Türkiye, 2022’ye yüksek kur artışları, yüksek enflasyon ve artan faiz oranlarının yarattığı yüksek maliyetler ve belirsizlik koşulları içinde girdi. Firmalar yeni yılın başında yüksek üretici maliyetleri, artan faizler ve finansmana erişimde zorluklar, yüksek ücret artışları baskıları ve Türk Lirası’ndaki dalgalanma riskleri ile karşı karşıya. Firmalar, tüm bu riskleri yönetmek zorunda kalacak.
Türkiye, pandemi sonrası ortaya çıkan küresel tedarik zincirlerindeki yeniden yapılanma, tedarik güvenliği ve yakından tedarik eğilimlerinden en çok yararlanan ülkelerden biri oldu. 2022’de de aynı şartların devam edeceği öngörülüyor. Bu nedenle ihracat pazarlarında mevcut müşterilerle daha uzun vadeli bağlantılar yapılmalı, işbirlikleri tesis edilmeli. Yakından tedarik arayışı içinde olan müşteriler izlenmeli. Doğrudan ihracat yapılmasa dahi ihracat yapan firmalara yönelik mal ve hizmet tedarikine ağırlık verilmeli.
Firmalar yüksek üretim maliyetleri karşısında öncelikle, üretim süreçlerindeki verimliliği ve daha genel olarak tüm iş süreçlerindeki verimliliği artırmaya yönelmeli ve yapısal hale gelmiş yüksek kalemlerinde iyileştirmeler yapmalı. Enerji verimliliği çok önemli hale geldi. Girdi, hammadde ve alınan hizmetlerdeki maliyet artışları karşısında tedarik seçenekleri artırılmalı. En az stok tutulması ve alınan siparişler kadar stok tedariki yöntemi kullanılmalı. Firmalar, finansmana erişim konusunda öncelikle bilançolarında iyileştirmeler yaparak aktif varlıklarını yeniden değerlemeli ve yeni teminatlar oluşturmalı.
2021 yılı kârlarının sermayeye eklenmesi tercih edilmeli. Bankalar ve diğer finansman kurumları nezdinde yeni limitler oluşturulmalı. İhracatçılar için Eximbank kredi kullanımları artırılmalı. KOSGEB finansman olanakları değerlendirilmeli. Yeşil finansman, bir diğer alternatif kaynak olabilecek.
İşgücü maliyetleri artışı karşısında firmalar organizasyon yapılarını gözden geçirmeli, yalın organizasyonlar tercih edilmeli, işgücü verimlilikleri gözden geçirilmeli ve yeni iş yapma şekilleri ile dijitalleşme gibi teknolojik gelişmelerden de yararlanarak işgücü verimlilikleri artırılmalı. Türk Lirasındaki dalgalanmalar karşısında gelir ve giderler arasında ve yine bilanço varlıkları ile yükümlülükleri arasında kur riski en aza indirilmeli. Yükümlülükler alınması halinde mutlaka vadeli işlemler ile riskler dengelenmeli.
DÖNÜŞÜMDE GEÇ KALMAYALIM
Küresel ekonomide 2022’de kuvvetlenen eğilimler, sürdürülebilirlik uyumu veya yeşil dönüşüm, dijital dönüşüm, enerji dönüşümü ve bilgi-veri dönüşümü olacak. Yenilenebilir enerji kullanımına geçiş de kaçınılmaz hale geliyor. Firmalar, hem yenilenebilir enerjileri kullanmalı hem de azami enerji verimliliği sağlamalı. Büyük veri kullanımı, yine yapay zeka kullanımları giderek rekabetin ana belirleyicisi haline geliyor. Firmalar bu alandaki kapasitelerini de geliştirmeli. Yalın üretim, çevik iş süreçleri ve akıllı organizasyonlar, bundan sonraki tüm zorlukları yenecek gibi görünüyor.
DR. CAN FUAT GÜRLESEL