Dünyanın en büyük ithalatçısı olan ABD, ihracatçılar için kritik bir hedef pazar konumunda olup, söz konusu pazara ihracat yapmak veya pazar payını artırmak isteyen firmaların, bu pazara yönelik birçok dış pazardan farklı olarak etkili stratejiler geliştirmesine ihtiyaç duyulmaktadır.

 

ABD; Türkiye dâhil birçok ülkeyle, ikili yatırımı ve ticareti teşvik etmek amacıyla yatırım anlaşmaları yapmıştır. Bu anlaşmalar genellikle ithalat ve ihracatı olumlu etkilemekle beraber ‘en çok tercih edilen’ ülke statüsünü de güçlendirmektedir. Bu anlaşmaların diğer faydalarının arasında iş atılımlarının, uluslararası kadro transferlerinin, uluslararası finansal, para ve bankacılık işlemlerinin kolaylaştırılması ile patent, marka ve telif haklarının korunması da sayılabilir. Yabancı yatırımcılara ABD’deki yatırımlarını gerçekleştirmeden önce bu tür anlaşmaların getirdiği imkânları ve kısıtlamaları gözden geçirmeleri tavsiye edilmektedir.

 

EN ZOR NOKTA, PAZARA ERİŞİM

ABD pazarının ihracatçılar açısından en zorlu noktalarından biri, pazara erişimdir. Dünyanın en büyük birkaç limanını barındıran ülkeye ihracatımızın önemli bir kısmı aynı liman üzerinden yapılmaktadır. Bunda uluslararası taşımacılık yapan filoların ülkemizden ABD’ye çalıştırdıkları hatların güzergâhları etkili olmakta, ancak bu durum aynı zamanda ihracatımızın da söz konusu liman çerçevesinde şekillenmesine de yol açmaktadır. Karayolu bağlantısı olmayan pazara ikinci erişim yöntemi olan hava kargo taşımacılığında ise THY’nin direk uçuşları önemli bir etken olmakla birlikte, hava taşımacılığının fiyat seviyesinin yüksek olması, bu yöntemle taşınabilecek ürün sayısını ciddi manada sınırlamaktadır.

 

SAAT FARKLARI ÖNEMLİ 

ABD’ye ihracat yapmak isteyen firmaların karşılaştığı sorunların bir diğeri çalışma saatleri olup, 4 farklı saat dilimi kullanan ABD’nin doğu yakası ile 7 saat, batı yakası ile 10 saatlik bir zaman farkı bulunmaktadır. Bu durum, hem firmaların müşteriler ile iletişiminde aksamalara yol açmakta, hem de bankacılık sisteminin çalışma hızını düşürmektedir. Özellikle ABD pazarını hedefleyen firmaların standart çalışma saatleri ötesinde, ABD ile daha etkin iletişim kurulabilecek saatlere kayan vardiya sistemine geçmesi, bu sorunu bir ölçüde aşmamıza yardımcı olacaktır.

 

TÜRKİYE İLE TİCARİ İLİŞKİLER

ABD’nin ihracatı incelendiğinde en çok ihracat gerçekleştirdiği ilk 10 ülke sıralamasına 13 farklı ülke girerken en çok ithalat yaptığı ilk 10 ülke sıralamasına ise 12 farklı ülke girmiştir. Kanada, Meksika, Japonya, Birleşik Krallık, Almanya, Güney Kore ve Çin ABD’nin hem en çok ihracat gerçekleştirdiği hem de en çok ithalat yaptığı ilk 10 ülke sıralamasına giren ülkeler olmuştur. Adı geçen dönemde Hollanda 4 kez ABD’nin en çok ihracat gerçekleştirdiği ilk 10 ülke sıralamasına girerken Brezilya 3 kez bu listeye girmiştir. Aynı şekilde Fransa ve İtalya ABD’nin en çok ithalat yaptığı ilk 10 ülke sıralamasına üçer kere Tayvan, Hindistan ve İrlanda ise ikişer kere girmiştir. Bu 5 ülke de yukarıda adı geçen 7 ülke birlikte Türkiye’nin ABD’ye yapacağı ihracatta en büyük rakipler olarak öne çıkmaktadır. Türkiye, ABD’nin yaptığı ithalatta 33. sırada yer alırken ABD’nin en çok ihracat yaptığı ülkeler sıralamasında ise 28. sırada yer almaktadır. İkili ticaret incelendiğinde Türkiye’nin ABD’nin ihracatında Türkiye’den yaptığı ithalata göre daha üst sıralarda yer aldığı görülmektedir.

 

KALİTE, EN DİKKATİ ÇEKEN DİNAMİK

ABD’de kalite fiyattan önce gelmektedir. En yüksek kalitede ürünün satın alıcısının olduğu ülkede orta ve alt kalitedeki ürünler pazardaki en önemli dinamiği oluşturmaktadır. Ürüne ait özelliklerin tam olarak tanıtıldığı, pazar ihtiyacını tamamlayan ve pazarlama bütçelerine yüksek yatırımda bulunan, kısa sürede müşteriye cevap verebilen ve depolarında ürün stoklayan firmaların rekabette avantaj sağladığı gözlemlenmiştir. Pazarda bir yere sahip olmaya çalışan firmalar, fuar ve kongre gibi organizasyonlar ile iletişim ağlarını büyütmek üzerine çalışmalar gerçekleştirmektedir. İletişim ağı yüksek olan firmaların rekabete fayda sağladığı bilinmektedir. Diğer taraftan, Avrupa kıtasında geçerli olan sertifikasyonların ABD’de karşılığının olmaması sık rastlanan konulardan biridir. Bu kapsamda rekabete girecek firmalarımızın pazara giriş ön çalışmalarında profesyonel hizmet almalarında fayda görülmektedir.

