Uzun zamandır beklenen Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) 6’ncı Değerlendirme Raporu, 9 Ağustos’ta yayınlandı. Raporda iklim değişikliğinin yaygın şekilde görüldüğü, artarak hızla ilerlediği belirtiliyor. İnsan kaynaklı iklim değişikliği, şimdiden dünyanın her bölgesinde birçok aşırı hava ve iklim hareketine yol açmış durumda. Rapora göre; bu değişikliklerin çoğu, eşi benzeri görülmemiş seviyede ve bazılarının artışı da devam ediyor. Dünyanın dört bir yanından orman yangınları, aşırı sıcaklar ve ani sağanakların yol açtığı sel haberleri gelirken, üst üste hava olaylarıyla ilgili de yeni rekorlar kırılıyor.
Ülkemizde de maalesef bir tarafta sel felaketleri yaşanırken, diğer tarafta aşırı sıcaklarla beraber orman yangınları ile mücadele ediliyor. İklim krizi ve aşırı sıcaklıkların yangınlarda önemli etkisi olduğunu biliyoruz. Orman yangınlarının aynı zamanlarda çok sayıda yerde çıkması iklim krizinin tipik özelliklerinden biridir.
Yükselen hava sıcaklığı, aynı zamanda atmosferde bir sünger görevi görerek var olan tüm suyun buharlaşmasına neden olmaktadır. Bu yüzden, bitkilerin soğumak için gerçekleştirdikleri doğal terleme işlevleri, yaz döneminde doğal olarak artış gösterir. Yapraklarda, köklerde ve dolayısıyla toprakta birikmiş suyun buharlaşmasına dayanan bu süreç, aşırı sıcaklarda bitkileri ve toprağı kuraklaştırmaktadır. Bitki örtülerinin yükselen sıcaklık karşısında büyüyememeleri, atmosferdeki karbon miktarını düşürecek kadar fotosentez yapamamalarına dolayısıyla iklim krizi döngüsünün daha da güçlenmesine neden olmaktadır.
Yaz mevsiminde nemini kaybeden ot, yaprak gibi organik maddelerin yoğun sıcak hava dalgaları ile daha çok su kaybetmeleri, orman yüzeylerinin her an tutuşmaya hazır hale getirmektedir. Ayrıca ormanlara atılan cam, plastik vb. atıklar da tutuşmayı hızlandırmaktadır. Dolayısıyla, temmuz ve ağustos aylarında orman ekosistemleri çok daha savunmasız hale gelmektedir. Çevresel ve iklimsel krizler üzerine küresel ve sistematik eylemler alınmadıkça iklim krizinin etkilerinin somutlaşarak artacağı yani orman yangınlarının da şiddetleneceğini öngörülmektedir. Yapılan araştırmalarda, küresel ısınma 3 dereceye ulaşırsa bir yıl içinde yaşanabilecek yangınlı gün sayısının 40 olacağı öngörülüyor.
Çıkan yangınları geçmiş yıllardaki orman yangınından ayıran en büyük nokta, gezegenimizin kendini onarabilecek ne zamana, ne de güce sahip olmamasında yatıyor. Bu nedenle tüm ülkeler, hükümetler, iş dünyası ve toplumlar iklim değişikliğinin gidişatında belirleyici olan önümüzdeki on yılda, bilime dayalı kararlar vermeli, küresel ısınmayı 1,5 °C ile sınırlandırma hedefini benimseyecek sorumluluklar almalıdır. Ortaya çıkan felaketleri telafi etmek için harcanacak ekonomik kaynaklar, felaketler yaşanmadan önlemler için harcanmalıdır. Zira doğayla pazarlık olmaz…
BUÜ Çevre Mühendisliği Öğr. Üyesi
Doç. Dr. Efsun DİNDAR