Son 40 yılda yaptığı reformlar sayesinde dünyanın en büyük ekonomik güçlerinden birine dönüşen Çin Halk Cumhuriyeti, koronavirüs salgını dolayısıyla zor günlerden geçiyor. Hastalığın ortaya çıktığı ülke olan Çin, 1990 yılından bu yana her yıl açıkladığı büyüme hedefini bu yıl açıklayamayacağını ilan etti. Salgın sonrası dönemde toparlanma sürecinin zorlu olması beklenen Çin’de Türkiye için önemli fırsatlar ortaya çıktı.
Genel Değerlendirme
Dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan Çin, 1978 yılında başlatılan reformlarla birlikte, merkezi planlı ekonomiden serbest piyasa ekonomisine geçiş sürecinde ekonomik ve sosyal anlamda hızlı bir gelişme göstermiştir. GSYİH büyüme hızı yılda ortalama %10 oranına erişmiştir.
Çin pazarını yabancı iş insanları için cazip kılan etmenlerin başında, ekonomik büyüklüğün ve hızlı büyümenin ötesinde halkın alım gücünün artması ve yüksek gelir düzeyine sahip kentli ve tüketim odaklı toplum yapısının güçlenmesi ve tüketici tercihlerinin batılı tarzda ürünlere kaymasıdır. Ülkeye özgü kutlama günlerindeki tüketimin boyutu Batılı ülkeleri geride bırakabilmektedir.
Ülke, sanayi ürünleri ithalatı açısından, yüksek ürün standardında, yenilikçi ve tasarım ürünler için önemli bir gelecek vaat etmektedir. Sanayi ürünlerinde potansiyel arz eden ürün ve sektörler; mermer, maden cevherleri, otomotiv ve otomotiv yan sanayi, tekstil, elektrikli-elektriksiz makineler, inşaat malzemeleri, kozmetik ve mobilyadır.
Çin’de tüketici gelirlerinin artması ve kentleşme faktörlerinin etkisi ile sağlıklı beslenmeye, organik ürünlere ve yeni tatlara yönelim (zeytinyağı gibi) ile birlikte lüks tüketime, sağlıklı, yenilikçi ve kaliteli ürünlere talep artmaya başlamıştır. Dünya gıda ithalatında 2. sırada olan ülkenin gıda maddeleri ithalatı 2001-2018 döneminde 8 milyar dolardan 118 milyar dolara ulaşmış olup, dünya gıda ithalatından aldığı pay %10 civarında bulunmaktadır. 2018 yılında Çin’e 149 milyon dolarlık toplam tarım-gıda ürünleri ihracatımızın içinde, 132 milyon dolarlık gıda maddeleri ihracatı yer almakta olup, 2008-2018 yılları arasında ülkeye gıda ihracatımız 7 kattan fazla artmıştır. Çin’e ihracatımızda potansiyel arz eden ve halen ihracatı yapılan gıda maddeleri: Kiraz, fındık, Antep fıstığı, kuru meyveler, zeytinyağı, ayçiçeği yağı, şekerli ve kakaolu mamuller, meyve suları, organik gıdalar, belirli balıklar (ton balığı, alabalık ) ve diğer su ürünleri (deniz patlıcanı, yumuşakçalar ve kabuklu deniz ürünleri ), içme suyu, buğday unu, çay, meyve ve bitki çayları, baharatlar, makarna, bulgur, bal, reçel, bisküviler, konserve gıdalar, soslar ve kirazdır.
Ülkenin geniş bir coğrafyaya yayılmış olması nedeniyle bölgeler arasında gelişmişlik düzeyinde ve tüketici tercihlerinde önemli farklılıklar bulunmaktadır. Gelişmişlik düzeyi, pazar büyüklüğü, tüketici alım gücü açısından ülkenin güney ve kıyı bölgeleri diğer bölgeleri geride bırakmaktadır ve yabancı iş çevreleri bugüne kadar bu bölgeleri tercih etmiştir. Başta Yangze Nehri Deltası’ndaki şehirler ve eyaletler olmak üzere (Şanghay, Nanjing, Wuhan, Chongqing ve Chengdu başta olmak üzere toplam 14 şehir) kıyı bölgesindeki yerleşim alanları ülke ortalamasının üzerinde yaşam standardına sahiptir.