 

GÜMRÜK VERGİLERİ TARİFELERİ

Malların ABD’ye ulaşmasından önce ithalatçı taraf malın bütün gümrük vergilerini ödemelidir.

ABD’nin Armonize Tarife Cetveli çerçevesinde bütün ithal edilen mallar gümrük vergili veya gümrük vergisiz giriş sınıflandırılmasına tabidir. Gümrük vergileri, ad valorem, spesifik veya kombine olarak uygulanabilmektedir. Bu sınıflandırma için http://www.usitc.gov/tata/hts/index.htm adresinden yararlanmak mümkündür. Gümrük vergisi ayrıca menşe ülkeye göre değişmektedir. Malların çoğu en çok kayrılan ülke prensibi çerçevesinde vergilendirilmekte olup, birinci sütundaki Genel Vergi oranlarına tabidir. Bu ülkeler dışında kalan ‘normal ticari ilişki’ geliştirilmemiş ülkeler, ikinci sütunda yer alan vergilere tabidirler. Bazı durumlarda gümrük vergisi alınmamaktadır. Bu durumda malın bu kategoriye girdiğini ispatlamak ithalatçının mükellefiyetidir. Bu ürünler 1 numaralı Genel sütununun altında Özel başlığı altında yer alır. Genel Tercihler Sistemi (GTS) çerçevesinde tanınan vergi istisnaları bu özel sütunda yer almaktadır. Tarife cetvelinin 9 numaralı bölümü diğer istisnaları içermektedir.

 

İÇ VERGİLER VE ORANLARI

ABD’de vergiler federal, eyalet ve yerel idareler düzeyinde toplanmaktadır. Eyaletlerden bazılarında eyalet vergisi bulunmamakta, bunun yerine yerel vergiler olabilmekte, ya da yerel vergiler bulunmayıp eyalet vergisi bulunabilmektedir. Eyalet ve yerel vergiler tüketim, gelir ve/veya satışlar üzerinden olabilmektedir. Bu vergiler federal düzeyde toplanmamaktadır. Federal düzeyde tüketim vergisi uygulanan ürünler alkol, benzin, ulaşım ve iletişim, ozon tabakasına zararlı kimyasallardır. http://taxfoundation.org/ adresinden bütün eyaletlerdeki vergi oranlarına ulaşmak mümkündür. Her eyalet ve yerel idare kendi özel vergi kanunlarına ve vergi toplama idaresine sahiptir. Birçok vergi kanununu uygulayabilmek için gelirin kazanıldığı coğrafi bölgenin bilinmesi zorunludur. Yabancı uyruklular faiz, kar payı, kira geliri, aylık ücret gibi ABD’de kazandıkları düzenli gelirlerden vergi vermekle yükümlüdürler. Bu vergilerin en fazla uygulandığı oran % 35’tir. ABD’de ticari faaliyette bulunan yabancı uyruklular kar üzerinden vergiye tabidirler. Yabancı uyruklu şirketlere kar üzerinden uygulanan en yüksek vergi oranı % 35, yerleşik olmayan bireyler için % 39,6’dır. Şirketler ayrıca şubeleri için de vergiye tabi olabilir.

 

SEVK ÖNCESİ İNCELEME

ABD'ye ihracatta zorunlu sevk öncesi inceleme uygulaması yukarıda yer verilen C-TPAT programı kapsamında yapılabilmektedir. C-TPAT'in uygulamasından sorumlu bulunan kuruluş CBP'dir. Öte yandan, gıda ürünleri ve medikal ürünlerin ihracatı öncesinde ihracatçı şirketlerin FDA'ye kayıt yaptırma zorunluluğu bulunmakta olup, söz konusu şirketler ihtiyaç duyulması halinde FDA tarafından yerinde ziyaret edilebilmektedir.

 

NELERE DİKKAT EDİLMELİ?

Dünyanın en büyük ithalatçısı ve yazılı kurallar ülkesi olmasından dolayı, ABD’deki müşteri profili zorlu rekabetin nimetlerinden faydalanmak üzere eğitimlidir. Sektörde yeniliğe açık, referansa önem veren, stok halinde depolarında ürün bulunduran, menşei farklı bir ülke olsa dahi muhatabı firmanın ABD’deki yerleşik resmi ticari temsilciliği ile çalışan, her türlü ticari faaliyette bir avukat veya hukuk bürosu ile hareket eden özelliklere sahiptir. Ürün sorumluluk sigortaları, satın almacıları ve son kullanıcıyı korumak üzere oluşturulmaktadır. Müşteri memnuniyeti göz önünde tutularak oluşturulan ağır ürün iade şartları ABD pazarında standart bir uygulamadır. Marka bilinirliği bulunan firmalar müşterinin seçiminde belirleyici olabilmektedir. Kalite fiyat endeksinin doğurmuş olduğu sorumluluklar, alıcı firmalar tarafından satıcı firmalara sorumluluk olarak yüklenmektedir. Alım, satım ve müşteriye verilen sözlerin birer kontrat özelliği taşıması nedeniyle üretici/ satıcı firmalar, sözleşme gereksinimleri karşılanamadığı takdirde büyük cezalara maruz kalmaktadır.