Yaşamış olduğumuz deprem afeti öncelikle büyük bir insani kayba yol açmıştır. Bununla beraber depremin ekonomik etkileri ve sonuçları da hesaplanmaktadır. Kullanılan varsayımlara göre farklı etkiler hesaplanmakla birlikte afetin ekonomi üzerindeki etkisi yüksek olacaktır.

Afetin Makro Ekonomik Etkileri; Deprem dört temel makro ekonomik gösterge üzerinde etkili olacaktır. Fiziki ve emek kayıpları ile üretim kayıpları ekonomik büyümede bir puanlık bir kayıp oluşturabilecektir. Yeniden imar faaliyetleri bu kaybın bir bölümünü telafi edecektir. Deprem enflasyon üzerinde de 5-6 puan arasında ilave bir artış yaratacaktır. İhracat ve ithalat da olumsuz etkilenecektir. İhracatta 4-5 milyar dolar kayıp ve ikame için ithalatta 2-3 milyar dolar artış dış ticarette ilave 6-8 milyar dolar açık yaratacaktır. Depremin esas olumsuz etkisi bütçe üzerinde görülecektir. Bölgeye yönelik açıklanan destekler, yardımlar ve istisnalar ile planlanan yeniden imar faaliyetleri göz önüne alındığında 2023 yılı bütçesine 300 milyar TL’ye yakın ilave yük gelecektir. Makro ekonomik dengelerdeki bozulmaların tamiri ise seçim sonrasına kalacaktır.   

Deprem Bölgesinde Yeniden İmar Faaliyetleri; 11 ilde gerçekleşen deprem sonrası yeniden imar faaliyetleri planlanmaktadır.  28 Şubat 2023 tarihi itibariyle yapılan hasar tespit çalışmalarına göre yeniden imar faaliyetlerinin toplam büyüklüğü kullanılan varsayımlara göre 46 milyar dolar olarak hesaplanmaktadır. İlk sırada yıkılan ve ağır hasar nedeniyle kullanılamayacak durumdaki 550 bin dairenin yeniden yapılması için 28,9 milyar dolar ve bu binaların alt yapısı için 5,6 milyar dolar harcama yapılması gerekmektedir. Orta ve az hasarlı konutların onarımı ve güçlendirmeleri için 2,6 milyar dolar harcama yapılması öngörülmektedir. Ticari binaların yapım ve onarımı için 3,4 milyar dolar ve kamu binalarının yapım ve onarımı için de 2,5 milyar dolar harcama hesaplanmaktadır.  Alt yapı onarımı ve yenilenmesi için 3,0 milyar dolar bir harcama gerekmektedir. 11 ildeki güncel hasara göre hesaplanan yeniden imar harcamalarının toplamı 46 milyar dolara ulaşmış bulunmaktadır.

Ekonomik Öncelik Deprem Bölgesinde Olacak; Seçime kadar olan dönemde ekonomiye yönelik kararlar ve destekler deprem bölgesi öncelikli olacaktır. Deprem öncesi açıklanan birçok kredi paketi henüz tam anlamıyla çalışmaya başlamamıştır. Kamu bu kredi paketlerini deprem bölgesine yönlendirecektir. Deprem bölgesinde yeni konutların inşası başlamaktadır. Diğer riskli illerde de deprem hazırlık faaliyetleri seçimler öncesi artacaktır. Kamu kaynaklarının büyük bölümü deprem bölgesine aktarılacaktır. Bütçe ve kredi olanakları ağırlıklı olarak deprem bölgesi için kullanılacaktır. EYT kanunlaşmıştır ve son olarak kamu borçlarının yeniden yapılandırılması düzenlemesinin çıkarılması beklenmektedir. Seçimler öncesinde asgari ücretin açlık sınırı üzerine çıkarılması için arttırılması da halen gündemdedir.   

 

Ödemeler Dengesi Riski Artarak Seçim Sonrasına Sarkıyor; Seçimler öncesinde ekonomi için en önemli risk olan ödemeler dengesi veya döviz riski giderek artmaktadır. Dış ticaret dengesi ocak ayında tarihi rekor açık verdikten sonra şubat ayında bu kez depremin de etkisiyle yüksek açık vermiştir. Başta İstanbul olmak üzere deprem riski turizmi de olumsuz etkileyecektir. Dış denge bozulmaya devam etmektedir. Sermaye çıkışları ve yüksek dış borçlanma maliyetler nedeniyle borç çevirme oranlarındaki düşüş de sürmektedir. Türk lirasını seçime kadar sabit tutma çabası döviz dengesini daha da bozacaktır. Ödemeler dengesi riski artarak seçim sonrasına sarkacaktır.    

 

Türk lirasının Değer Kaybı Potansiyeli Artıyor; ekonomi yönetiminin liralaşma politikası çerçevesinde yaptığı düzenlemeler ile Türk lirasına istikrar kazandırma önceliği ve çabası, daha katı düzenlemeler ile seçime kadar Türk lirasında sıçramanın önlenmesine dönüşmüştür. Türk lirasında değer kaybı potansiyeli giderek artmaktadır. Seçimler sonrası mali politikaların normalleşeceği iyimser düşüncesi ile kurlardaki baskı kabul edilmekteydi. Ancak depremin yarattığı koşullar içinde normalleşmenin önü tıkanmıştır ve ötelenecektir. Bu ötelenme ile Türk lirasında seçimler sonrasında olası değer kaybı daha da kuvvetli olabilecektir. Seçim öncesi döviz riskleri azaltılmalıdır.       

 

Şirketler Seçim Sonrası Risklere Hazırlanmalı; Seçime kadar olan dönemde iktisadi faaliyetler yavaşlayacaktır. Ramazan ayının geleneksel etkileri de görülecektir. İhracatın ve işlerin yavaşladığı bir ortamda EYT düzenlemesi ile ortaya çıkan kıdem tazminatı ödemeleri şirketlerin yükünü artıracaktır. Bu dönemde şirketler için temel öncelik seçim sonrasına yönelik risklere hazırlık olmalıdır. Bu risklerin başında Türk lirasında değer kaybı riski gelmektedir. Seçim sonuçlarına da bağlı olarak Türk lirasında seçim sonrası bir düzeltme yapma (kademeli artış) ile sıçrama yaşanması olasılıkları giderek artmaktadır.       

 

Son Söz: Depremin etkileri seçim süreci koşulları ile birleşirken, şirketler için risk yönetimi önemli hale geliyor.