Ülkeye ihracat ve yatırım yapacak iş insanlarının, belirli bir doygunluğa ulaşmış Şanghay, Pekin gibi büyük şehirlerin yanı sıra orta büyüklükteki şehirlerde deönemli fırsatlar yakalamaları mümkündür. Söz konusu şehirlerde nüfus 4-10 milyon arasında olup, 2019-23 döneminde perakende piyasasında, büyük merkezlere göre daha hızlı bir büyüme beklenmektedir. Pazara giriş ve pazarda tutunma açısından söz konusu şehirler, ürün tanıtımı, işçilik ve kira maliyetleri açısından büyük şehirlere göre daha avantajlı bölgeler olarak değerlendirilmektedir. The Economist Intelligence Unit’in (EIU), 2019 yılında yayınlanan bir çalışmasında Zhegzhou, Xi’an, Nanjing, Chegdu, Suzhou, Chongqing, Hangzhou, Xiamen, Foshan, Dongguan’ı bu konuda hedef göstermektedir. Anılan şehirlerde halkın gelir düzeyi ve tüketim harcamaları artarken, sayısı giderek büyüyen orta sınıfın Batılı tarzda tüketim alışkanlıkları gelişmektedir. Büyük şehirlere göre işçi ücretleri ve kira bedellerinin daha düşük olması, daha az rekabetin olması söz konusu şehirleri ticaret ve yatırım için cazip hale getiren unsurlardır.
Eyalet sistemine sahip olan Çin’de, her bir eyalet ve büyük şehrin orta büyüklükte bir Avrupa ülkesi boyutunda olması ve söz konusu şehirlerden her birinin ürün ve tüketici tercihlerinde farklılıklar bulunması, her bir bölge için özel bir pazara giriş stratejisi belirlenmesini gerektirmektedir. Eyaletler arasında, mevzuatta da farklılıklar olabilmektedir.
COVID-19 Sonrası Türkiye İçin Hangi Fırsatlar Var ?
Küresel markaların pek çoğu Çin’deki faaliyetlerini kısmen ya da tamamen askıya aldılar ve Asya piyasalarında daralmaya gittiler. Bu noktada Türkiye için hem yeni doğrudan yatırım fırsatlarının ortaya çıktığı hem Çin’in üretiminde gerçekleşen daralma sebebiyle petrol talebinin azalması ve buna bağlı olarak petrol/doğalgaz fiyatlarında düşüşlerin meydana gelmesi Türk imalatçısının üretim maliyetlerini de düşürecek bir gelişme olacaktır.
Bütün bu fırsatların en önemlisi, Çin’in üretim kapasitesinin azalması sonucunda artan küresel talebin kısa vadede geçici, orta ve uzun vadede ise kalıcı olarak aşağıdaki sektörlerde küresel ithalatçıları Türkiye’ye çekebilecek çalışmalarda bulunulması Türk ihracatçıları için yeni fırsatlar doğurabilir.
Hazır giyim ve tekstil sektöründe Çin’de imal edilen ürünlerin corona virüsü sebebiyle zamanında teslim edilmemesi riskine karşılık küresel ithalatçıların Türkiye ve Vietnam gibi ülkelerdeki üreticilerle görüşmelere başlaması, Türkiye’nin geleneksel olarak üretiminde uzmanlaştığı tekstil sektöründe de çeşitli fırsatların var olduğunu gösteriyor.
