalara hep verdiğim tavsiye her gün o kazandan bir bardak su içerlerse dönüşümü çok daha rahat tamamlarlar. Şimdi piyasayı görüyoruz… Bir sürü e-ticaretle ilgili başarı hikâyesi var ama arka yüzünde belki de 10 katı fazla başarısızlık da var. Biz firma ziyaretlerine gittiğimizde oradaki arkadaşlarla tecrübe paylaşımı yapıyoruz. Herkesin dediği ortak nokta şu: Bu, hiç kolay bir iş değil. E-ticaret sitesi kurmak, bir fabrika kurmak gibidir.

“EKONOMİK VE ULAŞILABİLİR BİR YAZILIM GELİŞTİRİYORUZ”

Webkeller olarak hizmet alanınızda neler ön plana çıkıyor? Sektördeki konumunuz nedir?

Bu, yeni bir alan bizim için. Bir e-ticaret platformu, hazır yazılımlarından farklı olarak daha çok mikro ve KOBİ ölçekli firmalara hitap eden bir yazılıma sahip olmalı. Girişimcilik hikâyemizden ortaya çıkardığımız bir proje... Biz firmayı kurarken ne sıkıntılar çektiysek bunları yeni kurulan firmalar dijitalleşirken çekmesinler diye bir altyapı kurduk. Şu anda çalışmalara devam ediyoruz. Yılbaşı gibi lansmanı da yapılacak inşallah. Ben, özellikle Türkiye’deki iş modeline uygun bir yazılım geliştirdiğimizi düşünüyorum. Ekonomik, ulaşabilir ve KOBİ’lerin ihtiyacını çözebilecek bir yazılım üzerine çalışıyoruz.

“GELECEK GENÇLERİN”

Bursa’da doğru hamleler yapılıyor mu?

Özellikle Bursa Teknik Üniversitesi özelinde konuşmak gerekirse burada başta Rektörümüz Prof. Dr. Naci Çağlar olmak üzere tüm akademisyenlerimize teşekkür ediyorum. Sağ olsunlar sanayi işbirliğini gerçek anlamda masaya yatırıp bununla ilgili elle tutulabilir ve ulaşılabilir projeler yapmaya başladık. Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nda Başkanımız İbrahim Burkay’ın vizyonuyla geçen dönem 36. Komite (Dış Ticaret Komite) kuruldu. Bu dönem de 70. Komite (E-ticaret) kuruldu. Bu vizyon, bizim üniversitedeki çalışmalarımıza da yansıyor. 36. Komite özelinde Bursa Teknik Üniversitesi’nin Dış Ticaret ve Lojistik Bölümünde komite üyelerimiz gelip burada ders de veriyor. Bu dönem ilk defa e-ticaret, seçmeli ders olarak verilmeye başlanacak. Rektörümüzün önderliğinde Avrupa Birliği projelerinde üniversite ile ortak çalışmalar yapıyoruz. Bizim için önemli olan, ekibin genç olması. Onların vizyonu, bakış açıları, teknolojiyi aktif olarak kullanmaları, çözüm yaklaşımları beni etkilediği için ben özellikle ekibimin genç arkadaşlardan kurulmasından yanayım. Şu an ekipten beni çıkarırsanız yaş ortalaması 23 olur. Bazen arkadaşlarım “Bu kadar tecrübesiz bir ekiple çalışılır mı?” diyor. Evet, çalışılır. Onların vizyonu ve teknolojiye olan ilgisi bize göre daha fazla, gelecek onlarda. Biz artık belli bir dönem sonra kendi görevimizi tamamlayacağız ve şirketin sürdürülebilir olması için bu şart. Üniversitenin mutlaka sanayi ile kol kola girmesi lazım.

“BURSA DIŞ TİCARET MERKEZİ’NİN BÜYÜK FAYDASINI GÖRDÜM”

BTSO bünyesinde hizmet veren Bursa Dış Ticaret Merkezi de sizin faaliyet alanınız açısından çok önemli. Firmalara ne gibi getirileri oldu? Sektörün geleceği açısından bu merkezi nasıl konumlandırıyorsunuz?

