2021 yılı başından itibaren uygulanan liralaşma politikası ihracatı ve ihracatçıları sınırlayıcı yönde etkiledi. Liralaşma politikasının uygulama araçları doğrudan veya dolaylı olarak ihracatçıların işlemleri üzerinden gerçekleşti. Başta ihracat gelirlerinin bozdurulması zorunluluğu olmak üzere çok sayıda düzenleme ihracatçılar ile ilgili uygulandı. İhracat üzerindeki en önemli etki ise Türk lirasındaki değerlenme oldu. Liralaşma politikası çerçevesinde başta kur korumalı mevduatlar olmak üzere Türk lirasının değerini baskılayan birçok düzenleme uygulandı.

Bu zorlayıcı düzenlemelere bağlı olarak ve rezervlerden döviz satışları ile Türk lirasının değeri korunmaya çalışıldı. Ancak Türk lirası gerçek değerinden uzaklaştı ve ihracatçılar için rekabet güçlerinin kaybı sonucunu yarattı. Seçimler sonrasında liralaşma politikası terk edilerek rasyonel zemine geri dönüş olarak tarif edilen ekonomi politikalarına dönülmektedir. Rasyonel zemine geri dönüş ihracatçılar için teorik olarak daha sağlıklı bir iş ve rekabet ortamı yaratacaktır. Ancak pratikte uygulamaların zamanlaması ve boyutu belirleyici olacaktır.

Nitekim rasyonel zemine geri dönüş politikalarının enflasyonu önceliğe alan ve ihtiyaç duyulan düzenlemeleri ve iyileştirmeleri hızla hayata geçiren bir içerikte uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Rasyonel zemine geri dönüş kademeli olacaktır ve zamana yayılacaktır. İlk aşamada enflasyondan çok döviz dengesinin korunması ve en azından 2024 ilk çeyrek sonuna kadar yurtdışı kaynak girişleri bulunarak bir döviz sıkıntısından kaçınılması hedeflenmektedir. Bu uygulama içeriği ile rasyonel zemine geri dönüş politikalarının genel ekonomide ve ihracat üzerindeki olası etkilerini değerlendirelim;

Rasyonel zemine geri dönüş politikalarının ana amacı Türk lirası faizlerin ve Türk lirasının değerinin piyasalar tarafından belirlenen gerçek değerlerine dönmesi ve yeni, sağlıklı ve öngörülebilir dengelerin kurulmasıdır.

Bu çerçevede ilk adım olarak T.C Merkez Bankası politika faizlerini yüzde 15’e çıkarmıştır. Bu faiz seviyesi enflasyon ile mücadele için yeterli değildir ve beklenen enflasyonun oldukça altında ve halen negatif seviyededir. Bu itibarla merkez bankası faizinin henüz gerçekçi değerine ulaşmadığı görülmektedir. T.C Merkez Bankası muhtemelen önümüzdeki aylarda faiz artışlarına 1-2 puan olarak devam edecektir. Ancak yüzde 20 seviyesini aşmayacağı anlaşılmaktadır. 

Türk lirasının değeri ise rasyonel zemine geri dönüş politikalarına her yönü ile hızla reaksiyon vermektedir. Türk lirasına veya döviz kurlarına müdahale edilmediği ve piyasa koşullarında gerçekçi dengesine ulaşmasına izin verileceği anlaşılmaktadır. Türk lirası seçimler öncesine göre yüzde 37 devalüe olmuştur. Türk lirasında değer kaybı rasyonel zemine geri dönüşün istendiği gibi gerçekleşmeyeceği beklentisi ile hızlanmıştır. Bu beklenti merkez bankasının faiz kararı ve kısıtlayıcı düzenlemelerin sürdürmesi nedeniyle oluşmuştur. Türk lirası bu koşullar altında değer kaybetmeye devam edecektir.

Türk lirasının değer kaybı ile gerçekçi değerine ulaşması ihracatçılar için önemli bir düzeltme olacaktır. Ancak bu düzeltme çok kısa vadeli olacaktır. Nitekim başta ücret artışları ve kur artışlarının yarattığı maliyet artışları ile ihracatçılar daha yüksek döviz kurları talep etmek zorunda kalacaktır. Rasyonel zemine geri dönüşten ana beklenti Türkiye ekonomisinin ve ihracatçıların girdiği bu sarmaldan çıkış olarak görülmekteydi. Ancak mevcut uygulamalar ile sarmaldan çıkılamayacağı ve sarmalın beslenmeye devam edileceği anlaşılmaktadır. Bu nedenle Türk lirasında yaşanan değer kaybının ihracata kalıcı etkisi çok sınırlı olacaktır.,

İhracatçılar açısından rasyonel zemine geri dönüş politikalarındaki bir diğer beklenti döviz ve kredi işlemlerinde uygulanan sınırlayıcı düzenlemelerin kademeli olarak kaldırılmasıdır. İhracat gelirlerinin bozdurulması, reeskont kredileri ve TL kredilerin kullanılmasında getirilen döviz sınırlamaları, döviz alımına getirilen sınırlamalar, vadeli döviz işlemlerinde sınırlamalar, bilanço içinde döviz bulundurma sınırlamaları ve kur korumalı mevduat uygulamaları doğrudan ihracatçıları ilgilendirmektedir.

Bu düzenlemelere ilişkin olarak şu ana kadar herhangi bir olumlu değişikliğe ve iyileştirmeye gidilmemiştir. Muhtemelen bu alanda yılsonuna kadar da önemli bir değişiklik ve iyileştirme olmayacaktır. İhracatçılar için döviz ve kredi işlemlerinde kısıtlamalar sürecektir. İhracatçılar üzerindeki düzenleme yükü rekabet gücünü baskılamaya devam edecektir.