Bunun yanında otomotiv sektöründe Hyundai Motor, corona virüsü etkisiyle tedarik zincirinde yaşanan aksaklıkları sebep göstererek Güney Kore’de bulunan fabrikasını kademeli olarak askıya almayı planlıyor. Türk ihracatında otomotiv endüstrisinin mevcut payı düşünüldüğünde kapasite kullanım oranlarının yükselmesi ve hatta otomotiv sektöründe Türkiye’ye uzun vadede gelecek doğrudan yabancı yatırımların da artmasını, corona virüsünün gelecekte göstereceği etkilere göre mümkün.
Dünyanın en büyük sebze ve meyve üreticilerinden olan Çin’den gıda ithalatı (özellikle meyve ve sebze) yapan ülkelerde corona virüsü sebebiyle yeni tedarikçiler aramaktadır. Bu duruma en yakın örnek olarak sınırlarını Çin’e kapatan Rusya’nın Türkiye’ye uyguladığı meyve ve sebze kotalarında artışa gitmesi gösterilebilir ve ithalatta rotayı Türkiye’ye kırması gösterilebilir.
Fuarcılık alanında Çin’de gerçekleşmesi muhtemel olası boşlukları Türkiye’nin doldurması ve bu alanlarda ithalatçıları kendi Milli fuarlarına davet ederek Türk ürünlerinin tanıtımının yapılması, Çin’de corona virüsü sebebiyle yeni tedarikçiler arayan firmalar için alternatif olunması; Türk ihracatının geleceği için altın bir fırsattır.
Çin’in büyüme hızındaki olası yavaşlamanın muhtemel etkilerinin gösterildiği Financial Times’ın araştırmasına göre bu durumdan GDP bazında avantajlı çıkabilecek tek ülke Türkiye olarak gözüküyor. Bu noktada küresel büyüme tahminlerinin ise 2003’te yine Çin’de ortaya çıkan SARS virüsünün etkilerine oranla daha negatif bir şekilde sonuçlanması öngörülüyor. Bu duruma Çin’in küresel konjonktürdeki rolünün değişiminin sebep olduğu söylenebilir. Özellikle seyahat yasakları ve Hubei gibi büyük bir tedarik merkezinin karantina altına alınması ile Çin’in ABD ticaret anlaşmasında verdiği satın alma taahhütlerini yerine getirememe ihtimalinin var olması, dünya ticaretinde yeni belirsizliklerin ortaya çıkmasına zemin hazırlamaktadır.
Türkiye Pekin Büyükelçisi Abdülkadir Emin Önen: “Çin’de İhracatçılarımız İçin Güçlü İmkanlar Var”
“Çin’de tedavi süreci devam ediyor. Şu anda yurtdışı kaynaklı ikinci bir salgından korkuluyor. Bu nedenle yurtdışından giriş çıkışlar kısıtlandı. Ancak kademeli olarak tedbirler azaltılıyor. Hayat normale dönüyor. Çarklar dönmeye başlıyor. Çin’de her kesimle güçlü temaslarımız var. İhracatçılarımız için güçlü fırsat ve imkanlar hazır.
2019 sonu itibariyle dünya ekonomisinin büyüklüğü 86,7 trilyon dolar, Çin ekonomisinin büyüklüğü ise 14,2 trilyon dolar. Dünya ekonomisinden aldığı pay ise yüzde 16,3. 2,6 trilyon dolar ihracatı, 2,2 trilyon dolar ithalatı var. 56 ülkenin birinci ihraç ülkesi, 64 ülkenin de birinci ithalat kaynağı. Çin ilk çeyrekte yüzde 6,8 daraldı. İhracatı yüzde 13,3, dış ticaret hacmi yüzde 8,4 daraldı. İlk 2 ayda Çin’den hizmet sektöründeki kayıp 300 milyar doların üzerinde oldu.