Bursa Dış Ticaret Merkezi, 36. Komite Başkanlığım zamanında BTSO Meclis Başkan Yardımcısı Murat Bayizit ile beraber ortaya koyduğumuz bir projeydi. Bunun ete kemiğe bürünmüş olması, beni mutlu ediyor. O projeyi biz tasarlarken Başkanımız İbrahim Burkay’ın bu konudaki destekleri inanılmazdı. Covid’e rağmen bir şekilde belli bir noktaya geldi. Bizzat firma sahibi olarak denedim ve memnun edici sonuçlar aldım. Bursa’nın buna çok ihtiyacı vardı. Ekip ve ellerindeki imkanlar çok iyi. O ekibin tecrübelerini üniversite öğrencilerine yansıtabilirsek buradan pazar araştırma konusunda olumlu geri dönüşler alabileceğimize inanıyorum. Bütün firmalara tavsiye ediyorum. BTSO üyesi tüm firmalar, özellikle dış ticaret alanında çalışmak isteyenler, kendine bir yön bulmak isteyenler, e-ticaret ve ihracat dikeyinde çalışmak isteyen firmalar için pazar araştırması açısından kritik başarı faktörlerinden biri olacak. Mutlaka firmaların denemesini ve pazarlama planına dâhil etmesini tavsiye ederim.

BTSO çatısı altındaki sektör konsey çalışmalarınızda nasıl bir yol alındı ve sektöre nasıl bir yol verecek?

70. Meslek Komitesi e-ticaret firmalarından kurulmuş bir komite. Biz burada beş kişilik bir ekiple çalışıyoruz. En büyük özelliği Türkiye’de faaliyet gösteren meslek komitelerinin ilki olması. Biz artık e ticaretçiler olarak, e ticaretçi deyince herkes yeri yurdu olmayan firmalar sanıyor ama bizim komite üyelerimiz arasında çok ciddi markalar da var. Sektörde, özellikle işin yasal tarafında, görüşlerimizi bildirmek ve bunları üst makamlara iletebilmek için bir fırsat oldu. İş komitesi olarak da e-ticaret dijitalleşme konsey başkanlığını yürütüyorum. Bu konu ile Bursa özelinde e ticaret ekosistemini masaya yatırarak paydaşları bir araya getirmeye çalışıyoruz. Çünkü bu ekosistemde insanların daha çok irtibatta olması gereken bir sektör.

“BTSO’NUN PAYİTAHT PROJESİ ÖNEMLİ BİR DÖNÜŞÜM SAĞLAYACAK”

BTSO’nun Payitaht Projesi de e-ticaret konusuyla doğrudan bağlantılı. Burada nasıl bir dönüşüm öngörüyorsunuz?

E-ticaret kapsamında baktığımızda lojistikten yazılıma, ihracattan gümrükçüye bütün sektörleri kapsadığı için bu yönde çalışıyoruz. Payitaht Çarşı ile ilgili oradaki dönüşümle ilgili çalışmalarımız var. Konteyner kentle ilgili orada üretilen ürünleri e-ticaretle satma gibi bir projemiz var. Hem komitemize üye olan firmalar, hem üniversite, hem de kamudan yetkililer ile Bursa’daki e-ticareti de tartışacağız. Markalaşma ve sürdürülebilir olma konularını masaya yatırıp bir fizibilite yaratmaya çalışıyoruz. 2024 yılında Bursa Teknik Üniversitesi ile Erasmus+ projesi de planlıyoruz. Payitaht Çarşı’daki en büyük hedefimiz, çarşı içindeki firmaların konvansiyonel ticareti devam ederken e-ticaret özelinde bilinçlenmelerini sağlamak. Yerel Bursa ürünlerini e-ihracat kanalı ve e-ticaret ile yurt içinde ve Avrupa’da satmayı planlıyoruz. E-ticaret irtibat merkezi kurma projemiz var, eğer yasal süreçler tamamlanırsa çarşı içinde güzel bir e-ticaret ofisimiz öncülük yapacak. 2024’ün ilk döneminde çarşı içinde BUTGEM’den destek alarak firmalara ürün çekimi, ürün yüklemesi, pazar yerine ulaşma konularında eğitimler vermeyi de planlıyoruz.