2023 yılı haziran ayında ekonomide rasyonel politikalara geçilmiş ve enflasyon ile mücadele ve fiyat istikrarı sağlanması ana hedef ilan edilmişti. Bu çerçevede ekonomi yönetimi ve Merkez Bankası Haziran 2023-Mayıs 2024 dönemini hazırlık süreci olarak ilan etmişti. Yine Merkez Bankası 2024 Mayıs ayı sonunda enflasyonun yüzde 75 ile en yüksek seviyeye ulaşacağını ve dezenflasyon sürecinin de 2024 Haziran ayından itibaren başlayacağını açıklamıştı. Merkez Bankası’nın 12 ay öncesinden tahmin ettiği gibi tüketici enflasyonu yüzde 75,5 ile en yüksek seviyeye ulaştı. Haziran ayından itibaren ise dezenflasyon süreci başladı. Bu çerçevede dezenflasyon sürecine ilişkin olası senaryoları değerlendirelim;

Yıl Sonunda Yüzde 38-40 Enflasyon Hedefine Ulaşılması Senaryosu  

Merkez Bankası 2024 yılsonu enflasyon hedefini yüzde 38 olarak güncellemiştir. Tahmin aralığında yer alan yüzde 42 üst bandını ise değiştirmemişti. Bu çerçevede yıl sonunda enflasyonun yüzde 38-40 seviyelerinde gerçekleşmesi halinde Merkez Bankası’nın hedefine de ulaşılmış olacaktır. Yılın ilk 5 ayında enflasyon yüzde 22,5 olmuştur. Buna bağlı olarak ilk senaryo içinde yüzde 38-40 aralığındaki bir hedefe ulaşılması için önümüzdeki 7 ay boyunca toplam 12-13 puanlık bir enflasyona ihtiyaç duyulmaktadır. Diğer bir hesaplama ile enflasyonun ortalama yüzde 2,0’yi geçmemesi gerekmektedir. Merkez Bankası bu hedef için para politikasında sıkılaştırmayı artırmıştır. Bundan sonra bireysel kredilerde ve döviz-TL ticari kredilerde yeni sıkılaştırmalar olabilecektir. Maliye politikası tarafında ise yeni vergi hazırlıkları sürmektedir. Yine ihtiyaç duyulan enflasyon dikkate alındığında yılın ikinci yarısı için ücret artışları olmayacaktır ve enerji zamları da çok sınırlı gerçekleşecektir. Önümüzdeki 4 ayın gerçekleşecek enflasyonu bu senaryonun geleceğini belirleyecektir.

Yüzde 38-40 Hedefi İçin 4 Ay Boyunca Kuvvetli Sıkılaştırma Olacak, Reel Sektör Ne Kadara Dayanacak?

Yüzde 38-40 hedefine ulaşmak için gereli enflasyon ihtiyacı dikkate alındığında öncelikle haziran-eylül döneminde önemli bir sıkılaştırma olacağı görülmektedir. Para ve maliye politikası dezenflasyon sürecinde öngörülen düşüşü sağlamak için sıkılaştırmadan taviz vermeyecektir. Önümüzdeki 4 ay boyunca beklenen sıkılaştırma gerçekleşirse reel sektör daha fazla zorlanacaktır. Nitekim zaten zayıf olan dış talebe daralan iç talep de eklenecektir. İç talep yılın ilk çeyrek döneminde göreceli olarak güçlü kalmıştı. İkinci çeyrekte yavaşlamaya başlayan iç talep üçüncü çeyrekte durağanlaşacaktır. Reel sektör için nakit akışları azalacaktır. Artan nakit sıkışıklığı karşısında yüksek kredi maliyetleri ile kredi kullanımı da bir çözüm olamayacaktır. Konkordato ve iflaslar artabilecektir. Bu çerçevede ilk senaryo hedefine ulaşılmasında reel sektörün sıkılaşmaya ne kadar dayanacağı belirleyici olacaktır. Ücret artışları yapılmaması halinde yılın son çeyreğinde satın alma gücü daha da azalacaktır.

İkinci Senaryo; Enflasyonda Düşüş Olmazsa Daha Fazla Sıkılaştırma Olur mu? 

Sıkılaştırma politikalarının en üst seviyede uygulanmasına rağmen enflasyonda istenen düşüş yaz aylarında sağlanamazsa ekim-kasım aylarında ilave sıkılaşma önlemleri alınması ihtiyacı ortaya çıkacaktır. Örneğin Merkez Bankası ve piyasa faizlerinde artış ihtiyacı söz konusu olabilecektir. Ancak hem reel sektör için hem de hane halkları ve çalışanlar için daha fazla sıkılaşmayı kaldırmak mümkün olmayacaktır. Bu nedenle eylül sonu itibariyle enflasyonun yüzde 46-48 arasına çekilmesi gerekecektir. Nitekim ekonomi yönetimi için ilave sıkılaşmaya gitmek çok zor olacaktır.

Üçüncü Senaryo; Enflasyonda Düşüş Olmazsa Programdan Çıkılır mı?

Sıkılaştırma politikalarının en üst seviyede uygulanmasına rağmen enflasyonda istenen düşüş yaz aylarında sağlanamazsa programa tepkiler artabilecektir. Nitekim Haziran 2023-Eylül 2024 arasında uygulanan sıkılaştırma politikalarına rağmen enflasyon eylül sonu için halen yüzde 50’ler ve üzeri seviyelerde kalırsa programdan çıkılması talepleri hem siyasi olarak hem de ekonomik olarak artacaktır. Programdan çıkılmasının sonuçları ise ekonomik açıdan daha yüksek enflasyon-faizler ve döviz kurları olabilecektir. Bu nedenle programdan çıkış senaryosu en kötü senaryo olacaktır.

“Reel sektör dezenflasyon sürecindeki sıkılaşmaya çok temkinli yaklaşmalı, nakit akışını öne çıkararak enflasyondaki gerçekleşmeleri izlemelidir.”