Ülkede otomotiv sektörü bu dönemde yüzde 80 kadar daraldı. Tekstil, bilgisayar, elektronik gibi sektörler, Çin’de üretim aksaklığına en duyarlı sektörler. Dünya Çin’le çok ciddi entegre olmuş durumda. Çin ekonomisindeki küçülme dünya ekonomisinde birçok şeyi tetikleyecek. Gerçekten zor bir süreçten geçiyoruz. Ancak bu kriz nasıl olsa bitecek. Bittiği zaman da hepimizin çok daha hazırlıklı hareket etmeliyiz. Eğer burada bir fırsat yakalamak istiyorsak, Çin’i alternatif pazar olarak görmememiz lazım. Böyle görürsek, burası ana pazar olamaz. Burada 400 milyon nüfuslu orta sınıf var. Bu kesimin yıllık geliri 25 bin doların üzerinde. Biz Çin’de birçok markamızla olabiliriz. Hem buraya ihracatımızı artırmalı, hem de Çin’deki yatırımcının Türkiye’de daha fazla yatırım yapmasını sağlamalıyız. Bunun için çok iyi rakip analizleri ve sektör analizleri yapmamız gerekiyor. Türkiye’de kimin hangi ürünü varsa, Çin’e ülke olarak bakmasın, kıta olarak baksın. Her eyaletin başka bir özelliği var çünkü. Biz her türlü desteği vermeye hazırız.”
ÜLKE BULGULARI VE PAZAR FIRSATLARI
Genel
Çin, 2018 yılı itibariyle 194 ülke arasında dünyanın 2. büyük ekonomisidir.
2018 yılında cari fiyatlara göre, 13,6 trilyon dolar olan tahmin edilen GSYİH’nin 2019 yılında 14,14 ve 2024 yılında 21 trilyon dolar olması beklenmektedir.
2018 yılında nüfusu 15,23 milyon artarak 1 milyar 395 milyon kişiye ulaşan Çin, toplam nüfus açısından dünyada 1. sırada yer almaktadır. Ülke nüfusunun 2029 yılında 1 milyar 442 milyon kişiye ulaşacağı tahmin edilmektedir.
Cari fiyatlara göre 2019 yılında 10,1 bin dolarlık kişi başına düşen milli gelir ile Çin dünyada 70. sırada yer almaktadır.
2018 yılında sabit fiyatlara göre %6,6 oranında artan GSYİH’nin, 2019 yılında % 6,1 oranında artarak 14 trilyon dolar olması beklenmektedir.
Ülkenin araştırma ve geliştirme harcamalarının GSYİH içindeki payı 2017 yılında %2,1 olup dünyada 2. sıradadır.
2019 yılı tahmini verilerine göre ülkenin GSYİH’si içinde tarım sektörünün payı %7, sanayinin %40,3 ve hizmetler sektörünün %52.7’dir.
2018 yılında %2,1 olan tüketici fiyatlarına göre yıllık ortalama enflasyon oranının 2019 yılında da %2,3 olacağı tahmin edilmektedir.
Ülkedeki işsiz sayısının toplam işgücüne oranı 2018 yılında % 5 olup dünyada işsizliğin yüksek olduğu ülkeler arasında 117. sıradadır.
2019 yılında cari ödemeler dengesinin GSYİH’ye oranı % 1 olmuştur.
Çin, 2018 yılında 139 milyar dolar ile doğrudan yabancı yatırım çeken ülkeler arasında 2. sıradadır.
2016-2018 döneminde toplam 548 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırım alan Çin, 2018 yılında 2 trilyon dolarlık toplam yabancı sermaye stoku ile dünyada 5. sıradadır.
2018 yılında % 45 olacağı tahmin edilen ülkedeki toplam yatırımların GSYİH'ye oranının, 2019 yılında % 43 ve 2024 yılında % 40 olması beklenmektedir.
2002-2014 döneminde kişi başına düşen içilebilir ülke içi temiz su kaynakları azalmakta olan ülkeler arasında Çin, %6 azalma ile 133. Sırada olup 2014 yılında sahip olduğu kişi başına düşen temiz su miktarı 2 m³'tür.
2019 yılında 26 milyar varil kanıtlanmış ham petrol rezervine sahip Çin, 69 ülke arasında %2 pay ile 13. sıradadır.
