Türkiye ekonomisi 2020’yi Covid-19 salgını etkileri ile tamamlarken, 2021 yılında da ana belirleyici yine salgın ile mücadele ve aşı uygulamaları olacak. Yanı sıra Türkiye ekonomisinde reformlar ile fiyat istikrarı ve finansal istikrar için atılacak adımlar önemli olacak.

1. AŞI SENARYOLARI VE SALGININ KONTROL ALTINA ALINMASI
2021 yılında Türkiye ekonomisinin performansında Covid-19 salgınının seyri ve bu kapsamda aşı uygulamalarının başarısı belirleyici olacak. Covid-19 salgını ve aşı uygulamalarına ilişkin olarak iki senaryo bulunuyor. Bunlardan ilki, aşının Türkiye’de yaygın ve başarı ile uygulanmasıdır. Bu senaryo içinde Türkiye ekonomisini 2021 yılının ikinci çeyreğinden itibaren hızlı bir toparlanma bekliyor. İkinci senaryo ise aşı uygulamasının Türkiye’de yaygın yapılamaması ve/veya aşıların başarılı olamaması senaryosudur. Bu senaryoda ise ekonomide durağanlık devam edecek. Aşının ihracat pazarlarımız ile aynı anda uygulanarak başarılı olması da küresel tedarikçi olarak Türkiye’nin gücünü artıracak.

2. 2021 YILI İLK ÇEYREK DÖNEMİ İÇİN DESTEKLER GEREKECEK
Covid-19 salgını ikinci dalgası kasım ayından itibaren etkili olmaya başladı.
Buna bağlı olarak hem yurt içinde hem de yurt dışında iktisadi ve sosyal faaliyetlerde kademeli kapatmalar yeniden başladı.

Buna bağlı olarak özellikle hizmetler ve perakende sektörleri ile esnaf için içeride işler önemli ölçüde düşerken, ihracatta da gerileme başladı. Bu nedenle en azından 2021 yılının ilk çeyreği sonuna kadar sürecek yeni desteklere ihtiyaç duyuluyor. Kira destekleri, işgücü destekleri, hibe destekleri ve kamu yükümlülüklerine uzun süreli öteleme yapılması talepleri karşılanmalı.

3. EKONOMİDE REFORMLAR ÖNEMLİ OLACAK
Türkiye ekonomisinde yapılacak reformlar 2021 yılında en az Covid-19 aşı uygulaması kadar belirleyici olacak. 2020 yılı kasım ayında yaşanan küçük ölçekli finansal şokun ardından ekonomide reform taahhütleri iyimserliği arttırdı. Ekonomi yönetimindeki değişimin ardından iş dünyası ile de istişare içinde ekonomik reform çalışmaları sürdürülüyor.
Ekonomik reformlar içinde Merkez Bankası bağımsızlığı, kamu kesiminde tasarruf ve faiz dışı fazla yaratılması, bankalardaki kötü kredilerin temizlenmesi, piyasa uygulamalarının güçlendirilmesi öne çıkıyor. Bu alandaki reformlar 2021 yılında finansal riskleri ve kırılganlıkları önemli ölçüde azaltacak.

4. MERKEZ BANKASI VE ENFLASYONLA MÜCADELE
2020 yılı ikinci yarısından itibaren enflasyon yeniden artışa geçti. Bu nedenle fiyat istikrarı ve enflasyonla mücadele yeniden önem kazandı. Muhtemelen mevcut eğilimler içinde enflasyon yeni yılın ilk yarısında da artış gösterecek. 2021 yılında TC. Merkez Bankası enflasyon hedeflemesi uygulamasına geri dönmeli. Bunun için politika faizini daha etkin kullanmalı. Enflasyondaki artışa büyük ölçüde Türk lirasının değer kaybı yol açıyor. Türk lirasında değer kaybının arkasında ise net döviz rezervlerinin negatife dönmüş olması yatıyor. Bu nedenle Merkez Bankası 2021 yılında döviz rezervini artırmaya yönelik de adımlar atmalı. Net döviz rezervinde toparlanma TL’ye güven sağlayacak.

5. MAKRO GÖSTERGELERDE GELİŞMELER EKONOMİ REFORMLARINA VE POLİTİKALARA BAĞLI
 
2021 yılında Türkiye ekonomisinde fiyat istikrarı ve finansal istikrarı öne çıkaracak politikalar ve bunları destekleyecek reformlar öncelikli olmalı. Bu alanlara öncelik verilmesi halinde ekonomik büyüme yüzde 3-4 aralığında kalacak, cari açık/milli gelir oranı da yüzde 2.0 seviyesinde gerçekleşebilecek. TÜFE 2021 sonunda yüzde 10 seviyesine inebilecek.

Ekonomiye ve Türk lirasına yeniden güven sağlanarak kalıcı yabancı sermaye girişi de başlayabilecek. 2021 yılında hızlı ekonomik büyümenin önceliğe alınması halinde ise finansal kırılganlıklar yeniden artabilecek. Buna bağlı olarak 2021 yılında yeni finansal şoklar yaşanabilecek.

SON SÖZ
2021 yılını Covid-19 ile mücadele ve ekonomide reformlar belirleyecek. İlk çeyrek sıkıntılı olacak. Mücadele ve reformlarda başarı sağlanırsa ikinci çeyrekten itibaren hızlı bir toparlanma yaşanacak.