2017 yılında 5 milyon varil/gün ham petrol üretimi ile 127 ülke arasında %5 pay ile 5. sıradadır.
2019 yılında 213 trilyon feet³ kanıtlanmış doğalgaz rezervine sahip Çin, 92 ülke arasında %3 pay ile 8. sıradadır.
İnsani gelişmişlik endeksine göre Çin dünyada 189 ülke arasında 86. sıradadır.
2015 yılında 5 trilyon feet³ ' doğalgaz üretimi ile 97 ülke arasında % 3 pay ile 8. sıradadır.
Ekonomik serbestlik endeksine göre Çin, dünyada 186 ülke arasında 100. sıradadır.
Küresel rekabetçilik açısından Çin dünyadaki 140 ülke arasında 28. sıradadır.
İş yapma kolaylığı açısından Çin, dünyada 190 ülke arasında 31. sıradadır.
Dış Ticaret
2018 yılında 2,49 trilyon dolarlık ihracatla dünyada 1. sırada olan ülkenin ihracat yaptığı başlıca ülkeler ve ülkenin ihracatından aldıkları paylar: ABD (%19,2), Hong Kong (%12,1), Japonya (%5,9), Güney Kore (%4,4), Vietnam (%3,4).
Ülkenin ihracatında Türkiye %0,7 pay ile 26. sırada yer almaktadır.
Ülkenin 2018 yılında ihraç ettiği başlıca ürünler; telefon cihazları, ses, görüntü veya diğer bilgileri almaya veya vermeye mahsus diğer cihazlar; otomatik bilgi işlem makineleri, bunlara ait birimler; manyetik veya optik okuyucular, verileri koda dönüştüren ve işleyen makineler; elektronik entegre devreler; 84.73, 84.69 ila 84.72 pozisyonlarındaki makina ve cihazlarda kullanılmaya elverişli aksamparça-aksesuarlar (kutu, kılıf vb.); petrol yağları ve bitümenli minerallerden elde edilen yağlar; karayolu taşıtları için aksam ve parçalar.
Yüksek teknoloji ihracatı 2017 yılında 504 milyar dolar olan Çin, dünyada 1. sıradadır.
2018 yılında 2,13 trilyon dolarlık ithalatla dünya ithalatında 2. sırada olan ülkenin ithalat yaptığı başlıca ülkeler: Güney Kore (%9,6), Japonya (%8,4), Tayvan (%8,3), ABD (%7,3), Almanya (%5).
Ülkenin ithalatında Türkiye %0,2 pay ile 58. sıradadır.
2018 yılında ithal ettiği başlıca ürünler; elektronik entegre devreler, ham petrol, demir cevherleri ve konsantreleri, petrol gazları ve diğer gazlı hidrokarbonlar, binek otomobilleri ve esas itibariyle insan taşımak üzere imal edilmiş
diğer motorlu taşıtlar, telefon cihazları, ses, görüntü veya diğer bilgileri almaya veya vermeye mahsus diğer cihazlar.
Türkiye ile Ticari ve Ekonomik İlişkiler
2018 yılında ülkeye ihracatımız 2,9 milyar dolardır.
2018 yılında ülkenin toplam ihracatımızdaki payı %2 olup, ihracatımızda 16. sıradadır.
2018 yılında ülkeden ithalatımız 20,7 milyar dolardır.
2018 yılında ülkenin toplam ithalatımızdaki payı %9 olup, ithalatımızda 2. sıradadır.
2018 yılında Çin ile ticarette Türkiye’nin 17,8 milyar dolar dış ticaret açığı verdiği gözlenmektedir.
Türkiye'nin 2018 yılında yurtdışına gerçekleştirdiği 4 milyar dolar değerindeki toplam yurtdışı doğrudan yatırımda, Çin 19 milyon dolarla 17. sıradadır.
2018 yılında yurtdışından Türkiye'ye gelen 6 milyar dolar değerindeki toplam doğrudan yatırımda, Çin 23 milyon dolar ile 22. sıradadır.